TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Biz burada farkında olmayabiliriz ama dünya hâlâ değişmeye devam ediyor. Değişmek derken öyle günlük itişmelere sos olsun, sütun dolsun diye gündeme getirilen "değişim"den bahsediyor değilim. Dünya son derece yapısal nedenlerle, çatır çatır değişiyor. Teknolojik değişim öyle kriz mriz de takmıyor. Bugünün sorusu şudur: Siz, hiç Kindle'ın dünyayı nasıl değiştirebileceğini düşündünüz mü? Bugünün meselesi budur. Merak edenleri aşağıya bekleriz. Kindle, Amazon tarafından satışa çıkarılan bir e-kitap (elektronik kitap) okuma aygıtı. İlk versiyon Kindle piyasaya sürüldüğünde, herhalde 2007 sonları filandı. Sonra 2009 yılında yeni versiyonlar pıtrak gibi çoğalmaya başladı. Amazon, bildiğiniz gibi bir sanal kitapçı olarak kurulmuştu. Şimdilerde giderek bir sanal süpermarkete dönüşme eğiliminde. Siz (www.amazon.com) web sitesinden kitapları, CD'leri, DVD'leri sipariş edip ödemeyi yapıyorsunuz. Amazon size paketi gönderiyor. İşin lojistik bölümünü hallediyor. Türkiye'de aynı hizmeti veren sanal kitapçılar var. Vitrinleri karışık oluyor diye ben pek sevmiyorum (unutmayayım, bir ara buradakilerle ilgili düşündüklerimi de yazayım). Şimdi e-kitap okuma aygıtı Kindle ile birlikte Amazon şahtı, şahbaz oldu. Sanal kitapçıdan bir sanal kütüphaneye doğru evrilmeye başladı. Onun da sonuçları son derece ilginç olabilir. Bunu bir kenara not edin, bakın bu konuda da ileride sohbet edebiliriz. Geçen yılın aralık ayında bazı kitapların elektronik versiyonlarının satışı kâğıda basılı olanlarını geçti. Raporlar öyleydi. Ortada sağlıklı bir veri yok ama Amazon Kindle satışlarının 1 milyona ulaştığından bahsedenler var. Şimdi 2010 yılındayız, 2013 yılında Kindle kullananların sayısının 28 milyon civarında olacağı söyleniyor. Halbuki pazar şimdilik sınırlı. Bir kere kitaplar İngilizce. Kindle, esasen ABD'de satılabiliyor. Bunun yasal nedenleri var. Daha geçenlerde, gazetenin birinde haberi vardı. Artık aramızda olmayan bir yazarın akrabaları, e-kitap satış gelirleri için ayrı sözleşme yapmak isteyince, kocaman bir ABD yayınevi olan Random House açıklama yaptı: "Mevcut anlaşma, e-kitabı da kapsar" dedi. Haber daha aralık ortasında New York Times gazetesindeydi. Bekleyin, böyle daha çok mahkeme vakası olacak. Peki, Random House neden şimdi böyle bir açıklama yapma gereği duydu? Kindle ile e-kitap işinin girmeye başladığı mecradan dolayı herhalde. E-kitap işi artık ciddileşmeye başladı. Rocket e-book ilk çıktığında yıl 1999'du. Alet etrafta vardı ama alınabilecek kitap sayısı 524 adetti. Şimdi Kindle çağında Amazon'dan alınabilecek yaklaşık 300.000 adet e-kitap var. Bu bir. İkincisi, Kindle 3G teknolojisi ile çalışan bir cep telefonu aslında. Kitap piyasaya çıkar çıkmaz, basılı ürünün üçte biri fiyatına, herhangi bir telefon ücretine katlanmaksızın, kitabınızı Kindle'a indirebiliyorsunuz. Yalnızca kitap da değil, gazete ve dergiye de abone olabiliyorsunuz. Hepsi anında elinizdeki e-kitap okuma aygıtında. Bu, şimdi güzel değil mi? Üçüncüsü, bir Kindle birkaç yüz kitabı içerebiliyor. Bu durumda, kelimenin tam anlamıyla kütüphanenizin bir bölümünü çantanızda