Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Tetikleyici unsurlar neyi kanıtladılar?

    Fatih Özatay, Dr.28 Temmuz 2011 - Okunma Sayısı: 1133


    Ani psikoloji değişiklikleri olması halinde, keskin piyasa hareketlerine yol açabilecek kırılganlıklarımızın olduğu ortaya çıktı.

    Kısa dönemde ekonomimizin ne yönde hareket edeceği dışsal gelişmelerle yakından ilgili. Dışsal gelişmelerden kasıt, elbette Avrupa Birliği'nde (AB) ve ABD'de olacak bitecekler. Gerçekleşme olasılığı, diğer seçeneklere göre daha yüksek olan iki varsayım yapıyorum: Açıklandığında piyasaları rahatlatmasına karşın birkaç gün sonra bazı şüpheler dile getirilse de AB'nin geçen hafta sonuna doğru aldığı kararlar orada çözüm iradesinin ağır basmaya başladığım gösteriyor. Birinci varsayımım bundan sonra da bu yolda adımlar atılacağı şeklinde. Elbette bu varsayımın gerçekleşmemesi olasılığı var; ama bu varsayımla devam edeceğim. İkinci olarak ise ABD'deki kavganın 'tatlıya bağlanacağını' varsayıyorum.

    Ani psikoloji değişikliği

    Krizi, 'mevcut kırılganlıkların tetikleyici bazı şoklar nedeniyle işsizlikte belirgin bir artışa ve ekonomik küçülmeye yol açması' olarak tanımlayayım. Bu tanım çerçevesinde, küresel kriz öncesine kıyasla daha kırılgan olmamıza karşın, dış gelişmelere ilişkin yaptığım varsayımlar altında Türkiye'de kriz çıkmasını beklememek gerekir. Zira dışarıdan gelecek bir tetikleyici şok olmayacak. Mevcut kırılganlıklarımız ise biz ekonomi politikasında garip işler yapmadıkça içeriden kaynaklanacak bir krizi tetikleyecek durumda değil. Kriz çıkmayacak demek, elbette Türkiye ekonomisinin 2010'daki gibi olacağı anlamına da gelmiyor, Bunun en belirgin göstergesi, son zamanlarda diğer yükselen piyasa ekonomilerinin para birimleri değer kaybetmiyorken ve borsalarında düşüş yaşanmıyorken, liranın hızla değer kaybetmesi ve borsamızın düşmesi. Demek ki Türkiye'ye ilişkin risk algılamasında bir artış var ve bu döviz talebini arttırıyor.

    Son zamanlarda kurda görülen keskin hareketlerin neden sözgelimi bir ay önce değil de şimdi gerçekleştiği üzerinde durmak gerekiyor. Ekonomilerde bazı kırılganlıklar varsa tetikleyici unsurlar bekleyişleri aniden değiştirebiliyor. Kırılganlıklara karşın 'her şey aynen devam edecek' psikolojisi hâkimken, mesela bu çerçevede kredi arzı ve talebi hız kesmeden artmaya devam ediyorken, tetikleyici unsurlar nedeniyle birden psikoloji değişebiliyor. Kırılganlıklar göze batmaya başlıyor ve 'işler aynı biçimde gitmeyebilir' düşüncesi yaygınlaşıyor. Ekonomik temellerde bir değişiklik olmamasına karşın bu ani psikoloji değişikliği nedeniyle piyasalarda keskin hareketler görülebiliyor.

    Kırılganlıklar ortaya çıktı

    Bundan sonraki gelişmeler hakkında fikir yürütebilmek açısından şu saptama önemli: Bu tür ani psikoloji değişiklikleri yaratılması ya da bu değişikliğe yol açacak dışsal gelişmeler olması halinde, keskin piyasa hareketlerine yol açabilecek kırılganlıklarımızın olduğu ortaya çıkmış oldu, Ekonomi biliminde deney yapma şansımız çok yok. Ama bir deney yapmış olduk ve mevcut kırılganlıklarımızın keskin kur ve borsa hareketleri yaratabilecekleri kanıtlandı. Bunun altım çizmek gerekir. Bu kanıt, yeni tetikleyici unsurlar sahneye çıkmayacağı ve ekonomi politikasının sadece para politikasından ibaret olmadığı hatırlanarak aktif hale geleceği varsayımları altında Türkiye'nin yararına olabilir. 'Yarar' ile ekonomimizin normale dönme sürecine girmesini kastediyorum. Bu ortamda şirketlerin ve bankaların bir miktar frene basmaları beklenir. Yatırım ve dayanıklı tüketim mallarına yönelik harcamalar olumsuz etkilenecektir. Normal koşullarda bu süreç sonucunda daha yüksek bir kur, daha düşük bir büyüme hızı ve daha küçük bir cari işlemler açığı oluşması söz konusu olacaktır. Ekonomik küçülme beklememek gerekir. Durumun normalin dışına çıkması olasılığı ise küresel koşullar karışmadıkça ve içeride tetikleyici unsurlar devreye girmedikçe çok düşük.


    Bu köşe yazısı 28.07.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır