TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Perşembe günü, şirketler kesiminin yurtdışından borçlanmasına ilişkin verileri vermiştim. İlk dokuz ayın verileri, toplam net borçlanmada son üç ayda belirgin bir düşüşe işaret ediyordu. Bu düşüşe karşın, küresel krizin Türkiye'ye temel olumsuz etkilerinden birisi olması beklenen ve 'dış kredi musluklarından giderek az su akması' şeklinde ortaya çıkacak gelişmenin henüz uzağında olduğumuzu da ortaya koyuyordu bu veriler.
Küresel krizin bir diğer olumsuz etkisi, şirketlerimizin ve de tüketicilerimizin yurtiçi bankacılık sektöründen kullandıkları kredi miktarının azalması şeklinde olacak. Bugün de bu verilere bakmak istiyorum. Önce alt ayrımlara inmeden toplam kredi miktarına bakalım. En son haftalık veriler 14 Kasım 2008'e ait. 24 Ekim'den bu yana kredi miktarı azalıyor. Şüphesiz bu verileri enflasyondan arındırıp bakmakta yarar var. Böyle yapınca ve 2007 başından bu yana resmedince Grafik 1'deki durum ortaya çıkıyor: Son haftalarda, reel kredi miktarı önce belli bir düzeyde sabit kalıyor, sonra da düşmeye başlıyor.
Grafik 1: Mevduat ve yatırım bankalarının açtıkları toplam reel kredi miktarı
Şüphesiz, bu belirttiğim gelişmenin henüz belirgin bir eğilim oluşturduğunu söyleyecek kadar veri yok elimizde. Ama bu gözlemler duyduklarımızla ve beklentimizle uyumlu. Duyduklarımızla uyumlu çünkü: Son haftalarda, reel kesimin bankaların tavrıyla ilgili giderek artan şikayetlerini basından izliyoruz. Beklentilerimizle uyumlu çünkü: Bu güvensizlik ortamında herkesi tatmin edici bir ekonomik program açıklanmadığı sürece bankaların 'doğal' tavrı 'kredi muslukların kısılması' tavrı olacak.
Peki, alt kredi kalemlerine bakıldığında durum ne? Farklı değil. En son 21 Kasım 2008'e ait veriler var. Tüketici kredileri eylül sonundan bu yana en düşük değerinde. Gerçi aradaki fark çok yüksek değil, ama enflasyondan arındırılarak bakıldığında ve daha önceki dönemlerdeki hızlı yükseliş dikkate alındığında korkulanın gerçekleşmekte olduğu rahatlıkla belirtilebilir.
Bu yazı 01.12.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.