Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ne zaman konuşmamak gerekiyor?

    Fatih Özatay, Dr.25 Ağustos 2011 - Okunma Sayısı: 1295

     

    Risk alma iştahının azaldığı dönemlerde merkez bankalarının döviz kuru hakkında açıklamalar yapmamaları gerekir.

    Döviz kuru hakkında, -özellikle belirsizliğin arttığı ortamlarda- bizim gibi ülkelerin merkez bankalarının konuşmamaları gerektiğinden söz ediyordum, Hele döviz kuru hakkında bir düzey ima etmek, böyle belirsiz ortamlarda doğru bir is değildi. 'Neden konuşulmaması gerektiği' hakkındaki düşüncelerimi ele alan iki yazı yazdım son bir hafta içinde. Para politikası için oldukça önemli, biraz daha deşmemde yarar var; belki bir işe yarar. Bu sefer 'ne zaman konuşulur, ne zaman konuşulmaz' çerçevesinde ele alacağım konuyu. Dolayısıyla döviz kuru hakkında hiçbir zaman konuşulmaması gerektiğini söylemediğim ortada. Konuşulacak dönemler de olabilir. Ama ne zaman konuşulmaması gerektiği para otoritelerinin kafalarında gayet açık olmalı. Aksi takdirde çok tehlikeli sularda yüzmeye başlarlar.

    Risk iştahında azalma

    Ne zaman konuşulmaz? Çok net bu sorunun yanıtı. Finansal yatırımcıların risk alma iştahlarının azaldığı ve kendilerini güvenli limanlara atma eğilimlerinin artmaya başladığı dönemlerde bizim gibi ülkelerin merkez bankalarının döviz kuru hakkında hele 'düzey' ima eden açıklamalar yapmamaları gerekir. Güvenli limanlara yelken açılması, finansal yatırımcıların risksiz ülkelerin devlet tahvillerine yönelmesi anlamına geliyor, Bu koşullarda güvensiz olarak addedilen ülkelerin 'güven' ölçeğinde aldıkları konuma bağlı olarak mali varlıkları elden çıkarılmaya çalışılıyor. Karşılığında elde edilen yerli para miktarı dövize çevrilip risksiz ülkelerin tahvili satın almıyor. Sonuçta 'çıkılan' ülkelerde döviz kuru artma eğilimine giriyor, Dolayısıyla döviz kurundaki artışın temel nedeni, risk alma iştahının azaldığı dönemlerde açık: Risk alma iştahındaki azalma.

    Döviz kurunun artma eğiliminden şikâyet ediyorsanız bu durumda şu soruya yanıt bulmanız gerekir: Risk alma iştahındaki azalma eğilimine karşı ne yapabilirim? Risk alma iştahındaki azalmanın nedeni şu sıralarda olduğu gibi küresel olabilir, Türkiye açısından bakayım duruma. Ne yapacak Merkez Bankası bu iştahı arttırmak için? Temelde yapabileceği bir şey olmadığı açık. Oturup Avrupa Birliği'nin sorunlarım düzeltecek hali yok. Ya da ABD ekonomisini tekrar resesyona sokmama yeteneği de yok bizim Merkez Bankasının, Elbette risk alma iştahındaki azalma nedeniyle Türkiye'de boy gösterebilecek döviz likiditesi sorunlarını azaltmak için yapabilecekleri var: Bankalara döviz depo vermeyi kolaylaştırmak, düzenli döviz satım ihaleleri açmak, döviz cinsi zorunlu karşılık oranlarını düşürmek gibi. Bunları yapması gerekiyor. Üzerinde durduğumun bu olmadığı açık. Yakındığınız gelişmenin (kurdaki artış) arkasındaki temel nedeni (risk alma iştahındaki azalma) ortadan kaldıracak bir şey yapmanız mümkün değilse, bir şey yapmazsınız. Bu kadar açık. Yapacaklarınız o yakındığınız gelişmenin doğurabileceği olumsuz etkileri azaltmaya çalışmakla sınırlı kalır (sisteme döviz likiditesi sağlamaya çakşırsınız).

    Düzey söylememelisiniz

    Risk alma iştahındaki azalma yerel nedenlerle olabilir. Kürede bir şey yoktur ama ülkenize yönelik risk algılaması artmıştır. Bu durumda yapmanız gereken yine aynıdır: Risk algılamasının artmasının arkasındaki nedenleri saptamanız gerekir. Bu nedenleri ortadan kaldırabilecek konumda değilseniz, yine gerekli likidite önlemlerini alır ama döviz kuru hakkında konuşmazsınız. Mesela, maliye politikasının giderek bozulması nedeniyle risk algılaması artıyor ve dövize olan talep tetikleniyorsa maliye politikasını Merkez Bankasının düzeltemeyeceği açık. Gidişatın gidişat olmadığı hakkındaki uyarılarınızı yasanız çerçevesinde hükümete yaparsınız. Gerekirse kamuoyuna da durumu usturuplu bir biçimde anlatırsınız. Ama döviz kurunun olması gerektiği düzeyin, o andaki düzey olmaması gerektiğini söyleyemezsiniz, O düzey 'hak edilmiş' bir düzeydir çünkü. Peki döviz kuru hakkında hiç mi konuşulmaz? Konuşulur elbette. Söz uzadı, bu soruyu yanıtlamak başka bir yazıya kaldı.

     


    Bu köşe yazısı 25.08.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır