Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Olumlu göstergeler

    Fatih Özatay, Dr.10 Mayıs 2009 - Okunma Sayısı: 917

    Bugün anneler günü, bunca karamsar yazıdan sonra biraz da olumlu gelişmelere değinmek gerekir. Bakalım neler bulacağım. En azından ne yapacağımı biliyorum: Geçmişe ilişkin verilerle ilgilenmeyeceğim. Tamam, mart ayında da sanayi üretimi düştü, falan, ama bunda bir yenilik yok; öyle olacağını herkes biliyordu, bekliyordu.

    Asıl soru bundan sonra ne olacak? Gerçi bu soru üzerinde de çok durdum; büyüme hızımızın bundan sonraki asal belirleyicileri ihracat ve Türkiye'ye gelecek dış kaynak miktarı olacak. Dolayısıyla, daha çok, dışarıdaki gelişmelere bağlı biçimde hareket edeceğiz. Bu çerçevede, mevcut veriler ışığında 2010'da da sorunların bizi beklediğini söyledim önceki yazılarda.

    Ben söyledim diye elbette öyle olacak değil. İleriye yönelik çıkarsamalar yapabileceğimiz yenilerde açıklanan verilere bakmakta yarar var. Bakalım malumat sepetimize yeni giren bilgiler, yani, 'güncellenmiş halleriyle mevcut veriler' neler söylüyorlar?

    Bugünle ilerisi arasında köprü kurmamıza yarayacak verilerin başında bekleyişler ve krediler geliyor. Son yazımda banka gruplarına göre kredi açma davranışında son aylarda gözlenen farklılığa değinmiştim. Ekim ayının başlarından itibaren toplam kredi miktarında azalma vardı. Buna karşın, kamu bankalarının kredileri artıyordu.

    Yazının çıktığı gün son haftanın kredi verisi de açıklandı. Şimdi banka gruplarına göre değil de, hem toplam kredi miktarına hem de bir alt kalemi olan tüketici kredilerine bakalım. Ayrıca ekimden bu yana olan biteni unutalım, son haftalara yoğunlaşalım. Bu durumda görünen şu: Son dört haftada toplam kredi miktarındaki azalma durmuş. Sadece mevduat bankalarına baksanız da, yatırım bankalarını katsanız da bu olgu değişmiyor.

    Toplam kredi verileri tüketici kredilerine ilişkin verilerin bir hafta gerisinden geliyor; dolayısıyla tüketici kredileri verileri daha güncel. Tüketici kredileri altı haftadır artıyor. Hem kredi kartları hem de kredi kartları dışında kalan tüketici kredileri için geçerli bu durum. Toplam krediler yılbaşındaki düzeyinin altındayken, tüketici kredileri o düzeyi yakalamış görünüyor.

    En önemli bekleyiş göstergelerinden birisi Merkez Bankası'nın yayınladığı reel kesim güven endeksi. Bu endeksle ölçülen güvenin düşme serüveni 2008'in ikinci çeyreğinin başında başladı. Bu düşüş o kadar şiddetli oldu ki, aralık ayına gelindiğinde endeks hem tarihsel olarak en düşük düzeyindeydi, hem de mart ayında ulaştığı değerin yüzde 50.4 daha altındaydı.

    Aralıktan itibaren güven endeksi yükseliyor. Nisan değeri aralık ayındaki değerin önemli ölçüde üzerinde. Gerçi eğilimi bir tarafa bırakıp, 'ana' yoğunlaşırsak, hâlâ ibrenin 'güvensizlik' yönünde olduğunu görüyoruz. Ama belirgin bir toparlanma olduğu da aşikâr.

    Dahası var: Nisan ayından önceki endekslerin alt kalemlerinde büyük bir ağırlıkla 'mevcut duruma' ilişkin sorular olumsuz, ileriye yönelik olanların yanıtları ise olumluydu. Dolayısıyla, "bu olumlu bekleyişleri haklı çıkaracak ne oldu ki?" sorusunu da sorduruyordu endekslerin alt bileşenleri. Oysa nisan ayında, mevcut duruma ilişkin sorulara verilen yanıtlarda da bir iyileşme saptamak mümkün.

    Şüphesiz asal belirleyici yurtdışı koşulların ne yönde gelişeceği olacak. Özellikle ABD ekonomisinin izleyeceği yol çok önemli. Buna ilişkin olarak çok fazla gürültü kirliliği var; doğru sinyalleri ayıklamak zorlaşıyor. Bu açıdan yararlı bir yazı, Hasan Ersel'in Cuma günü Referans'taki köşesinde var.

    Anladığım kadarıyla işin özeti şu: ABD ekonomisinin daha kötüye gitmeyeceği yönünde bazı çıkarsamalar yapmak mümkün. Ama bir koşulla: Mali sistem undan sonra beklenen işlevlerini yerine getirmeye, yani kredi açmaya başlarsa. Bir de hatırlatma: İşlerin daha kötüye gitmemesi, mevcut durumun yeteri kadar kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    Bu yazı 10.05.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır