Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    İsrail ile Türkiye arasında her şey aynı tas aynı hamam

    Güven Sak, Dr.09 Temmuz 2011 - Okunma Sayısı: 1435

     

    Ankara'da son günlerde yankılanan malum sır İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin artmasıydı. Resmi kontakların doğru yönde sonuç verip vermediğini bilmiyorum. Söylentiler mevcut; ama iş ekonomiye geldiğinde kesin rakamlara ihtiyaç vardır. Söz konusu olan ekonomiyse İsrail ile Türkiye arasında işler aynı tas aynı hamamdır. Gelin bakın neden böyledir?

    Mavi Marmara vakası Türkiye için hayli travmatik olmuştur. İmparatorluk'un çöküşünden sonra ilk kez sivil vatandaşlar yabancı bir ülkenin ordusu tarafından öldürülmüştür. Düzeltelim, "dostane bir yabancı ülkenin ordusu tarafından öldürülmüştür." Çıplak gerçeklik budur. Onun için gelin İsrail'in buna hakkı var mıydı yok muydu ekseninde dönen meşruluk tartışmalarını bir kenara bırakalım. Durum tanım gereği kötüdür. Özre neden gerek olduğunu görebilmek için bunu anlamak zorundayız. Birinci nokta budur.

    Peki, son dönemdeki ikili ticaret rakamlarına göz gezdirdiniz mi? Bence yapın. İsrail ile Türkiye arasındaki ikili ticaret Mavi Marmara vakasından bu yana yüze 30 civarında artmıştır. Siyasi retoriğin, olayın ardından gerçekleştirilen İsrail karşıtı gösterilerin ve hararetlenen tartışmaların aksine bağlantı hala mevcuttur.  Ekonomi sağ olsun. Türkiye Ortadoğu'nun geleceğinin şekillendirilmesinde önemli rol oynayacaktır. Odaklanmamız gereken alan budur. Bu nedenle İsrailli arkadaşlarıma bugünkü dünyevi sorunlarımıza çözüm aramanın en iyi yolunun yirmi yıl sonrasının Ortadoğu'sunu hayal etmek olduğunu söylüyorum. Bu tazeleyici ve yeni ufuklar açan egzersizi hepinize tavsiye ederim. Gelin anlatayım.

    Örneğin, yirmi yıl önce Türkiye'nin İsrail'e ihracatında en büyük kalemin elektrikli arabalar olacağını hayal edebilir miydiniz? Bugünse gerçeklik budur. Teknoloji değişmektedir. Ekonomiler değişmektedir. Böyle bakınca, yirmi yıl sonra Ortadoğu da bugünkü gibi olmayabilir.

    İsrail ile Türkiye'nin üç ortak noktası vardır. İlki sıklıkla gündeme getirilmektedir, ama izin verin ben de altını çizeyim:  Bir süre önce dediğim gibi, "Ortadoğu'daki ülkeleri ikiye ayırmak mümkündür: Değişimi başlatmak için kendi Tahrir Meydanlarında protesto gösterileri yapması gerekenler ve değişimi sandıkta sağlayabilenler". Hem İsrail hem de Türkiye ikinci gruptadır. İsrail ve Türkiye ortak bir değer paylaşmaktadır. Bu iyidir.

    İkinci benzerlik hem İsrail'in hem de Türkiye'nin sürekli bir değişim içinde olmasıdır. Değişim göç yoluyla sağlanmaktadır. İsrail dış göçle, Türkiye ise iç göçle değişimden geçmektedir. İsrail'e ve Türk şehirlerine yeni gelenler daha muhafazakârdır. Ancak bence özlemleri birdir. Her iki durumda da hedeflenen tüketim sepeti ortak medeniyetimizin vasati tüketim sepetidir. Bu da iyi bir şeydir.

    Üçüncü etmen hem İsrail hem de Türkiye'de şahit olduğumuz özel sektöre dayalı ekonomik dinamizmdir. Ne İsrail ne de Türkiye, işadamlarını bir araya getirmek için siyasi elitlerin iznini almak ve bunun için "sıfır sorun politikası" benimsemek ihtiyacı duymamaktadır (tabi çok büyük hükümet anlaşmaları hariç). Bu siyasilerin taraflar arasında köprü kurmak ve işadamlarının iletişim kurması için izin vermek ihtiyacı duyduğu "tasarıma dayalı iş yapma" modelinden farklıdır. Bu, "etkileşime dayalı iş yapma" modelidir. Her iki ülkede de iki işadamı basitçe bir araya gelip iş yapabilir. Bölgenin iki piyasa ekonomisinde bağlantı kurmak için önceden izin almak gerekmemektedir. Ortadoğu'daki diğer ülkelerde ise tasarıma dayalı iş yapma modeli söz konusudur. Prof. Dr. Davutoğlu'na ve izlediği "sıfır sorun politikasına" bu noktada ihtiyaç duyulmaktadır ve bu politika en azından benim için anlaşılabilirdir.

    Ayrıca, müsaadenizle söz konusu olaya rağmen Türkiye'nin bayrak taşıyıcısı Türk Hava Yolları'nın İstanbul Atatürk Havaalanı ile Tel Aviv Ben Gurion Havaalanı arasında günde dört sefer yapmaya devam ettiğinin altını çizeyim. Söz konusu uçuşlar yaklaşık yüzde 90 kapasiteyle gerçekleşmektedir. Bu bağlantıyı sürdürmek adına iyi bir şeydir.

    İsrail-Türkiye örneği etkileşim yoluyla iş yapma modelinin başarısına iyi bir örnektir. Ortadoğu'da "Mesele iktisadidir kardeşim!" döneminin vakti gelmiştir. Gelin ticareti artıralım ve ekonomiye daha fazla odaklanalım.

     

    Bu köşe yazısı 09.07.2011 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır