Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ne zaman konuşmak gerekiyor?

    Fatih Özatay, Dr.27 Ağustos 2011 - Okunma Sayısı: 1230

     

    Özellikle döviz kurundaki artıştan şikâyet edilecekse, o artışa yol açan nedenlerin doğru saptanması gerekir.

    Merkez Bankası'nın (MB) 27 Ağustos 2001 tarihinde yayımladığı bir duyurudan alıntı yaparak başlıyorum: "Olumsuz iktisadi bekleyişler, sadece döviz kurlarındaki hareketlerin iktisadi temellerden uzaklaşmasına ve giderek köpük niteliğine bürünmesine yol açmakla kalmamaktadır. Aynı zamanda, algılanan riskler arttığından faiz oranları da yükselmektedir. Bu süreç içerisinde iç borç stokunun ne kadar çevrilebilir olduğu sorusu da hep gündemde kalmaktadır." TCMB, o tarihteki 'yüksek faiz-yüksek döviz kuru' ilişkisine dikkat çekiyor. Bunun arkasındaki temel neden olarak olumsuz iktisadi bekleyişlere ve bu bekleyişlerin kaynağı olarak da iç borç stokunun çevrilebilirliğine vurgu yapıyor. 'Çevrilebilirlik'ten kasıt, yüksek kamu borcunun vadesi gelen kısmının yeniden borçlanarak ödenip ödenemeyeceği.

    Siyasetçiler sorgulatıyor

    O dönemde dış ekonomik koşullar 'normal'. Küresel finansal sistemde bir sorun yok. Gelişmiş ekonomilere ilişkin bir belirsizlik de yok. Sorun yurtiçinde. Türkiye, Kasım 2010'da başlayıp Şubat 2011'de patlayan krizin etkilerinden kurtulmak için güçlü bir ekonomik program uyguluyor, Önemli bir mali disiplin var. Para politikası disiplinli. Uygun koşullarla yüklü bir dış kredi desteği de var. Finansal sektörün sorunlarına el atılıyor. Dahası, sorunlu kurumsal yapı yeniden düzenlenmeye çalışılıyor. Kısacası, ekonomik temelleri giderek sağlamlaştıracak bir ekonomi politikası yürürlükte. Buna karşın yine de faiz ve döviz kuru artıyor, Temel nedeni şu: Uygulanmakta olan ekonomik program hakkında, koalisyon hükümetini oluşturan parti temsilcilerinden kimi zaman olumsuz yorumlar çıkabiliyor. Ekonomik program, sorunları çözebilecek bir program olsa da, bu tartışmalar programın uygulanabilirliğini sorgulatıyor ekonomik birimlere. Ek olarak, yeni yaşanan kriz hafızalarda taze. Bu koşullar altında döviz kuru sürekli yükseliyor. Yükselişin arkasında, dikkat ederseniz, Türkiye'ye ilişkin risk algılamasının artması var. Bu risk algılaması ise mevcut ekonomik programın uygulanmaması olasılığından kaynaklanıyor. Bu olasılık, Hazine tahvili satın alınırken daha fazla faiz talep edilmesine yol açıyor bir yandan. Öte yandan da döviz cinsinden mali varlıklara talebi arttırıyor; kur yükseliyor. Bu gelişmeler ekonomik programın uygulanabilirliğini güçleştiriyor. Zira programın başarısı, banka kurtarma operasyonu nedeniyle sıçrayan kamu borcunun tekrar düşebileceğine piyasaları ikna etmekten geçiyor. İkna olurlarsa (reel) faiz düşecek, olmazlarsa artacak. Artan faizin, kamu borcunu daha da arttırması tehlikesi var. Öyle olursa, piyasalar programın uygulanabilirliğini daha yoğun sorgulayacaklar ve faiz ile kur daha da yükselecek. Tam bir kısırdöngü (döngüden çok sarmal).

    Konuşmak cesaret ister

    Bu koşullar altında MB'nin döviz kuru hakkında konuşması cesaret istiyor. Ama MB bu cesareti gösteriyor ve döviz kurundaki yükselişin uygulanan ekonomik programla uyumlu olmadığına dikkat çekiyor. Dahası kurdaki artışın bir balon niteliğine bürünmeye başladığını belirtiyor. Boş sözler mi? Değil. Boş söz olsa MB'nin cesareti 'cahil cesareti' olurdu. Oysa ekonomik program sağlam ve zaten döviz kuru ile faizi sürekli arttıran da bu programın uygulanmaması olasılığının tartışılması. Kıssadan hisse: Döviz kuru hakkında elbette bizim gibi ülkelerin merkez bankaları da konuşur: Ama özellikle döviz kurundaki artıştan şikâyet edilecekse, o artışa yol açan nedenlerin doğru saptanması gerekir. O nedenler belirsiz bir süre ortalıkta olacaklarsa (şu anda dünyada yaşanan belirsizlik gibi) ve o nedenlere karşı yapabileceğiniz bir şey yoksa, döviz kurunun şu düzeyde değil de bu düzeyde olmasını belirtmenin bir anlamı olmaz. Durup dururken saygınlığınızdan yersiniz. Peki, döviz kuru artarken konuşmak ile düşerken konuşmak arasında fark var mı? Bir asimetri söz konusu mu? Sürdüreceğim.

     

    Bu köşe yazısı 27.08.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır