TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Ortada bir problem varmış gibi duruyor. Size öyle gelmiyor mu? Son günlerde ihracat pazarlarımızın her birinde 2009 yılı için büyüme beklentileri aşağıya doğru gözden geçiriliyor. Ama gelin görün ki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) iktisadi yönelim anketinde "gelecek üç aya ilişkin ihracat siparişi beklentisi" Kasım 2008'de en düşük seviyeye geriledikten sonra hızla iyileşmeye başlıyor. Nisanda, toplam anket katılımcıları içerisinde gelecek üç ayda ihracat siparişlerinin artacağını düşünenler, azalacağını düşünenlerden yüzde 14 daha fazla. Böyle olunca reel kesim güven endeksi de yukarıya çıkıyor. Buna ne denebilir? Ne oluyor? Beklediğimiz yeşil filiz acaba bu mudur? Geçen hafta piyasalarda göreli olarak artan hareketliliğin "yeşil filiz" olarak nitelenmemesi gerektiğini vurguladık. Keşke ortada kalıcı bir hareketlenme olsa ama yok. Ortada olan; artık beklemekten bıkan stokları dolu olan işletmelerin, stoklarını zararına da olsa, risk üstlenerek, vadeli çek karşılığında boşaltma operasyonuydu. Hatırladınız mı? Ortadaki hareket esasen hareketsiz beklemekten bıkan, krize elinde hem hammadde hem de mamul madde stoku ile yakalanmış işletme sahiplerinin "lanet olsun" diyerek başlattığı bir umutsuzluk hareketi gibi görünüyordu. Bizim "Sizin iki ay sonra rakamlara bakarak göreceğinizi, ben şimdi yaşıyorum" ekolünden dostlarımıza göre vaziyet böyleyken böyleydi. Şimdi buna ne diyebilirsiniz? Diyebilirsiniz ki, "Senin o çok bilmiş dostların öyle diyor olabilir ama bak ortadaki beklenti anketleri hiç de senin ve de onların savlarını desteklemiyor. Bak reel kesim güven endeksine? Nerede o umutsuzluk? İşler tam tersine iyiye doğru ilerliyormuş gibi duruyor." Hakikaten TCMB iktisadi yönelim anketinden türetilen reel kesim güven endeksi bu yılın başından beri istikrarlı olarak iyileşme yolunda ilerliyor. İşte size merak etmemiz gereken bir mesele. Piyasalar umutsuzsa, bu beklenti anketleri neden olumlu seyrediyor? Bize kalırsa, ortada kapsamlı bir bozukluk bulunuyor. İleriye yönelik olarak anketlere cevap verenler artık ne dediklerini pek iyi biliyormuş gibi gözükmüyorlar. TCMB iktisadi yönelim anketi eskiden memleketimizdeki iktisadi aktiviteyi pek güzel özetlerdi. Reel kesim güven endeksi bir nevi öncü gösterge işlevi görürdü. Ama acaba artık öyle mi? İsterseniz bugün bu kocaman konunun tamamı ile ilgilenmeyelim. Konu bütünüyle bakıldığında pek kocaman. Gelin bugün yalnızca bir parçasına bakalım. "İhracat siparişleri beklentisi" reel kesim güven endeksinin bir parçası yalnızca. Şimdi unutalım endeksin kalan bölümünü ve de nasıl oluşturulduğunu, yalnızca bu soruya bir odaklanalım. Bakınız aşağıdaki grafik, TCMB anketine katılanlar arasında gelecek üç ay için ihracat siparişlerinin artacağını düşünenlerin tam tersi yönde bekleyenlerden daha fazla olduğunu gösteriyor. Şimdi bu olumlu beklentilerin yanına bir de şu rakamları koyalım: Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 10'unu tek başına Almanya'ya yapıyor. Alman merkez bankası Bundesbank daha geçen hafta, ayın 21'inde, Almanya'nın 2008 yılının son çeyreğindeki yüzde 2,1'lik küçülmeden sonra, 2009'da daha fazla küçülmeye hazırlıkllı olması gerektiğini söyledi. OECD Almanya'nın 2009 yılı küçülme tahminini yüzde 5,3 olarak açıkladı. Dün Sevgili Baturalp Candemir Referans'ta ihracat pazarlarımızın yüzde 67,5'ini oluşturan yirmi ülkenin 2009 yılı için büyüme tahminlerini toplu olarak ortaya koydu. Tahminler IMF'nin tahminleri. Resim iç açıcı değildi. Şimdi bu şartlarda, söyler misiniz ihracat siparişleri beklentisi hangi somut veriye dayalı olarak yükseliyor olabilir? Bu birinci tespittir. Peki, ne oluyor? Bize kalırsa, beklemekten sıkılan işletme sahipleri "Bundan daha kötüsü olamaz, işler artık daha fazla daralamaz" varsayımı altında, bundan böyle işlerin açılacağını umut ediyorlar. Ortadaki umut beklenti anketlerine verilen cevaplara yansıyor. Aslında işletme sahiplerinin vaziyetle ilgili umutsuzluğu anket sorularına mesafeli cevabı engelliyor. Somut durum hakkında malumat aktarmaktansa, herkes, olmasını istediklerini söylüyorlar. Bu ikinci tespittir. İsterseniz buradan bir üçüncü tespit daha çıkaralım ve bir genelleme yapalım. Daha önce hiç geçmediğimiz bir dönemin içinden geçiyoruz. Bu dönemde ekonominin nasıl işlediğini tam olarak bilmiyoruz. Böyle bir dönemde anketlere bir bütün olarak mesafeli yaklaşmakta fayda olabilir. Özellikle ileriye yönelik beklentiler ile ilgili anketlere. Ancak çok kısa vadeli kararlarla vaziyeti idare ettiğimiz bir dönemde, yarın ne olacağını bilemediğimiz günlerde, ekonominin işleyişi değişirken, bekleyiş anketlerinin sonuçları üzerinde bir, iki, üç kere düşünmekte fayda bulunuyor. İktisat politikası kararlarında anket sonuçlarını hemen dikkate almamakta fayda bulunuyor. Üçüncü tespitimiz budur. O vakit, bu dönemde bütün beklenti anketlerine mesafeli bir biçimde yaklaşmak gerekiyor. İhracat siparişleri beklentisi, ileriye yönelik, fazla bir malumat içermiyorsa, aynı durum bir bütün olarak reel kesim güven endeksi için de söz konusu gibi duruyor. Biz beklenti anketlerindeki olumlu değişimin, bu dönemde, fazla bir analiz değeri taşımadığını düşünme eğilimindeyiz. Fikirlerinizi bekleriz.
Gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı beklentisi (artacak (%) azalacak (%))
Bu yazı 28.04.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024