TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Perşembe günü yanıtını aramaya başladığım temel soru, yeni hükümetin yeni bir reform hamlesine girişmek istemesi halinde ne adımlar atması gerektiğiydi. Nasıl bir tasarım söz konusu olacaktı?
Önce kısa bir özet: İlk yanıtlanması gereken, nasıl bir ekiple yola çıkılacağıydı. Buna yanıtım, geleneksel bakanlık/müsteşarlık yapısının dışında doğrudan ekonomiden sorumlu bakana bağlı, 'uçuk kaçık' elemanlardan küçük bir ekip oluşturulmasıydı. İkinci soru, gerekli kaynağın nasıl bulunacağıydı.
Mikro reformlar, özellikle işgücü piyasasına yönelik olanlar, bazı vergi indirimlerini kaçınılmaz kılıyor. Dolayısıyla, burada kaynaktan kastedilen bildiğimiz anlamıyla kaynak değil. Sorun, vergi gelirlerinde, dolayısıyla da faiz dışı fazlada azalmaya ne ölçüde razı olunabileceğiyle ilgili. Buna yanıtım, 'mali gevşeme' olarak yorumlanmayacak ve dolayısıyla reel faizin yükselmesine yol açmayacak bir faiz dışı fazla düzeyi ile bu işin halledilebileceğiydi.
Yeri gelmişken ortalıkta dolaşan bazı basit faiz dışı fazla hesaplamalarından kendimi ayırt etmek isterim. Borç dinamiğine ilişkin hesaplama yaparken dikkat etmek, ders kitaplarında öğrencilere basit bir çerçevede konuyu anlatmak için yapılan varsayımların farkında olmak gerekir. Aksi takdirde, önerilen 'makul' faiz dışı fazla düzeyi çok tehlikeli olabilir. Ayrıca, durup dururken faiz dışı fazlada neden indirime gidilecek? Amaç çok açık ve makul olmalı.
Uygulama tasarımı açısından yanıtlanması gereken üçüncü soru bazı vergi gelirlerinden vazgeçilmesinin pratikte nasıl mümkün olabileceği ile ilgili. İki önemli engel var bu noktada aşılması gereken: Bunca düşüşe karşın, kamu borcunun milli gelire oranı Türkiye açısından hâlâ yüksek bir düzeyde. Cari işlemler açığı (ki bütçe açığıyla ilgisi var) da yüksek boyutlarda.
Bu engellerin aşılması ancak çok kuvvetli bir çapanın varlığıyla mümkün olabilir. Böyle kuvvetli bir çapa, mesela, enflasyon hedeflemesi uygulamasına benzer bir mali kural (ya da mali hedefleme rejimi) ile atılabilir: Hem kısa vadeli bir borç hedefi, hem de orta vadeli bir hedef + bu hedefe nasıl ulaşılacağına (yola-faiz dışı fazlanın yıllar itibarıyla düzeyine) dair açıklama + farklı faiz ve kur senaryolarında bu 'yolun' nasıl etkileneceğine dair benzetimler + mali disiplini izleyecek ve kamuoyuna bilgi verecek bağımsız bir kurul + dönemsel raporlar + IMF desteği.
Tasarımda dördüncü önemli nokta, amaçlananın ve bu amaca ulaşmak için yapılanların kamuoyunda kabul görmesini sağlayacak bir iletişim politikasının gerekliliği. Bunun ana hatlarının ne olması gerektiğine perşembe günü değinmiştim, geçiyorum.
Daha sonra tasarımın ayrıntısına geçmekte yarar var. İlk hangi alana el atılacak? En kuvvetli aday olarak, işgücü piyasasında işgücü talebini kısıtlayan engellerin (katılıkların) ortadan kaldırılması var. Ücret üzerindeki yüklerin azaltılması (vergi ve prim) amaçlanıyor diyelim:
Vergi indirimi sadece yeni istihdama mı uygulanacak? Bu durumda maliyet düşecek. Ama bu uygulama mevcut işletmelerin aleyhine, yeni kurulacakların lehine olacak. Belli bir yaş grubu hedeflenecek mi? Mesela genç istihdama mı ağırlık verilecek? Son yıllarda 'kaybeden sektörlerden' açığa çıkan orta yaşlı işsizlere ne olacak bu durumda? Sosyal güvenlik sisteminin zaten reforma ihtiyacı var; oradaki dengeleri bozmadan nasıl yapacağız bunları? Ne kadarlık bir vergi avantajı gerekiyor ki, işgücü talebine dişe dokunur bir etkide bulunsun? Vasıflı işgücü için farklı teşvikler (vergi indirimleri) sağlamanın sonuçları neler olur? Beceri artırıcı kurslar düzenleyen ya da düzenlemesine destek olan işyerlerine ek avantajlar getirebilir miyiz?
Tasarım şüphesiz zorlu bir iş ama bir o kadar da zevkli. Daha da çoğaltılabilecek bu soruların yanıtlarını vermek şüphesiz kurulacak ekibin temel görevi olacak.
Bu köşe yazısı 02.07.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024