TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Siz hiç Gazze'yi gördünüz mü? Ben Gazze'yi ilk olarak 2005'te gördüm. İsrail daha Gazze'den yeni çekilmişti. Zaman Ariel Şaron'un "ilişki kesme" (disengagement) politikası zamanıydı. Gazze, Filistin yönetimindeydi. İnsanın gözüne gözüne giren ilk izlenimler şöyleydi: Birincisi, her evin üstünde farklı renkte bir bayrak vardı. Ama hiçbiri Filistin ulusal bayrağı değildi. Bayrakların renkleri mahalleden mahalleye değişiyordu. Portakal rengi olanlar El Fetih'in, yeşiller Hamas'ın, siyahlar İslami Cihad'ın, kırmızılar ise Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin bayraklarıydı. Batı Şeria'ya göre, Filistin'in daha politik bir yerinde dolaştığınızı hemen anlıyordunuz. Gazze, mahalle mahalle bölünmüştü. İkincisi, organize sanayi bölgesi denilen alanlar, bizim buralardaki küçük sanayi sitelerinden daha küçüktü ve boştu. İçeride fazla bir aktivite görünmüyordu. İsrail'in bölgeyi boşaltması, iktisadi aktiviteyi de götürmüştü. Üçüncüsü, yolda yürürken her dakika bir çocuğa çarpıyordunuz. Gazze nüfusunun yüzde 50'si çocuktu, bir kadın ortalama 5,2 çocuk doğruyordu. Dördüncüsü, etrafta Filistin'in başkenti Ramallah'ın aksine, bir yoksulluk görüntüsü vardı. Arabalar eski ve bakımsızdı. Evler dökülüyordu. Beşincisi, Filistin'de "göçmen kampı" adı verilen yerleşim yerlerinin çadırlardan değil, derme çatma binalardan oluştuğunu da, kendi gözlerimle, ilk kez, Gazze'de gördüm. Altıncısı, köşeyi dönüverdiğinizde, elinde roket atarlar olan yarı-üniformalı milislere çarpmamak için dikkatli olmanız gerekiyordu. Gazze'de ikiden fazla silahlı güç vardı. Gazze, benim çocukluğumdaki Türkiye'den çok daha kötü haldeydi. İsrail'in içinde, biri gelişmiş, diğeri ise gelişmekte olan iki ayrı ülke vardı. O sıralar herkes bu iki ülkeyi birbirinden ayırmaya çalışıyordu. Bizler de, TEPAV grubu olarak, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği adına Filistin için bir sanayi politikası çerçevesi nasıl geliştirilir, ona bakıyorduk. 4 yıl oldu, görev hâlâ devam ediyor. Gazze'yi en son Haziran 2007'de ziyaret ettim. Gidişin nereye doğru olduğu o zamandan belliydi. Etrafınızda eli silahlı ve de üniformalı muhafızlar olmadan, sokaklarda dolaşmak artık pek tavsiye edilmiyordu. Zaten öyle serbest dolaşmaya da bırakmıyorlardı. Eskiden olduğu gibi, öyle deniz kenarında oturup, balık yemek ve dostlarınızla sohbet etmek ise konu dışıydı. Sonra ağustosta Hamas, Gazze'de yönetimi zorla ele aldı ya da almak zorunda kaldı. O zamandan beri, Gazze'nin dünya ile bağlantısı iyice azaldı. İşsizlik arttı. Temel ihtiyaç maddelerini bulmak zorlaştı. İsrail'e yönelik roket saldırıları da arttı. Hem Filistinliler, hem de Gazze çevresinde, Aşdot ve Siderot'ta yaşayan İsrailliler için hiçbir şey daha iyi olmadı. Çocuklar okula gitmek için evden çıkınca, hem Gazze'nin içinde, hem de Gazze'nin dışında yaşanan heyecan o zamandan beri azalmadı, arttı. Buradan Gazze'de yaşananlar ve de yaşayanlar hakkında konuşmak son derece kolay. Orada yaşayanlara hiç düşünmedikleri misyonları yüklemek de aynı derecede kolay. Hiç orada yaşamanın nasıl bir hâl olduğunu düşündünüz mü? Gazze'ye yönelik İsrail saldırılarının hemen ertesinde, Gazze'de Filistinliler tarafından yapılan anketlere hiç baktınız mı? Anketlere bakıldığında iki nokta ön plana çıkıyor: Birincisi, İsrail saldırıları hem