Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ruh ikizlerini üslupları ayırdı

    Güven Sak, Dr.21 Mayıs 2009 - Okunma Sayısı: 938

    Ruh ikizlerini üslupları ayırdı


    Aynı dönemde iktidara gelen Başbakan Erdoğan ve Brezilya Devlet Başkanı Lula, kriz döneminde farklı üsluplarıyla ayrıştı. Erdoğan sert üslubuyla oy kaybederken, karizmasını ılımlı üslubuyla oluşturan Lula, hayalleri canlı tutarak kamuoyu desteğini sağlamlaştırdı. Brezilya'nın popüler Devlet Başkanı Luis Inacio Lula da Silva bugün Brezilya-Türkiye İş Forumu'na katılmak üzere İstanbul'da. Lula, Obama'dan sonra en yüksek kamuoyu desteğine sahip lider olarak biliniyor. Brezilya'da yapılan anketlerde yüzde 80 civarında kamuoyu desteğine sahip Lula, tıpkı Başbakan Erdoğan gibi 2002 yılında devlet başkanı seçildi. İktidarda kalma süresi ve dönemi açısından benzerlik taşıyan Lula ile Erdoğan arasında bazı farklar var. Bu farklar aynı zamanda son dönemde, IMF'ye borç verme noktasına gelen Brezilya'nın başarısını anlamak açısından da önemli. Brezilya, Lula döneminde son derece başarılı bir iktisadi performans sergiledi. Kriz sürecinde de Lula'nın "Tanrı bir Brezilyalıdır" diye sloganlaştırdığı zengin olma hayali canlı tutuldu. Türkiye hangi sektöre ne yapacağına tam olarak karar veremezken Brezilya, doğal kaynaklara sahip olmanın kendisine sağladığı avantajı, güçlü bir karta çevirmek yolunda bilinçli bir politika izledi. Karizmasını ılımlı üslubuyla oluşturan Lula, krizde hayalleri canlı tutarak başarısını koruyabildi. Brezilya Devlet Başkanı DEİK'in Türkiye-Brezilya İş Forumu'na katılacak.

    ►Recep Tayyip Erdoğan

    * Savaşçı ve taviz vermeyen bir kişiliğe sahip.

    * Cephe açmayı seviyor. Kavgalı olduğu kesim çok.

    * İş dünyası ve bankalara karşı tepkili, üslubu öfkeli.

    * Dış politikada da aynı üslubunu sürdürüyor.

    * Eleştirilere karşı tahammülü çok sınırlı.

    * Bazı dönemlerde negatif enerji yayıyor.

    ►Lula Da Silva

    * Savaşcı ancak ılımlı bir üsluba sahip.

    * Hayalleri canlı tutuyor, hedef koyuyor.

    * Sol kimliğine rağmen iş dünyası destekliyor.

    * Güven vermesi desteğini her geçen gün artırıyor.

    * Obama'dan sonra en sevilen lider durumunda.

    * En büyük silahı pozitif enerjisi.  

    LULA VE ERDOĞAN İKTİDARININ EKONOMİ KARNESİ
    Türkiye Brezilya
    2002 2008 2002 2008
    Kişi Başına GSMH ($) 3581 10436 2866 8197
    İşsizlik 10,3 11,0 9,2 6,8
    Sanayi üretimi 9,5 -17,8 2,5 -14,5
    Büyüme 6,2 1,1 2,7 5,2
    Enflasyon 29,7 10,06 8,4 5,7


