Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Eylem yerine temenni planı açıklamamak neden önemli?

    Fatih Özatay, Dr.13 Ocak 2008 - Okunma Sayısı: 1201

     

    Neden şimdi büyüme hızı daha yüksek? Neden yatırım ve tüketim artış hızları daha fazla? Bu soruların yanıtlarının peşindeyiz. Yanıtlar önemli, çünkü bundan sonrasına ışık tutabilecek. Eylem planı yerine 'temenni planı' açıklamamanın önemini gösterecek. Hoş, bu önemin bugüne kadar olan bitenle defalarca kanıtlanmış olması gerekiyor, ama biz bir kanıt daha sunmaya çalışalım.Perşembe günü kaldığım yerden kısa bir özetle devam ediyorum. İstikrar programının uygulandığı dönemin ortalama faiz dışı fazlası ile uygulamanın ilk yılından önceki istikrarsız dönemin (iki yıl, ya da bir yıl) ortalama faiz dışı bütçe fazlasını karşılaştırıyoruz. Mali disiplin konusuyla ilgili iktisat yazınında oldukça sık kullanılan ölçüt çerçevesinde, uygulama dönemindeki değer, uygulama öncesinden en az milli gelirin yüzde 1.5'i kadar fazla olmalı.Karşılaştırma yapılırken bildiğimiz faiz dışı bütçe rakamlarında üç tane düzeltme yapılıyor: Bütçe rakamları büyüme değişikliklerinin etkilerinden ve özelleştirme gelirlerinden arındırılıyor. Kriz öncesi dönemde kamu bankalarında biriken ve aslında bütçe harcamalarında görülmesi gereken görev zararları yerli yerine konuluyor. Böylelikle, 1990-2006 döneminde üç tane 'keskin mali disiplin' çabası saptanıyor: 1995-1998, 2000 ve 2002-2006. 1994 ve 2001'in ikinci yarılarını da dahil etmek gerek ilgili dönemlere. Ancak bunlar kriz yılları olduğu için dikkate almadım. Farklı ölçütler kullansaydım, ilk dönem sadece 1995'ten ibaret olacaktı, 2000 ise ortadan kalkacaktı.

     

    Bu üç dönemin makroekonomik performansına ilişkin üç tane tablo veriyorum. Tablolarda mali disiplin dönemindeki, öncesindeki ve sonrasındaki gelişmeler gösteriliyor. Ayrıca dönemler arası farklılıklara yer veriliyor. Faiz dışı bütçe ve cari denge rakamlarında '-' işareti 'açık' ifade ediyor. Reel kur ise Merkez Bankası'nın endeksi. Yükselen rakamlar değerlenmeyi belirtiyor.

     

     

    Bu üç döneme dikkatle bakılırsa, bunlardan son ikisinde dönem öncesine kıyasla hem büyüme artıyor, hem de faiz ve enflasyon oranları düşüyor. Ama 2000'den sonra kriz patlıyor. İlk mali disiplin döneminde ise dönem öncesine kıyasla bir iyileşme olmasa da, dönem sırasında büyüme hızı yüksek. Ancak, hem enflasyon hem de faiz oranları yükseliyor. Ayrıca, dönem sonunda tekrar mali gevşeme var.

     

     

    Bu durumda 'başarılı' olarak adlandırabileceğimiz elimizde sadece 2002-2006 dönemi kalıyor. 2007 yılına ait veriler olmadığı için incelemeye almadım. 2007'de mali disiplinin gevşediğini biliyoruz. Ancak yine de önemli ölçüde faiz dışı bütçe fazlası var bu dönemde. Büyüme yüzde 4.5 dolaylarına düşüyor. Ama buradaki analizi değiştirmiyor. Yani 2007 'kayıp bir yıl', ama bu özelliği mali disiplin açısından bir felaket yılı olmasından kaynaklanmıyor. Öyle değil çünkü. Elimizdeki 'Türkiye'yi sıçratma' fırsatını kullanmadığımız, bu fırsatı seçim için heba ettiğimiz bir yıl olması nedeniyle kayıp yıl olarak adlandırıyoruz 2007'yi.Tablolar özellikle büyüme açısından incelenirken şu noktanın dikkate alınması gerekiyor. Burada yapılan 'kısa dönemli' bir analiz. Yani, büyüme rakamlarının sürdürülebilir olduğu, bu rakamların potansiyel büyüme hızımız düzeyinde olduğu falan iddia edilmiyor. Zaten 2007'nin kayıp yıl olmasının nedeni de bu. Zemindeki balçık kurutulup zemin potansiyel büyüme hızımızı artırmaya (sıçramaya) müsait hale getirilmişken, bunu sağlayacak mikro reformlara başlanmamış olması 2007'yi kayıp yıl haline getiriyor.Balçığın kurutulduğuna dair en önemli göstergelerden birisi tablolarda yer almıyor. Bu gösterge kamunun borç stokunun milli gelire oranı. İlk iki mali disiplin dönemi bu açıdan başarısız. Dönem sonu ile dönem başı borç stoku karşılaştırıldığında, ilkinde 12 puanlık, ikincisinde ise 52 puanlık artış var. Oysa üçüncü dönemde 50 puana yakın azalış söz konusu. Bu nedenle de 2007 kayıp bir yıl. İlk iki disiplin çabamız bataklığı kurutmamış (borcu artırmış). Oysa son mali disiplin çabamız bataklığı önemli ölçüde kurutmuş. Buna rağmen bu sağlam zemini kullanarak sıçramamızı sağlayacak eylem planı açıklayacağımıza biz hâlâ 'temenni planları' ile vakit kaybediyoruz. Son tablonun son iki sütunundaki cari açık ve işsizlik oranı değerleri ise bize artık vakit kaybetmeyin diyor oysa.Evet, neden şimdi farklı? Neden büyüme daha yüksek? Neden enflasyon ve faiz daha düşük? Neden işsizlik ve cari açık da daha yüksek? Devam edeceğim.

     

    Bu yazı 13.01.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır