TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Değerlendirme Notu/ Dr. Levent Gönenç
Geçtiğimiz hafta “Brexit Anlaşması” Birleşik Krallık Parlamentosu’nda yapılan oylamada üçüncü kez reddedildi. İngiliz medyasına göre bu, sadece Theresa May başkanlığındaki hükümetin değil, aynı zamanda Birleşik Krallığın bugüne kadar yaşadığı en ciddi anayasal ve siyasal krizlerden biriydi. Bu ilginç vak’a karşılaştırmalı anayasa hukuku açısından da önemli dersler içeriyor.
Ne olmuştu önce ona bir bakalım: Brexit, yani Birleşik Krallığın Avrupa Birliği’nden (AB) çıkmasını öngören süreç, aslında Muhafazakâr Parti Başkanı David Cameron’un henüz daha muhalefetteyken seçmenlere bu konuda bir halkoylaması yapma sözü vermesiyle başladı. 2015 seçimlerinden galip çıkan Cameron söz verdiği gibi konuyu sandığa taşıdı. 23 Haziran 2016 tarihinde yapılan halkoylamasının sonucu, birçokları ve tabii Cameron için şaşırtıcıydı; Birleşik Krallık vatandaşları ülkenin AB’den çıkması yönünde oy kullanmıştı (%52 “Ayrılalım”, %48 “Ayrılmayalım”). Sandıktan çıkan bu sonuç, Birleşik Krallığın AB’de kalmasını savunan Cameron’ın başbakanlığının da sonu oldu. Muhafazakar Parti içinde AB’de kalma yanlısı olan Theresa May Cameron’un koltuğuna oturdu ve görevine başlar başlamaz kendisini katmerli bir krizin ortasında buldu.
Değerlendirme notunun tamamına erişmek için tıklayınız.
24/12/2024
23/12/2024
20/12/2024
16/12/2024
13/12/2024