TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'a ayakkabı fırlatıldı. Ayakkabı, protesto literatürüne Irak'ta bir gazetecinin eski Amerika Başkanı George Bush'a ayakkabı fırlatmasıyla girmişti. Orada ayakkabı fırlatmanın aşağılayıcı kültürel bir manası vardı. Hatırlayın; Saddam'ın yıkılan heykelini de ayakkabı ile dövmüşlerdi. Burada ayakkabı fırlatmanın aşağılayıcı bir kültürel manası yok. Ama olsun. Konu artık küresel protesto literatürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Ayakkabı fırlatmak fena halde "in"dir. O vakit, küreselleşme karşıtı bir çıkış bile küresel bir simge etrafında mana bulmaktadır. Zamanımız işte böyle bir çelişkiler yumağıdır. Hâlâ bir sosyalist olduğunu tekrarlayan Strauss-Kahn esasen krizle birlikte IMF'nin izlemekte olduğu politika çerçevesini kapsamlı bir değişime tabi tutmuştur. IMF bu çerçevede bakıldığında zinhar eski IMF değildir. Zamanın ruhuna uygun bir değişimin içindedir. Dolayısıyla bize kalırsa Strauss-Kahn o ayakkabıyı hak etmemiştir. Bugün müsaadenizle IMF'nin krizden sonra izlemekte olduğu politikalara kısaca bir bakalım. Bakalım ki, fırlatılan ayakkabı nasıl olup bitenlerin farkında olmamanın, dünyayı yeterince yakından izlememenin bir göstergesidir anlayalım. Buyurun bakalım. Güzel mavi küremizin ilk küresel ölçekli krizini yaşıyoruz. Bu çerçeveden bakıldığında küreselleşme sürecinin ilk büyük krizi bu. Daha geçenlerde, Clinton döneminde, "küreselleşmenin insani yüzü" üzerinde durulurdu. Küreselleşme korkusu yaşayan mesleksiz kitlelerin mutsuzluk probleminin nasıl çözüleceği tartışılırdı. Küreselleşme sürecinin başlangıçta neden olduğu mutsuzlukların kaynağında, küreselleşme ile baş gösteren beceri dönüşümü ihtiyacı yatıyordu. Mutsuzluğun nasıl ele alınacağı tartışılırken küresel kriz geliverdi. Küresel kriz varoluşlardaki mutsuzlukları perçinledi. Mutsuzların sayısını birdenbire artırıverdi. Şimdi dünle kıyaslandığında artık yeni bir dünyadayız. Bu dünyada artık kimse öyle uluorta utanmadan "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" diyemiyor. Kamusal politikaların önemi birden arttı. Eğitim ve sağlık kelimeleri özelleştirme ile birlikte anılmaz oldu. Bu arada IMF de artık eski IMF olmaktan çıktı. Sistemin bekası için denge biraz sola meyletti. Gelin bakın IMF eski IMF olmaktan nasıl çıktı? Gelin bakın Strauss-Kahn'ın IMF'nin başında olması neden faydalı oldu? Birinci nokta şudur: Bu krizle birlikte bizim gibi ülkelere yönelik fon akımları önemli ölçüde azaldı. IMF bu dönemde azalan özel fon akımlarını ikame eden bir kurum haline geldi. Sistemin işleyişini sürdürmesi için gereken fon aktarımını IMF artan bir ağırlıkla üstlenmeye başladı. Bunun için IMF daha çok borçlanmaya başladı. Özel finansal piyasalar vasıtasıyla bizim gibi ülkelere gelmeyen fonları IMF kendisi borçlanarak bizim tarafa aktarmaya başladı. Bu elbette bizim gibi ülkeler için kötü olmadı. İyi oldu. Ekonomiler krizin etkisini daha az hissedebildiler. Millete aktarılan yük, zamana yayılabildi. Ama elbette herkes bir kriz içinde olunduğunun da farkına vardı. İkincisi, doğrudan ülkelerin maliye politikası alanı ile ilgilidir. Bu dönemde IMF programı uygulayan ülkeler, IMF'den aldıkları kaynakları doğrudan bütçe finansmanı amacıyla kullanabildiler. Böylece IMF, program ülkeleri için maliye politikası alanını genişletici bir rol oynadı. Doğrudan doğruya bütçe finansmanı için destek sağladı. Bu da elbette krizin etkilerini hafifletmek için önemli bir rol oynadı. Hatırlayın; eskiden IMF demek faiz dışı bütçe fazlası sağlamaktı. Şimdi tam da öyle olmaktan çıktı. Önlemler daha fazla zamana yayıldı. Üçüncüsü, IMF, özel fon akımlarını ikame edip sağladığı bütçe fazlasıyla bu dönemde doğrudan sosyal politikalara ve sosyal korunma ağları inşasına destek vermeye başladı. Krizin sayısını artırdığı mağdurları, mazlumları korumaya özen gösterdi. Pakistan için tasarlanan program özellikle bu niteliği ile dikkat çekiyor. Strauss-Kahn ile birlikte yoksullar IMF gündeminde daha ağırlıklı bir yer almış oldular. Dolayısıyla bize kalırsa sosyal olanı dikkate alan, ülkelerin farklılıklarını bilen bir politika çerçevesi uygulanmaya başlandı Strauss-Kahn döneminde. Bize kalırsa, Strauss-Kahn o ayakkabıyı hak etmedi. Burada sorulması gereken soru şudur: Biz yeni IMF'nin eski IMF olmadığını, artık daha güler yüzlü bir IMF olduğunu neden bilmiyoruz? Neden bizim çok değerli Başbakanımız eski IMF ile gölge boksu yapıyor? Neden insanlarımız Sayın Başbakanımızın varmış gibi yaptığı eski IMF'nin artık tarihe karışmış olduğunu bilmiyorlar? Medyamızda neden bu konular konuşulmuyor? Köşe yazarlarımız neden bu IMF'nin o IMF olmadığını bilmiyormuş gibi yapıyorlar? Öyle yapıyorlar işte kardeşim, ne yapalım...
Bu yazı 03.10.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024