TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Başlıkta soruyu, "2009 küçülmesi 2001'deki yüzde 5.7'lik küçülmeye kıyasla ne olur?" şeklinde sormak da mümkün. Bu sevimsiz sorulara doyurucu bir yanıt verebilmek için ihracat ile işe başlamıştım pazartesi günü.
Ekim ayından bu yana ihracatımız artan bir hızda düşüyor. Ocak ayı düşüş hızı yüzde 25.7 düzeyindeydi. TİM verilerine göre, bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla şubat ayında yüzde 35 oranında daha az ihracat yapmışız. Pazartesi yazısında, 2009 ihracatının 2008'e kıyasla yüzde 20 azalmasının, kaba bir hesaplamayla büyüme hızımızı 3.5 puan kadar düşürebileceğini belirtmiştim. Oysa 2001 yılında ihracatımız, hatırlarsanız düşmek bir tarafa, yüzde 12.8 oranında artmıştı.
Yüzde 20 bile bu durumda iyimser kalacak gibi. Neyse, nasıl olsa bu "2009'da ne kadar küçüleceğiz?" dizisinin sonunda, kaba hesaplamalar yerine daha teknik ve daha hassas hesaplamalar sunabileceğimi umuyorum; şimdilik geçeyim.
2009'daki küçülme hızımızın ne düzeyde olacağını belirleyecek ikinci unsur ise dış kaynak girişi olacak. 2001'de vadesi gelen dış borcumuz 16.7 milyar dolar kadardı. Diğer bir ifadeyle, özel sektör ve kamunun dış borçlarını ödeyebilmeleri için milli gelirimizin yüzde 8.5'i kadar kaynak yaratmaları gerekiyordu. Oysa bu kaynak ihtiyacı 2009 yılında çok daha yüksek bir düzeyde (106 milyar dolar, milli gelirin yaklaşık yüzde 17'si). 2001 ile bir diğer farklılık ise, 2009'da bu borcun neredeyse yüzde 90'ının özel sektöre ait olması.Oysa 2001'de özel sektörün payı daha düşük bir düzeydeydi. 2001 yılında şirketlerimiz vadesi gelen borçlarını yeni borç (kaynak) bularak ödeyebildiler. Hatta bulunan kaynak miktarı, ödenmesi gereken borcun az da olsa üzerinde kaldı.
İlginç bir diğer not da şu: O dönemde, şirketler kesimi vadesi gelen dış borcunu ödemekte mart-temmuz döneminde zorlandılar; vadesi gelen borç kadar dışarıdan kaynak bulamadılar. Yani, krize karşı ekonomik program uygulanmaya başlanmadan (mart, nisan ve kısmen mayıs) ve uygulama sırasında koalisyon ortakları arasında çıkan tartışmaların gündemde olduğu dönemde.
2001 yılının ortada güvenilir bir ekonomik programın olmadığı aylarına benzer bir gelişme yaşanacak mı 2009'da? Tüm 2008'de, aylık ortalama 1.9 milyar dolar uzun dönemli net borçlanma yapmış şirketler. Yani vadesi gelen borçlarını ödeyip, üzerine bir de 1.9 milyar dolarlık ek kaynak kullanmışlar. Oysa 2008'in son üç ayı için bu aylık ortalama
144 milyon dolara düşüyor. Aralık ayında ise 394 milyon dolar net çıkış var.
Bu çıkış eğilimi devam ederse, 2009'da 92.5 milyar dolar kadar dış borç geri ödemesi yapacak şirketler kesimi oldukça zorlanacak demek. Peki, vadesi gelen borç kadar yeni kaynak bulamama sorunu 2009'da sürer mi? Tüm dünyada mali kesimin küçüldüğü düşünüldüğünde bu eğilimin sürmesi beklenir. Üstelik artarak sürmesi daha büyük olasılık.
2001'de küresel bir kriz olmadığını hatırlayalım. Dolayısıyla, küresel mali yatırımcıların risk alma iştahları yerindeydi o dönemde. Bu iştahın bir göstergesi olan VIX endeksinin 2001 yılı ortalaması 25.7. Oysa şimdi endeks çok daha yüksek değerlerde geziniyor; yani, küresel risk alma iştahı azalmış durumda. 2008 sonuna doğru bir ara 70 düzeylerine çıkan VIX endeks değeri şu günlerde 50 dolaylarında. Dolayısıyla, 2009'da dış kaynak sorunu 2001'e kıyasla çok daha fazla bela olacak başımıza. İhracattaki büyük düşüşe ek olarak bu olumsuz unsur da 2009 küçülme hızımızı artıracak. Pazar yazısında bu konuya devam edeceğim.
Bir de not: Salı günü açıklanan şubat ayı enflasyon rakamlarındaki çarpıcı düşüş, iç talebin yerlerde süründüğünün bir diğer göstergesi: Şubat ayındaki büyüme hızımızın oldukça düşük bir düzeyde olduğunu ifade ediyor.
Bu yazı 05.03.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
21/12/2024