taşıyabiliyorsunuz. Yolculuklarda getirdiği imkânı bir düşünsenize. Kindle şu anda ilk PC'lere son derece benziyor. Görünüşü son derece ilkel, yalnızca siyah-beyaz bir ekranı var. Ama günümüzün tüm teknolojileri gibi, bakın ne kadar hızlı bir biçimde gelişecek. Gelelim bu teknolojinin yol açabileceği sosyal değişim sürecine. Kindle ile birlikte yazarın işi azalmıyor, tam tersine artıyor. Her kitap dünyanın öteki ucuna hızla ulaşıyor. Pazar hızla genişliyor. Ama kitap endüstrisinin karşı karşıya olduğu değişimin boyutlarını tahayyül edebiliyor musunuz? Birincisi, artık kitap denilen endüstriyel ürünün değer zinciri kapsamlı bir biçimde değişmeye başlıyor. Nasıl bir değer zinciri vardı? Yazar, önce kitabı yazıyordu. Sonra birileri onun basılabilir olduğuna karar veriyorlardı. Daha sonra kitap diziliyordu. Derken tasarımı yapılıyordu. Kapağından sayfasına her şeyin tamamlanması gerekiyordu. Sonra kitabın basılmak üzere matbaaya gitmesi gerekiyordu. Bunun için birilerinin ağaç kesip, kâğıt yapması gerekiyordu. Derken mürekkebi üretmek lazımdı. Kitap, sıcak sıcak matbaadan çıktıktan sonra devreye dağıtım şirketleri, kargo şirketleri giriyordu. Sonra kitap kitapçılara dağıtılıyordu. Böylece kitap evinizin yanına geliyordu. Oralarda imza günleri filan yapılıyordu. İşte bu değer zinciri, Kindle ile birlikte artık eskisi gibi olmayacak. Kazanan ve kaybedenleri yukarıdaki listeden çıkarabilmek mümkün gibi duruyor. İkinci nokta, doğrudan kazanan ve kaybedenlerle alakalı gibi duruyor. Bana öyle geliyor ki içerik sağlayıcılar, akıl emeği ile çalışanlar, bu işten pek fazla bir şey kaybetmezken, kol emeği ile çalışanlar kaybediyor. Beyaz yakalılara bir şey olmazken, mavi yakalılar kaybediyor. Buradan acaba, her zaman için tehlikeli olmasına karşın bir genelleme çıkarabilir miyiz? Teknolojik gelişme beceriye dayalı yeni tür bir eşitsizliği giderek daha kalıcı hale getiriyor. Beceri seti gelişmemiş olanlar, beceri seti gelişmiş olanların arkasından koşmaya mahkûm oluyorlar. Bu da olsun ikinci nokta. Kindle ile aklımda kalan üçüncü nokta ise şudur: Cem Yılmaz'ın etkili bir biçimde ifade ettiği gibi, "eğitim şart"tır. Eğer yukarıdaki tespit doğruysa, o vakit, halkının başlangıç donanımlarını güçlendiren yönetimler, yirmi birinci yüzyılda daha başarılı olacaklar demektir. Bizim burada elbette böyle bir derdimiz yoktur. Biz burada elbette ki daha önemli işlerle uğraşıyoruz. Görünen şudur: Türkiye, olduğu yerde pedal çevirmeye çalışırken, bu bölgede İsrail alıp başını gitmiştir. En büyük korkum ise çok yakında Rusya için de aynı ifadeyi kullanabilme ihtimalinin her geçen gün artmakta olmasıdır. Türkiye, kendi bölgesinde, nal toplama şampiyonluğuna aday gibi durmaktadır. Tam da bu dönemde, etrafta bir şeyler oluyormuş gibi dururken, yazdıklarıma "yok canım" denebilir. Ama hakikat böyledir. Bu arada kişisel bir tespitle bitireyim: Kindle'da ilk romanımı okudum. Evet, sayfa çevirmek yerine, Kindle'ın ileri geri tuşlarına basmak insana aynı hissi veriyor. Bilmem anlatabildim mi? Ben bu Kindle'ı beğendim. İyi hafta sonları efendim...
Bu yazı 09.01.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.