TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
'Çay Partisi şimdi şikâyetten kaynaklanan enerjisinin politika önerilerine dönüşmesini bekliyor.'
Amerika'da Çay Partisi'ne nasıl bakmak lazım? Ben 2 Kasım'daki Kongre kısmi yenileme seçimlerinden üç sonuç çıkardım. Birincisi; ekonomi, seçimlerde her zaman önemli bir rol oynar. İkincisi; bu kez ortada bir nevi 'Mr. Smith goes to Washington' havası vardı. Üçüncüsü ise Çay Partisi güçlü bir seçmen mobilizasyon mekanizmasıdır. Şimdilik Cumhuriyetçiler'in işine yaradı ama ille de onlara yarayacak diye bir kesin sonuca da varmamak lazım. Merak edenleri aşağıya beklerim efendim.
ABD'de bu günlerde bir Çay Partisi olgusu var. Geçenlerde yazdım, Çay Partisi, iktisadi kriz nedeniyle geleceklerinden endişe duyan sıradan insanların kendiliğinden oluşturdukları bir hareket. Onlarla yapılan konuşmalara bakarsanız galiba birazcık da sıkıcılar. Ama bu seçimlerde önemli bir rol oynadılar. Seçim günü yapılan çıkış anketlerine göre her 10 seçmenden 4'ü kendisini Çay Partisi hareketi ile birlikte tanımlamış. Yazıyı yazarken seçim sonucu kesinleşmiş 129 koltuğun 44'ünü Çay Partisi destekli adaylar kazanmıştı. Yaklaşık yüzde 35 ediyor başarı oranı. Hiç de fena değil. Daha dün bir, bugün iki.
Kafaları karışıktı
Çay Partisi adayları, hatırlayın, "Kamu harcamaları azalsın, devlet her işe burnunu sokmasın" diyen adaylardı. Kafaları karışıktı. Zaten geçen akşam Cumhuriyetçi çizgideki Fox kanalında çiçeği burnunda bir vekili "Peki, söyle bakalım; hangi harcamayı kısacaksın?" diye sıkıştırıyorlardı. Adamcağız da "Dur bakalım, bismillah" havasında, lafı çevirmeye çalışıyordu. Çay Partisi zaten işte böyle; endişeliler, bir şeyler yapılması, bu gidişe bir 'dur' denilmesi gerektiğine inanıyorlar ama somut olarak nasıl bir şeyler yapmak gerektiğini daha onlar da bilmiyorlar. Ama Çay Partisi hareketi ilk olarak şunu gösteriyor: Ekonomi seçim sonuçlarını etkiliyor. Orada da, burada da etkiliyor. Bu ilk nokta.
Gelelim ikinciye, Frank Capra'nın 'Mr. Smith goes to Washington' filmini izlediniz mi? 1939 yılına ait bu filmi izlemediyseniz hemen bugün internetten indirin. Ben Çay Partisi taraftarlarını okuyunca ve dinleyince tam da o filmdeki genç James Stewart'ı karşımda görmüş gibi oluyorum. Stewart, filmde, eski yavrukurt lideri/yeni vekil Jefferson Smith'i canlandırıyordu. Onun da bir "Biz büyüdük ve kirlendi dünya" havası vardı. İşte büyük sermayeye, büyük devlete karşı bir sıradan insanlar hareketi bu da. Şikâyetçiler. Çözüm bulmak değil, öncelikle şikâyet etmek istiyorlar. Bu kez ortada ekonomi ve siyasetle ilgili daha büyük ve yapısal bir şikâyet var. Bu da ikinci nokta.
Çaydanlık kaynıyor
Gelelim üçüncü noktaya. Çay Partisi hareketi şikâyetten kaynaklanan enerjisinin politika önerilerine dönüştürülmesini bekliyor. Çaydanlık kaynıyor. Su, içinde fokurduyor. Ama ortada daha demlik yok. Çay yok. Çay Partisi güçlü bir seçmen mobilizasyon mekanizması. Organize olmayı bekliyor. Şimdilik Cumhuriyetçiler'e yaradı ama Cumhuriyetçi Parti'nin elitlerine hayrı dokunmadı. Zarar bile verdi. Bakalım 2012 seçimlerinde Çay Partisi'ni kim, nasıl örgütleyecek? "Bu işten bizim için ne çıktı?" diye merak edenlere not: Nancy Pelosi'nin gidici olduğu kesinleşti. Ermeni tasarısının oylanması nedeniyle yakından tanıdığımız Dış İşleri Komitesi Başkanı Howard Berman'ın yerine tasarıya ret oyu veren Ilena Ros-Lehtinen'in gelmesi bekleniyor. Şimdilik böyle.
Bu köşe yazısı 06.11.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Güven Sak, Dr.
21/01/2025
Burcu Aydın, Dr.
18/01/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
17/01/2025
Fatih Özatay, Dr.
17/01/2025
Fatih Özatay, Dr.
15/01/2025