Hamas, hem de El Fetih yandaşlarını birbirinden ayırmadan aynı derecede olumsuz etkilemiş gibi duruyor. Filistinliler bir bütün olarak bu operasyondan negatif bir biçimde etkilenmişler. İkincisi ise, Filistinlilerin canları fena halde sıkılıyor. Gelin bakın Filistinliler bugünlerde neler düşünüyorlar? Merkezi Ramallah'ta bulunan "Near East Consulting" grubu her ay hem Batı Şeria'da, hem de Gazze'de anket düzenliyor. Yaklaşık 650 kişi ile her ay konuşuyorlar. Sonuçlarını da raporluyorlar. İsrail saldırılarının hemen ardından yapılan ankete göre Gazze'de yaşayan Filistinlilerin yüzde 15'i İsrail saldırıları nedeniyle, ailelerinde can kaybı olduğunu söylemiş. Yüzde 19'u ise saldırılar nedeniyle bir yakınlarının yaralandığını söylemiş. "Evimiz hasar gördü" diyenlerin oranı ise yüzde 22 civarında. İsrail saldırılarının işlerini olumsuz yönde etkilediğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 61 civarında. Bu çerçevede, işsiz olduğunu söyleyenlerin oranı Aralık 2008'de yüzde 29 iken, Ocak 2009'da yüzde 36'ya yükselmiş. Peki, yukarıdaki sorulara verilen cevaplar, cevap verenlerin kimliği ile birlikte bakıldığında nasıl değişiyor? Hamas ve El Fetih taraftarları arasında, maruz kalınan zarar açısından, bir fark görünüyor mu? Elbette burada cevap verenler doğrudan eli silah tutanlar değil ama ilgili siyasi hareketlerin taraftarları. Buna göre "Ailemizde can kaybı oldu" diyenler, El Fetih ve Hamas arasında yüzde 17 ve yüzde 16 olarak değişiyor. Bir fark yok. "Bir yakınımız yaralandı" diyenler yüzde 18 ve yüzde 23 olarak El Fetih ve Hamas arasında dağılıyor. "Evimiz hasar gördü" diyen El Fetihçiler yüzde 29 iken, Hamasçılar yüzde 27 düzeyinde. "İşimiz bozuldu" diyenlerin oranı ise, El Fetihçiler arasında yüzde 64, Hamasçılar arasında ise yüzde 59 düzeyinde. Buraya kadar ortada bir fark görünmüyor. Ancak, işsiz olanların hangi partiyi desteklediklerine baktığınızda ortaya bir fark çıkıyor. Buna göre işsiz olan El Fetihçilerin oranı yüzde 28 iken, Hamasçıların oranı ise yüzde 42 olarak görünüyor. Şimdi bu rakamlardan ne çıkıyor? Birincisi, İsrail saldırıları birer siyasi hareketin taraftarı olarak El Fetihçileri ve Hamasçıları benzer bir biçimde etkilemiş gibi duruyor. Ankete cevap verenlerin silah taşıyan militanlar olmadığı dikkate alınırsa, sokaktaki El Fetihçiler ve Hamasçılar operasyonlardan benzer bir biçimde etkilenmişler. İkincisi, işsizlik Hamas taraftarları arasında daha yoğun bir biçimde hissediliyor. Üçüncüsü, ankete göre, Gazzelilerin üçte biri kendileri ve ailelerinin güvenliğinin birincil mesele olduğunu düşünürken, beşte biri ise en temel meselenin elektrik olduğu kanaatinde. Bu rakamlara bakıldığında beşinci bir tespit daha yapabilmek mümkün: İsrail saldırılarının daha yoğun hissedildiği bölgeler diğerlerinden ayrılıyor. Kuzey Gazze'de can kayıpları, Güney'de ise mal kayıplarının daha yoğun olduğu görülüyor. Arada ise ikisinden de farklı, fazla kayba uğramamış bir üçüncü bölge var. Peki, Gazzeliler İsrail saldırılarından sonra ne düşünüyorlar? Ankete katılanların yüzde 82'si Filistin'deki iç siyasi mücadelenin sona ermesi gerektiğini, ulusal birliği sağlamanın temel öncelik olduğunu düşünüyor. Filistinlilerin öncelikle kendi aralarında ne yapacaklarına karar vermeleri gerekiyor. Hem de bir an önce.
Bu yazı 07.02.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024