TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Değerlendirme Notu / Dr. Levent Gönenç
"31 Aralık 2012’ye yaklaşıyoruz. Bu tarih, 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra başlayan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında halen devam etmekte olan anayasa yapım süreci açısından önemli bir tarih. TBMM’de bulunan dört siyasal partinin oluşturduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonu kamuoyuna açıkladığı çalışma usüllerinde çalışmalarını 2012 yılı sonuna kadar tamamlamayı hedeflediğini ilan etti. Resmen ilan edilen son tarihe yaklaşılırken kamuoyunda bu sürecin sonunda yeni bir anayasa çıkmayacağına dair karamsar değerlendirmeler yapılıyor ve çeşitli senaryolar üzerinde konuşuluyor. Bu çerçevede arasında Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun yıl sonunda dağılacağından, AK Parti’nin (halkoylamasına götürmek üzere) tek başına veya (halkoylamasına gerek kalmazksızın) bir başka siyasal partinin desteğiyle TBMM’de gerekli gördüğü konuları içeren kısmi bir anayasa değişikliğini kabul edeceğine kadar farklı olasılıklar üzerinde durulmaktadır. Peki gerçekten bundan sonra ne olacak? Umarız karamsar senaryoları dile getirenler haklı çıkmaz. Komisyonun bir anayasa metni ortaya koymadan dağılması durumunda, aynı zamanda Komisyon’un başkanı da olan TBMM Başkanı’nın da her fırsatta işaret ettiği gibi, siyasete ve Parlamento’ya olan güven büyük ölçüde zedelenir. AK Parti’nin halkoylamasını göze alarak tek başına bir anayasa (veya kapsamlı bir anayasa değişikliği) yapmayı tercih etmesi durumunda ise büyük ihtimalle bu anayasa meşruiyeti düşük bir anayasa olur. Çünkü güncel kamuoyu yoklamalarına bakılacak olursa bir 'AK Parti Anayasası' halkoylamasında ancak %50’nin üzerinde bir oyla kaabul edilebilir görünmektedir. AK Parti’nin yeni anayasayı belli konularda pazarlık yaparak bir siyasal partinin desteğiyle yapması durumunda da herhalde tablo çok fazla değişmeyecektir. O zaman yapılan yeni anayasanın yapım sürecinde tüm siyasal ve sosyal aktörler dışlandığı için meşruiyeti sorgulanan 1982 Anayasası’ndan ne farkı kalır? Bundan sonra herhalde yapılması gereken çok geç olmadan sürece sahip çıkıp Türkiye’nin geleceğini inşa etmek için önümüze çıkan bu çok önemli fırsatı ayakta tutmaya çalışmaktır. Peki nasıl? Gelin asıl bunun üzerinde düşünelim..."