TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Her okul sabahı bir çırpıda giyinip kahvaltıya inen küçük oğlum Deniz, çarşamba sabahı bırakın giyinme eyleminin yakınından geçmeyi, yatağını terk etmeye bile pek niyetli değildi. Aslında her zamanki gibi erkenden kalkmıştı. Ne olduysa salı akşamı oynanan Beşiktaş-Liverpool maçının sonucunu öğrenince oldu. O uykuya teslim olup yatmaya gittiğinde Beşiktaş 2-0 gerideydi.Her zamanki gibi erkenden kalkar kalkmaz geldi, maçın sonucunu sordu. 8-0'ı duyunca önce inanamadı, sonra yatağına geri döndü ve yorganı çekti. Annesi yanına gittiğinde 'Bugün okula gitmesem olur mu?' biçiminde bir pazarlığa girişti. Odasından, bu isteğinin arkasındaki nedenin ne olduğuna dair bir sorgulamanın sesleri geliyordu. Ailecek pek meraklıyızdır da arka plandaki temel nedenleri, ana eğilimleri anlamaya...Deniz dayanamadı döküldü sonra: Fenerli ve Cimbomlu arkadaşlarının olası muzipliklerinden çekinmekteydi. Bu gerekçe geçerli kabul edilmedi ve okula gitmek zorunda kaldı. İtiraf edeyim, o gittikten sonra onun için iyi bir deneyim olacağını da düşünmedik değil. Bakalım muzipliklere karşı ne yapacaktı?Akşam hiç de üzüntülü görünmüyordu. Yine de çekinerek sordum ne olduğunu: Yanıtı, (tam harflere nasıl dökeceğim bilemiyorum ama), dalga geçmeye kalkanlara 'şeaaa' biçiminde seslendiği şeklindeydi. Kaldı ki çarşamba günü Fener'in, perşembe de Cimbom'un maçı vardı. Bakalım onlar ne yapacaktı? Perşembe sabahı Fener maçının sonucunu öğrenince dudaklarından 'eyvah' sözcükleri döküldü.Sanıyorum, her öğle arası yaptıkları maçlarda kurulan takımlar üzerinde söz sahibi olmasının da rolü oldu işi ucuz atlatmasında. Akşamları genellikle rapor verir; kaç gol atmış, kaç 'asist' yapmış öğrenirim. Bir ara fark ettim ki, karşı takıma hep inanılmaz fark atıyorlar: 12-0, 15-2 falan gibi skorlardan söz ediyor. Biraz deşince, o da anlaşıldı; birkaç kafadar kendi takımlarını kurmakla yetinmeyip, karşı takımı da oluşturuyorlarmış. Hem de ne oluşturma! Rakip takımı 'bebelerden' seçiyorlarmış.Şimdi soru şu: Hedefinize bir türlü yakınsamıyorsa enflasyonunuz, 'bebelerden' kurulu bir takımla oynamayı düşünür müsünüz?Perşembe günkü yazımda, tam sayfa ilanla Merkez Bankası'nı keskin bir biçimde faiz indirmeye davet eden kurumlara, mevcut yasalar çerçevesinde bunun olamayacağını ifade etmeye çalışmış ve yasalar çerçevesinde yapılabilirliği (fizibilitesi) olan dört alternatif önermiştim. Bunlardan ikincisi enflasyon hedefinin yükseltilmesiydi.Öyle ya, fiyat endekslerini oluşturan bazı alt mal gruplarının fiyatlarında aşağıya doğru büyük bir inatçılık olabilir. Ya da dışsal koşullara çok duyarlı bazı malların fiyatları bu koşullardaki olumsuz gidişat nedeniyle hedefin çok üzerinde artıyordur. Bu olumsuzlukların uzunca bir süre hüküm süreceğine dair emareler varsa, enflasyonun hedeflediğiniz düzeye inmesi orta vadede bile mümkün olmayabilecektir.Böyle iki olumsuz dışsal koşul açık ki var: Birincisi, ham petrol fiyatları durmadan rekor kırıyor: Şimdilerde 100 dolara yaklaştı varili. İkincisi, enerji dışı emtia fiyatlarında da büyük artışlar gözleniyor. Özellikle de küresel gıda fiyatlarında: Yılın ilk dokuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12.2 oranında yükseldi (rakamlar IMF'nin WEO raporundan). Buğday fiyatları 1990'dan bu yana en yüksek düzeyinde. Mısır fiyatları 2006'ya göre yüzde 50 daha fazla. Sadece gıda ürünlerini değil, metal fiyatlarını da dikkate alan enerji dışı emtia fiyat endeksindeki artış ise 2006'nın ilk dokuz ayına göre yüzde 18.5 düzeyinde.Her ne kadar ciddi bir alternatif olsa da, enflasyon hedefinin yükseltilmesinin önemli sakıncaları da vardır. En büyük sakınca da 'bebelerle maç yapmaya karar verdiler' algılamasını uyandırmaktır. Ciddi bir iletişim politikası gerektirir. Yoksa siz hedefi yükseltirken, enflasyon beklentileri de yükselip gelecek dönemin sözleşmelerine birebir yansırsa (ücret, faiz ve diğer girdi fiyatlarında artış gibi), faiz politikası açısından değişen bir şey olmaz. Aynı anda hem enflasyonu hem de hedefi yükselttiğinizle kalırsınız. Dolayısıyla bu alternatif, ancak iyi anlatılabilmek koşuluyla üzerinde çalışılabilecek bir alternatiftir.Bir diğer sakıncası da gerektiğinde 'Yeter artık! Enflasyon hedefini yükseltin!' biçiminde yeni bir tam sayfa ilanın biraz 'abes' kaçacak olmasıdır.
Bu köşe yazısı 11.11.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Fatih Özatay, Dr.
29/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024