Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Şeffaf olmanın yararları

    Fatih Özatay, Dr.12 Mayıs 2012 - Okunma Sayısı: 1182

    Ne amaçlanıyorsa onu ve bu amaçlananın yan etkileri varsa onları da açıkça anlatmak gerekir.

    Türkiye’nin rekabet gücünü korumak amacınız vardır. Yabancı paralar karşısında liraya değer kaybettirmeyi tercih etmiş olabilirsiniz. Bunun enflasyonu arttırıcı etkisi olduğunu elbette biliyorsunuzdur. Rekabet gücündeki kazanım karşılığında enflasyondaki artışa katlanabileceğinizi düşünmüş olabilirsiniz. Sonuçta böyle bir politika bir tercihtir. Elbette bu tercihinizi doğru bulanlar olabileceği gibi yanlış bulanlar da olacaktır. Ben bu politikanızı beğenirim, bir başkası beğenmez. Sonuçta bunlar tartışılır. Komplo teorilerine başvurmadıkça, aksinin ispatlanamayacağı komplolar ileri sürülmedikçe, mesela “falanca istediği için...” ya da “baskıya dayanılamadı...” denilmedikçe, mümkün olduğu kadar teknik bir düzeyde kalındıkça, bu tartışma yararlı olur.

    Tercih belirtilmeli

    Bana sorarsanız şunu söylerim: Dış koşullar müsaitse ve enflasyon yüzde 4 düzeyine inip o civarda kalacağı hakkında ekonomik birimlerde yaygın bir kanaat oluşmuşsa, Merkez Bankası’nın (TCMB’nin) para politikasını yürütürken, orta vadeli enflasyon hedefinden taviz vermeden, liranın değerini ‘normal’ gördüğü bir düzey civarında kalmasına çalışmasında bir sakınca yoktur derim. Bunu şimdi mi söylüyorum? Hayır, hem Nisan 2006’da TCMB’deki görevimden ayrılmadan çalışma arkadaşlarıma defalarca söyledim ve bir B-planı olarak bu konuda hazırlıklı olmalarının yararlı olacağını belirttim hem de 2006-2007’de bu köşede defalarca yazdım. Ama dikkat: ‘Dış koşullar müsaitse’ ve ‘enflasyon yüzde 4 düzeyine inip o civarda kalacağı hakkında ekonomik birimlerde yaygın bir kanaat oluşmuşsa’.Elbette bu koşullar benim koşullarım. Bir başkası bu koşulların gerekli olmadığını düşünebilir. Olabilir. Sonuçta önemli olan şudur: Politika tercihlerinizi net olarak belirtmeniz gerekir. Benim tercihim enflasyonu yüzde 4 düzeyinden çok fazla saptırmadan lirayı rekabetçi bir düzeyde tutmaktır. Sizinki enflasyonun bir müddet yüksek düzeyde kalmasına (mesela yüzde 7-8 olmasına) katlanarak lirayı rekabetçi bir düzeyde tutmaya çalışmaktır. Sizin tercihinizi eleştiririm, bu sayede kazanılacak rekabet gücünün geçici olacağını, döviz kurundaki yükselişle enflasyonun eninde sonunda yükselerek rekabet gücünü tekrar aşındıracağını belirtirim. Tercihinizi net biçimde ortaya koyuyorsanız, ‘enflasyonun bir süre yüksek seyretmesine izin vererek lirayı rekabetçi kılacağınızı’ açık biçimde belirtiyorsanız daha fazla tartışacak bir şey kalmaz.

    Ama şu olmaz: Enflasyonda ileride yükseliş olabileceğine ve bu yükselişe başka alanlardaki kazanımlar uğruna müsaade edeceğinizi açıkça belirtmezseniz olmaz. Sürekli orta vadede enflasyonun hedeflere uyumlu bir düzeyde seyredeceğini belirtir ama o orta vade bir türlü gelmezse yine olmaz. O zaman, aynı dış koşullarda yaşayan Türkiye’ye benzer başka ülkelerin enflasyonları nasıl seyretmiş diye bakılır. Onların enflasyonları yükselmemiş ya da sınırlı biçimde yükselmişken Türkiye’ninki çok artmışsa para politikası bundan yara alır. Enflasyon bekleyişlerini şekillendirmek giderek zorlaşabilir. Tekraren: Ne amaçlanıyorsa onu ve bu amaçlananın yan etkileri varsa onları da açıkça anlatmak gerekir.

    Bu köşe yazısı 12.05.2012 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır