TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
IMF'den bahsetmek bundan böyle ön izne tabi olacak galiba. Geçen hafta televizyondan izlediklerimiz bize bu iş için, öncelikle sayın savcımızdan bir ön izin almak lazım geldiğini gösterdi. Bu çerçevede, ikinci ön izni de galiba Asaf Savaş Akat Hocamızdan almamız gerekecek. Sayın Hocamız geçen gün televizyonda savcı yardımcısı gibiydi. Ne olur ne olmaz, dikkatli olmak lazım. Sayın Savcım ve de Sayın Hocam, müsaadenizle ben bugün, "Önümüzdeki dönemde IMF neden gereklidir" mevzuuna yeniden bir dönmek istiyorum. Evet evet, bendeniz IMF ile bugüne kadar bir anlaşma yapılmamış olmasının hatalı olduğunu düşünüyorum. Bu da yetmiyor, üstüne üstlük, anlaşmanın hâlâ yapılmamış olmasının hatayı katmerli hale getirdiği kanaatindeyim. Hadi o da yetmiyor, sonunda mutlaka bir anlaşma olacağına da şiddetle inanıyorum. Geçmiş zaman iktisadı, ne yazık ki, içinde bulunduğumuz süreçte pek de fazla yol gösterici olamıyor. Gelin bakın neden olamıyor. Önce bir soru: Türkiye, IMF ile anlaşmadığı için bir zarar görmüş müdür? El cevap: Elbette görmüştür. Memleketin hâlâ bir ekonomik politika çerçevesi yoktur. Bütçesi Miki Mouse ülkelerinin bütçesi kadar inandırıcıdır. Ülkede işsiz sayısı 4 milyona dayanmıştır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Eğer IMF ile bir anlaşma imzalamış olsaydık ortada inandırıcı ve güven verici bir çerçeve olurdu. Bu çerçevede, telafi edici iki tedbir almış olsaydık da işsiz sayısı birkaç yüz bin düşük olurdu. Ortada özel sektörün dinamizmini hareketlendirecek bir bütçe olurdu. Gelelim ikinci bir soruya. Peki, büyük bir kur hareketi olmamış olması bu krizin IMF'siz atlatılabileceğine delil midir? El cevap: Hayır. Türk Lirası'nın yüksek oranda değer kaybetmemiş olması IMF ile anlaşmanın gereksizliğine delil değildir. Geçen yıl en çok bunu yazdık. Bu krizin temel özelliği hızlı ölüm değil, bir yavaş ölüm senaryosuna sahip olmasıdır. Bu krizde hızlı fiyat intibakları değil, miktar intibakları söz konusudur. Tam da o nedenle son derece tahripkârdır. Zararlıdır. Bu kriz üzerinde düşünürken, dünden alıştığımız kalıpları bir kenara bırakmakta fayda vardır. Geçmiş zaman iktisadından kasıt tam da dünkü alışkanlıklarımızdır. İçinde bulunduğumuz dönemin farklılığını anlamak için öyle karmaşık iktisadi modellere ihtiyacımız yok. Şimdi zaman, gözlem zamanıdır. Müsaadenizle bu krizin derinliği ve yaygınlığıyla ilgili iki gözlemimizi paylaşalım. Birincisi, bu kriz, 2001'de olduğundan daha derindir. İmalat sanayii üretimindeki küçülme, 2001 krizinin ilk sekiz ayında, yani şubat-eylül döneminde, ortalama yüzde 8 olarak gerçekleşmişti. Takip edenler bilirler, imalat sanayii üretimi, bu sefer, ilk kez Ağustos 2008'de azaldı. Mart 2009'a kadar geçen sekiz aylık sürede, söz konusu azalış, aylık ortalama yüzde 16'lara ulaştı. Böyle bakınca içinde bulunduğumuz krizin, 2001'e kıyasla iki kat daha derin olduğu görünüyor. İkincisi, bu kriz, 2001'dekine oranla çok daha yaygındır. 2001'de, hiç olmazsa, ihracatçı sektörlerin üretimlerinde artış yaşanırken bu sefer öyle bir durum gözlenmiyor. İmalat sanayii sektörlerinin tümü aynı anda küçülüyor. Derinlik ve yaygınlık analizini istihdam ve ihracat göstergeleri için tekrarlasak da aynı sonuçla karşılaşıyoruz. IMF ile olan ilişkiler üzerine yorum yaparken bu krizin derinliği ve yaygınlığını göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu çerçevede, IMF ile anlaşma imzalanması iki nedenle faydalıdır. Birincisi, Türkiye'de önümüzdeki dönemde mali kısıtı nedeniyle genişletici politikalar izlemek son derece zor olacaktır. Mali genişleme için gereken kaynak IMF kaynağıdır. Öyle olmak zorundadır. IMF olacaksa, genişleme için ve yoksullar için burada olacaktır ve de olmak zorundadır. Yurtiçi mali dengeler ancak yurtdışından sağlanacak bir kaynakla dengelenebilir. İkincisi, fon akımları yeniden başlarken IMF'nin sağlayacağı güvenlik önemlidir. Türkiye ekonomisindeki çarkların dönebilmesi için hem dış kaynağa hem de dışarının içeriye duyduğu güvene ihtiyaç bulunmaktadır. İlgililere ve de savcılara saygıyla duyurulur.
Bu yazı 19.05.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024