TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Buyurun buradan yakın bakalım. Mayıs 2009'da Amerikan halkının tasarrufları rekor kırdı. Herkes, harcasınlar, iç tüketim genişlesin, Amerikan ekonomisi büyüsün diye gözlerinin içine bakarken 1980'lerin başından beri tasarruf etmeyi unutmuş Amerikalılar, tasarruf etmeye başladılar. Biz burada iki günlük vergi indirimi olunca koşarak gidip otomobil alıyoruz. Onlar orada evde oturup, tasarruf ediyorlar. Bu nedir? Bu, olsa olsa önümüzdeki dönemde, toparlanmanın son derece yavaş olacağına işarettir. Peki, Amerikalıların görüp de bizim daha göremediğimiz nedir?
Önce rakamlarla başlayalım müsaadenizle. Mayıs 2009'da harcanabilir gelire oranla Amerikan hanehalkı tasarruflarının oranı yüzde 6,9 olmuş. 2007 yılında yaklaşık 57 milyar dolar olan yıllık hanehalkı tasarrufları toplamı Ocak-Mart 2009 çeyreğinde tam sekiz kat artarak 464 milyar dolara yükselmişti. Şimdi mayıs itibariyle bakarsanız yıllık tasarruf tutarı 769 milyar dolara çıkmış görünüyor. 2007 yılına oranla yaklaşık 14 kat artmış hanehalkı tasarrufları Amerika Birleşik Devletleri'nde. Yaklaşık otuz yıldır tasarruf etmeyi unutmuş olanların şimdi tam da küresel ekonomi yetmiş yıldır görmediği bir gerilemenin içindeyken tutup tasarruf etmeye başlamış olmaları trajik elbette. Ama bakın bir o kadar da anlaşılabilir. Amerikalılar neden giderek daha az tasarruf etmeye başlamışlardı.
Birkaç nedenle? Birincisi, varlık fiyatlarındaki artıştı. 1980'den bugüne, son otuz yılda, gerek ev fiyatları gerekse de hisse senedi fiyatları hızlı bir biçimde yükseldi. Amerikalıların yaklaşık üçte ikisinin ev sahibi olduğunu, bu arada hisse senedi sahipliğinin de toplumda son derece yaygın olduğunu düşünürseniz, tasarruf oranlarındaki düşüşün ilk nedenini görebilirsiniz. Servetiniz durduğu yerde artarsa, üstelik nakde de dönüştürülebilirse kendinizi daha zengin hissetmez misiniz? Hissedersiniz. Gelir akımınız hiç değişmese bile kendinizi daha zengin hissedersiniz. O vakit daha az tasarruf edersiniz. Bu ilk nedendi. Tasarruf oranlarının düşmesinin ikinci nedeniyse, Amerika Birleşik Devletleri'nde, son otuz yılda, yeni finansal enstrümanların gelişmesi, finans sisteminin herkese daha fazla miktarda ve daha etkin hizmet vermeye başlamasıydı. Finansal sistemin demokratikleşmesi tasarruf oranlarını azalttı. Fazla demokratikleşme sonunda sistemi de göçertti esasen. Tüketici kredilerine, kredi kartlarına, ipotek kredilerine kolaylıkla ulaşabilen ne yapar, borçlanır ve tüketir. İşte onlar da öyle yaptılar. Bu da ikinci nedendi. Peki, tasarruf oranları şimdilerde neden zamansız bir biçimde artmaya başladı? Buradan ne tür mesajlar çıkartabilmek mümkündür? Birincisi, açıktır: Tasarruf oranları düştüğü gibi artmaktadır.
Hanehalkının serveti bu krizden ciddi bir hasarla çıktı. 2007 yılındaki zirveden sonra hanehalkı serveti yaklaşık 14 trilyon dolar küçüldü. Bu, yüzde yirmilik bir servet erimesi demek sonuçta. Ayrıca finansal piyasaların eskisi gibi çalışmadığı ve bir süre daha çalışamayacağı bir dönemdeyiz. Öyle harcama imkânlarının herkes için ve sınırsız bir biçimde genişleyebileceği bir dönemde değiliz. Finansal piyasaların demokratikleşmesi süreci artık sona erdi. Başa döndük. Bu da tasarrufların azalmasına neden olabilecek ikinci nokta. Üçüncüsü ise işini kaybetmese bile ortalama Amerikalının morali artık bozuktur. İleriye doğru baktığında bir ışık görmemektedir. Bu durumda, ileride gelir akımlarını kaybedebileceğini düşünerek tasarruflarını artırmaktadır. Dördüncüsü işsizlik oranının yüzde 10'a vurduğu bir ülkede tasarruf oranları herhalde aşağıya doğru inmez. Peki, Amerika'da öyleyken Türkiye'de niye böyledir? Bu da beşinci nokta olsun müsaadenizle.Amerika ve Türkiye'nin demografik yapıları birbirinden tamamıyla farklıdır. Orada bebek patlaması kuşağı yakında emeklidir. Gelir akımları zaten azalacaktır. Üstüne bir de emeklilik tasarruflarının değerinin azalmış olması, tasarruf oranlarındaki artışı olsa olsa desteklemektedir.
Tasarruf oranlarındaki artışa bakarken düşen varlık fiyatları ile emekliliği gelenlerin sayısındaki yoğunlaşmaya aynı anda bakmakta fayda vardır. Onlar daha umutsuz, biz ise daha genç ve umutluyuz. Onlar olanı kaybetmiş daha kötüsünden korkuyorlar, burada ise kaybedilen bir servet söz konusu değil, Amerika bağlamında bakarsanız.Ancak artan tasarruf oranları orta vadede toparlanmanın güç olacağını gösterir. Neden? Beklenen küresel toparlanmanın temel kaynağı iç pazarlardır. Açıktır ki, finansal akımların ve ticaretin canlanması zaman alacaktır. Çin'den sonra Amerika'da da tasarrufların önemli olduğu bir dönemden bahsediyor olmamız kötüdür. Tasarruf kötüdür. Kesinlikle kötüdür.
Bu yazı 16.07.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024