    Erdoğan, Lula'ya başarının sırrını sormalı
    GÜVEN SAK

    Brezilya'nın popüler Devlet Başkanı Luis Inacio Lula da Silva bugün Türkiye'de. Kendisi Obama'dan sonra en yüksek kamuoyu desteğine sahip lider. Brezilya'da yapılan kamuoyu anketlerinde kendisini destekleyenlerin oranı yüzde 80 civarında. Ama aslında performansı Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'ndan daha iyi. Obama daha yeni işbaşına geldi. Lula ise iktidarı 2002 yılı sonunda yapılan seçimlerin ardından Ocak 2003'te devraldı. Sonra 2006 yılında ikinci kez başkan seçilmeyi başardı. Tarihler tanıdık geliyor mu? İkinci devresinin ilk yarısını tamamladıktan sonra bu günlerde, kamuoyundan yüzde 80 destek önemli kabul edilmeli. Bu çerçevede bakıldığında, Obama ile kıyaslanması doğru olmayabilir. Başkan Lula doğrudan dünyanın en popüler politikacısı kabul edilebilir. Dolayısıyla bu günlerde televizyon ekranlarımızda dünyanın en popüler politikacasını göreceğiz. Sorulması gereken soru şudur: Lula'nın başarısının sırrı nerededir? İktidarda kalma süresi ve dönemi açısından Lula ile kıyaslanabilecek Sayın Başbakanımız Lula'nın başarısının sırrını kendi kendisine sormalı. Bu yazı işte o sır üzerinedir. Nisan 2009'da Londra'daki G-20 toplantısı sırasında Başkan Obama, Lula'nın karizmasının temelinde yakışıklılığının yattığını söylemişti. Hatırladınız mı? Yakışıklılığına siz karar verirsiniz ama Başkan Lula'nın karizmasının temelinde sevimliliğinin yatmadığını söylemek pek mümkün görünmüyor. Bu ilk nokta. Peki, ortada karizmadan başka ne var? Karizmadan başka ortada son derece başarılı bir performans var. Latin Amerika'nın hastalıklı ülkelerinden biri olan Brezilya, Lula döneminde son derece başarılı bir iktisadi performans sergiledi. Lula öncesinde başlatılan ekonomik program bu dönemde devam ettirildi. 2002 seçimlerinin iktidara merkez sol bir iktidarı getirmesi, finansal piyasalarda büyük bir çalkantıya yol açmadan atlatılabildi. Bu da ikinci nokta herhalde. Üçüncü olarak ise bundan sonra ne yapacağını bilmekle ilgili bir nokta var. Brezilya bir süreden beri, kendi ülkesini bir petrol ülkesi yapmakla ilgili bir kamu harcamaları programı yürütüyor. Programı inatla devam ettiriyor. Lula'nın "Tanrı bir Brezilyalıdır" diye sloganlaştırdığı bir zengin olma hayali ve de stratejisi kriz öncesinde ve kriz sırasında canlı tutuluyor. Biz hangi sektörümüze ne yapacağımıza tam olarak karar veremezken Brezilya, doğal kaynaklara sahip olmanın kendisine sağladığı avantajı, güçlü bir karta çevirmek yolunda bilinçli bir politika izliyor. Varsayılan petrol yatakları deniz dibinde olduğu için tersanelerde petrol arama platformu yapımı teşvik ediliyor. Bu platformların ikmalini sağlayacak gemi yapımı da destekleniyor. Biz burada "Bize hayallerimizi geri verin" talepleri ile uğraşırken Lula, orada güçlü bir hayali canlı tutabiliyor. Biz, bunun arkasında, Lula'nın iflah olmaz bir iyimser olmasının yattığını düşünüyoruz. Bu da üçüncü nokta. Üstelik bütün bunlar işsiz sayısının geçen kasım ayından beri yaklaşık 800 bin dolayında yükseldiği bir ülkede geçiyor. Elbette mertebeleri hep akılda tutmak lazım. Brezilya yaklaşık 8.5 milyon kilometre kare büyüklüğünde bir ülke, nüfusu ise 200 milyon civarında. Dolayısıyla oradaki 800 bin buradakine göre elbette daha az demek ama önemli. Ancak bu işsizlik artışına rağmen halkın yüzde 80'i hâlâ Lula'yı ve politikalarını destekliyor. Neden? Bize kalırsa öncelikle müreffeh bir gelecek hayalini capcanlı tutmayı başarabildiği için. Elbette güçlü sosyal yardım programlarının da bir katkısı olmalı ama sonuç değişmiyor: Ülkede yaşayanlar kendilerini sahipsiz, umutsuz ve yorgun hissetmiyorlar. Başkan Obama ile başladık öyle bitirelim: Obama, geçenlerde, eskiden dünyayı idare etmenin ne kadar kolay olduğundan bahsediyordu. Hakikaten de öyle değil mi? Eskiden, Churchill ve Roosevelt bir araya gelince, kararları baş başa alabiliyorlardı. Ama artık öyle değil. Önce G-8 derken şimdi G-20 gerekiyor dünya ile ilgili kararları almak için. Başkan Lula, "Artık hayat eskisi gibi değil" diyor. "Eskiden uluslararası toplantılarda bu zenginler çok bilmiş çok bilmiş konuşurlardı, bilmedikleri yoktu. Ama bu krizle birlikte artık onlar da ne dediklerini bilmediklerini fark ediyorlar." İşte vaziyet tam da böyle. Bugün Türkiye'ye bir dünya lideri geliyor. Dünün hasta adamı Brezilya'nın lafı artık dinleniyor. Karizmanın içinde bakın bu faktör de olmalı. Lafı uzattık. Bize kalırsa Lula'nın başarısının sırrı önemli. Türkiye'nin Brezilya deneyiminden öğrenecekleri var. Bizim hayallerimizi yeniden kazanmaya ihtiyacımız var. Hele bir o olsun, idari kapasite meselesi zaten kendiliğinden hallediliverir. Demek ki neymiş, liderin çevresine pozitif enerji yayması son derece faydalıymış. İlgililere duyurulur.

    Bu yazı 21.05.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır