Her ne kadar geçtiğimiz günlerde dünkü Hükümetlerarası Konferans (HAK) çerçevesinde açılacak başlıkların sayısı "iki ya da üç" olarak ifade ediliyorduysa da, Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) toplantısından çıkan ve açılacak müzakere başlıkları sayısını ikiyle sınırlayan karar Türkiye'de moralleri bozmaya yetti. Dile getirilen tepkide, kararın teknik olmaktan çok siyasal kaygılarla alınmış olduğuna ilişkin algının büyük payı oldu.

Bu algı temelsiz sayılmaz. Ülkenin para ve enflasyon politikasını yürütme kapasitesiyle ilişkili olan ekonomik ve parasal birlik alanında müzakerelerin başlamasını engelleyecek teknik bir arıza yoktu. Evet, Ekim 2006 tarihli Tarama Raporu, söz konusu fasılda Türkiye'nin daha fazla gelişme kaydetmesi gerektiğine yer vermişti. Ancak açılış kriteri getirilmemişti. Henüz birkaç hafta önce ekonomik ve parasal birlikten sorumlu komisyoner Joaquin Almunia bu alanda pek sorun olmadığını ifade etmiş, Komisyon sözcüsü Krisztina Nagy ise müzakerelere başlanması için hazırlıkların tamamlandığını eklemişti. Türkiye'nin bu fasılda yürürlüğe koyduğu reformlardan sonra geriye kalan sorunlar büyük oranda teknik içerikte ve üyeliğe dek yaşanacak süreçte çözümlenebilecek nitelikteydi.