Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Kısır sarmal

    Fatih Özatay, Dr.01 Aralık 2011 - Okunma Sayısı: 1310

    İtalya'nın borç oranı yüksek düzeyde: % 120. Faizin bu kadar yüksek olmasının temel nedenlerinden biri de bu yüksek borç oranı düzeyi.

    Salı günü yapılan ihalede İtalya Hazinesi 7.5 milyar euro borçlandı. Üç yıl vadeli tahvilin faizi yüzde 7.89, on yıl vadeli tahvilin ise yüzde 7.56 olarak belirlendi. Bir ay önceki ihalede on yıl vadeli tahvilin faizi yüzde 6.06 olmuştu. İtalya'da son on iki aylık ortalama enflasyon yüzde 2.5 düzeyinde. Önümüzdeki yıllarda da bu düzeyin üç aşağı beş yukarı geçerli olacağı düşünülürse söz konusu faiz düzeyleri, enflasyondan arındırılmış olarak yaklaşık yüzde 5'e karşı geliyor. Kısacası, İtalya şu anda ancak yüzde 5 düzeyinde reel faiz ödemeye razı olarak borçlanabiliyor. OECD, 2011 yılında İtalya'nın büyüme hızının yüzde 0.5 olarak gerçekleşmesini bekliyor. Gelecek yıl için öngördüğü büyüme hızı ise eksi yüzde 0.5. 2013 için yine yüzde 0.5 düzeyinde bir büyüme tahmini var.

    5.5 puanlık fark

    Kamu borcunun milli gelire oranının zaman içinde izleyeceği yolu (kendi para birimi cinsinden borçlanan ülkeler için) belirleyen iki temel unsur var. Birincisi, reel faiz ile reel büyüme hızı arasındaki fark. Yukarıdaki veriler çerçevesinde 2012 yılında İtalya için geçerli olan reel faiz ile reel büyüme hızı arasındaki fark 5,5 puan oluyor. Bunun anlamı, 2012 sonuna gelindiğinde 2011 sonuna kıyasla İtalya'nın kamu borcunun milli gelire oranının daha yüksek olacağı. Oysa şu anda İtalya'nın borç oranı zaten çok yüksek düzeyde: Yüzde 120. Faizin bu kadar yüksek olmasının temel nedenlerinden biri de bu yüksek borç oranı düzeyi. Kısır sarmal burada ortaya çıkıyor: Kamu borcu yüksekse reel borçlanma faizi de yüksek oluyor. Bazı tetikleyici unsurların da yardımıyla bu borcun ödenmesinde sorunlar yaşanacağı algısı piyasaları kaplıyorsa yeni borçlanma ihalelerinde daha yüksek reel faiz ile borçlanmak zorunda kalıyor borçlu ülke. Bu durumda, bir aşama sonra kamu borcu daha da artıyor. Süreç içinde birbirlerini besleyerek hem borç oranı hem de reel faiz yükseliyor. Bu nedenle 'kısırdöngü' değil de 'kısır sarmal'. Bu sarmala son verebilmenin önkoşulu, borç oranının zaman içinde izleyeceği yolu belirleyen ikinci temel unsur olan faiz harcamaları dışarıda tutulduğunda bütçe fazlası vermek. Yukarıdaki hesaplamalar çerçevesinde İtalya'nın 2012'de milli gelirinin yüzde 5.5'i düzeyinde faiz dışı bütçe fazlası vermesi gerekiyor ki yüzde 120 olan borç oranı sabit kalsın.

    Büyüme düşebilir

    Bu oran oldukça yüksek ama gerçekleştirilemeyecek kadar da yüksek değil. Sorun şu ki bu kadar yüksek faiz dışı bütçe fazlası verilmesi halinde bile yüzde 120'lik borç oranı düşmüyor. Borç oranının düşmesi için iki koşul sağlanmalı. Bir, İtalya'nın faiz dışı bütçe fazlası verecek olmasını piyasaların olumlu bularak İtalya'ya daha düşük reel faiz ile borç vermeye razı olmaları. İki, İtalya'nın daha yüksek bir büyüme hızı yakalaması. Bu durumda reel faiz ile reel büyüme hızı arasındaki fark küçülecek, belki de kapanacak ve faiz dışı fazla da dikkate alındığında borç oranı düşecek. Ve yine sorun şu ki bu kadar sıkı frene basarsa İtalya'nın büyüme hızının artması bir tarafa, düşmesinden korkuluyor. Hal böyle olursa da piyasaların borcun sürdürülemezliğine tan anlamıyla ikna olup ya borç vermeyecekleri ya da çok daha yüksek reel faiz ile borç verecekleri düşünülüyor. Benzeri durumlarla başka ülkeler de geçmişte karşı karşıya kaldılar. Bu nedenle bu tür ülkelere bir 'başkası' (mesela IMF) şişmiş piyasa faizinin çok altında bir faizle borç verir (elbette faiz dışı bütçe fazlası vermeleri fren yapmaları koşuluyla) ve ülkelerin çok sert fren yapmalarına gerek kalmadan piyasaların risk algılaması ve dolayısıyla reel faiz oranı azaltılmaya çalışılırdı. Böylelikle borç oranının düşeceği yeni bir sürecin başlayacağı umulurdu. Ve bir defa daha sorun şu ki İtalya çok büyük. Üstelik arkada İspanya ve Belçika var. Bu üçünün 2012-2013 finansman ihtiyacının en iyimser tahminle 1 milyar euro olduğu hesaplanıyor. Ne IMF'de ne de Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nda ne de her ikisi birlikte ele alındığında bu kadar kaynak var.


    Bu köşe yazısı 01.12.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır