TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
2008'de birkaç çeyrek üst üste ABD ekonomisinin reel ekonomik faaliyet hacminde, belirgin bir daralma olması (resesyon) olasılığını yüksek gören ciddi ekonomist sayısı giderek artıyor. Dünkü yazım bunun nedenleri üzerineydi. Bugün, resesyonu engellemek ya da hiç olmazsa şiddetini azaltmak için önerilen politikaları özetleyeceğim.Ama öncelikle hiç sevmediğim bir işi yapacağım ne yazık ki: Avrupa takımlarına karşı alınan o şerefli futbol yenilgileri döneminde sık duyulduğu gibi "Biz Kapıkule'yi geçmemeliyiz!" faslından bir laf edeceğim. Ya da her kahve köşesinde duyulabileceği gibi "Bak adamlarda öyle mi ama..." türü bir şey bu söyleyeceğim. Maalesef söyleyeceğim.Geçenlerde 'Eylem Planı' açıklandı. Bir ekonomi politikası tasarlayıcısı olsam ne beklerim böyle bir açıklamadan? Artık önümüzdeki dönemde yeni bir atılımın eşiğinde olduğumuzu göstermeliyim. Herkesi gayrete getirmeliyim. Ekonomimizin geleceğine olan güveni artırmalıyım. Bunun için iyi tasarlanmış, somut, belli önceliklere odaklanmış bir programım olmalı. Sonra da bunu inandırıcı biçimde anlatmalıyım. Yapılan açıklama bu işlevi gördü mü sizce? "Şuraya beş üniversite daha, İstanbul'a finans merkezi, buğday zararlısıyla mücadele, Türkiye kalkınmalıdır, sigorta primlerini düşürüyoruz, karayollarını düzelteceğiz, çevre de önemli..." Plan neye odaklanıyor, Allah aşkına? Somut ne önlemler alınıyor? Her şey iç içe girmiş; aklınıza gelebilecek tüm sebzelerin içine atıldığı bir 'türlü' yemeği. Geçelim...ABD'deki resesyon tehlikesine karşı yapılabilecekler öyle tartışılmıyor ama. Alın iki örnek: Harvard Üniversitesi'nden Prof. M. Feldstein 5 Aralık 2007'de Temsilciler Meclisi'nin Bütçe Komisyonu'na çağrılmış. Yine Harvard Üniversitesi'nden Prof. L. Summers 16 Ocak 2008'de 'Birleşik Ekonomi Komisyonu'na davet edilmiş. Yasa koyucu her ikisinin de 'uzman görüşüne' başvurmuşlar. Teşhisleri net, çözüm önerileri net ve somut.Özetle şöyle: Son veriler ışığında resesyon olasılığı her zamankinden daha yüksek. Faiz indirimleri belli bir düzeye kadar devam etmeli, ama tek başına faiz indirimleri ile resesyonu önlemek mümkün değil. Bu nedenle maliye politikası da devreye girmeli. Amaç iç talebi yükseltmek olmalı. Bunun için de harcama eğilimi yüksek olanlara, yani düşük gelir gruplarına yönelik bir politika izlenmeli. Şirketler kesiminin vergilerini düşürmek bir işe yaramaz bu aşamada.İşsizlik yardımları artırılabilir, en alt gelir grubundakilere vergi iadesi verilebilir. Vakit geçirmeden devreye sokulacak paketin ilk aşamasının büyüklüğü 50-75 milyar dolar arasında (ABD milli gelirinin yüzde 0.35'i ile 0.55'i arasında) olabilir. Geç kalınmış olma olasılığı da dikkate alınarak 'koşullu' bir ikinci aşama önlemi daha düşünülmeli. Bunun büyüklüğü de ilki kadar olabilir. Mesela, çıkarılacak yasayla, istihdam önceden belirlenmiş bir düzeye düşerse bu ikinci aşama devreye girer. Paket kalıcı olmamalı. Oluşacak bütçe yükü ne şimdi ne de ileride alınacak önlemlerle telafi edilmemeli (bu durumda iç talep üzerine net bir etki olmayacak çünkü). Mutlaka 2008'in ikinci çeyreğinde devreye girmeli. Gayet net. Daha ayrıntılı raporlar, mesela Kongre Bütçe Ofisi'nin ve Brookings düşünce kuruluşunun bu ay içinde yayımladıkları rapor gibileri de var şüphesiz. Resesyon olasılığının Türkiye'ye olası yansımaları ile devam edeceğim. Perşembeye enflasyon üzerine olabilecek etkileri ele alacağım.
Bu yazı 21.01.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
30/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
29/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024