TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Son yazımda piyasalarda gerginliğin had safhaya çıktığı dönemlerde merkez bankalarının işlerinin zorlaşmasından söz ediyordum. Böyle dönemlere bugün de bir örnek vererek işe başlayayım.
Grafikte iki eğri var. İlki, ABD Hazinesi'nin iki yıl vadeli tahvilinin getirisi (piyasa faizi) ile ABD Merkez Bankası'nın politika faizi (hedef faizi) arasındaki farkı gösteriyor. İkincisi ise mali yatırımcıların riskten kaçınmalarının derecesini gösteren bir endeks (VIX endeksi). Koyu renk olan riskten kaçınma endeksi. Bu endeks yüksek değerler alırken riskten kaçınma da artıyor. Düştüğü dönemlerde ise risk iştahı yükseliyor. Ele alınan dönem 1998 başı ile 2006 sonu arası.
Risk alma iştahının belirgin biçimde değiştiği dönemlerde, ABD'de her iki faizin arasındaki farkın şu ya da bu yönde açıldığını belirlemek mümkün. Şüphesiz bu grafik risk alma iştahındaki ani değişiklin kaynağı hakkında bir şey söylemiyor: 11 Eylül saldırısı mı? Irak savaşı mı? ABD'de açıklanan önemli bir verinin beklenenden çok farklı çıkması mı? ABD Merkez Bankası'nın yaptığı beklenmedik bir açıklama mı?
Ama şunu belirtebiliriz: Risk alma iştahının belirgin biçimde azaldığı (VIX'ın endeksinin arttığı) dönemlerin çoğunda piyasa faizi politika faizinin altına düşmüş. Bu grafiği bizim gibi ülkeler için çizseydik tam tersini görecektik. Risk alma iştahı azalıyorken bizim gibi ülkelerin faizi artacaktı.
Bizim gibi ülkelerin temel zorluğu da burada. Geçmişte çok fazla günah işlemişseniz, bir çırpıda bu günahları affettiremiyorsunuz. Zamana ihtiyacınız var. O zaman süresince bir ölçüde dışsal şoklara kırılgan oluyorsunuz. Şüphesiz, 'günahlardan arınma' döneminin başlarında bu kırılganlık daha fazla oluyor. Zamanla kırılganlıklar azalıyor.
2001 krizinden bu yana önemli işler başardığımız ortada. Yine de, hâlâ önemli kırılganlıklarımız olduğunda tarafsız gözlemciler hemfikir. Başta yüksek işsizlik oranı var. İkinci olarak da yüksek cari işlemler açığımız.
Biraz daha yakından bakınca ikisinin ilişkili olduğunu görüyoruz. Rekabet gücümüzü ve verimliliğimizi orta vadede artıracak reformları uygulamaya koymadıkça, sürdürülebilir büyüme hızımızı arzuladığımız düzeye (yüzde 7'ler) çıkarmamız zor görünüyor. Zira mali yatırımcıların risk alma iştahlarının azaldığı dönemlerde bize gelen sermaye de eskisi kadar fazla olmuyor. Olmayınca da, yüksek cari işlemler açığını finanse etmek tehlikeye düşüyor. Daha düşük bir cari işlemler açığı vermemiz gerekiyor. Bu ise daha düşük bir büyüme hızı ve dolayısıyla da azalmayan bir işsizlik oranı anlamına geliyor.
Merkez bankalarının işlerinin zorlaştığı dönemlerden başladık yine mikro reformlara geldik. Bunda bir gariplik yok. Her şey birbirine bağlı çünkü.
Grafik 1: Riskten kaçınma endeksi (VİX, koyu renk) ve ABD Hazine 2 yıllık tahvilinin getirisi ile ABD Merkez Bankası hedef faizi arasındaki fark (açık renk, %).
Dönem: Ocak 1998 başı Aralık 2006 sonu
Bu köşe yazısı 06.09.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024