TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
TEPAV G20 Çalışmaları Merkezi Direktörü Sait Akman DTÖ Çoklu Ticaret Anlaşmaları Panelinde Konuştu
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve MIKTA (Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya) üyelerinden Avustralya’nın delegasyonu tarafından düzenlenen “DTÖ’de Çoklu Ticaret Anlaşmaları” isimli panel 7 Haziran 2021 tarihinde çevrim içi olarak gerçekleştirildi. DTÖ üyesi ülkelerin temsilcileri, DTÖ yetkilileri ve akademik çevrelere açık olan etkinliğe TEPAV adına G20 Çalışmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Sait Akman panelist olarak katıldı. Panelde bu alanda çalışmalarıyla tanınan eski DTÖ yöneticilerinden Hamid Mamdouh ve Stuart Harbinson ile Auckland Üniversitesi’nden Prof. Jane Kelsey ve Kanada Queens Üniversitesi’nden Dr. Nicolas Lamp de yer aldı. Toplantının kapanış oturumunda Güney Kore Büyükelçisi Taeho Lee bir değerlendirmede bulundu.
DTÖ’de MIKTA grubu (orta güçte ve G20 üyesi olan) ülkeleri tarafından ele alınan ve ticaret müzakerelerinde bu sıcak konuyu DTÖ üyesi ülkelerin delegasyonlarının gündemine getiren etkinlikte, çoklu anlaşmaların hangi yöntemlerle DTÖ’ye dahil edilebileceği tartışıldı.
Katılan panelistlerin çoklu anlaşmaların en etkin nasıl ele alınabileceği ve DTÖ sistemine nasıl eklenebileceği konusundaki farklı yaklaşımlarının tartışıldığı etkinlikte, bu müzakere yönteminin çok taraflı sisteme ne gibi katkıları olabileceği, katılımcı olmayan üye ülkelere ne gibi haklar yaratabileceği, söz konusu hakların MFN (en çok müsaadeye mazhar) ilkesi çerçevesinde uygulanmasının yaratabileceği free-riding (bedavacılık) etkisi, müzakere süreç ve sonuçlarının nasıl değerlendirilmesi gerektiği, çoklu anlaşmaların DTÖ çok taraflı yapısında bir bölünmeye neden olup olamayacağı soruları ele alındı.
Toplantıya katılan TEPAV G20 Çalışmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Sait Akman, çoklu müzakerelerin bundan sonraki dönemlerde karar alma konusundaki tıkanıklığın giderilmesindeki önemine dikkat çektiği sunumunda, bu yaklaşımın genellikle daha ileri ekonomik kalkınmışlık düzeyine sahip ülkelerce rağbet gördüğünü, birçok gelişme yolunda ülkenin (GYÜ) sadece belli başlı bazı müzakerelere katıldığı tespitini yaptı. Dört temel hususun açıklığa kavuşmasının ilerdeki dönemlerde hayati olacağını ifade eden Akman, ilk olarak neden bazı üyelerin bu katılım konusunda çekince duyduklarının daha iyi analiz edilmesinin gerekli olduğunu vurguladı. İkinci olarak ise çoklu anlaşmaların başarı kıstasları ve tarım müzakereleri gibi zorlu alanlarda istenilen kuralları getirmede ne ölçüde sonuca gidebileceği konusunu tartışan Akman, ayrıca çoklu anlaşmaların dışında kalmak isteyen ülkelerin haklarının nasıl korunacağı ve DTÖ çok taraflı sisteminin bu anlaşmalar yoluyla dağılmasının nasıl önlenebileceği konularını da tartışma gündemine getirdi.
Ticaret Müzakerelerinde bir yöntem olarak Çoklu Anlaşmalar
Küresel ticaret sisteminde yaşanan zorlukların ve ticaret müzakerelerinde uzun zamandır devam eden tıkanıklığın aşılması isteği, ülkeleri yeni müzakere yöntemlerine de yönlendirmektedir. Çok taraflı sistemin belkemiğini oluşturan Dünya Ticaret Örgütü’nün temel işlevlerinin başında gelen ticaret müzakereleri birkaç konu haricinde çok uzun zamandır netice üretememektedir. Bu duruma yol açan farklı etkenlerden birisinin karar alma ve yeni kurallar getirilmesi mekanizmasının DTÖ’de tüm ülkelerin uzlaşına (konsensüs) bağlı olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Küresel ekonomideki değişimi ticaret kurallarına yansıtacak yeni anlaşma ya da taahhütlerin DTÖ müktesebatına dahil edilebilmesi dahi uzlaşıya dayandırılmak zorundadır.
Bununla birlikte sayıları giderek artan DTÖ üyesi ülkelerin farklı çıkarlarını müzakerelere yansıtmaya çalışırken pek çok ülkenin nihai karar konusunda uzlaşıyı bozacak şekilde davranması farklı alanlarda daha ileri kurallar ve düzenlemeler konusunda adım atmak isteyen üye ülkelerin de elini bağlamaktadır. Bu durum 2001 yılında başlatılan Doha müzakerelerinin sonuçsuz kalmasından bu yana küresel ticaret sisteminin mega-ticaret anlaşmaları ya da bölgesel ticaret anlaşmaları gibi DTÖ dışında mekanizmalar yoluyla düzenlenmesine yol açmakta ve hiçbir üye ülkeyi dışlamadan herkesin yararına olacak şekilde bir kamusal fayda getiren kural-bazlı DTÖ’nün ve çok taraflı ticaret sisteminin dünya ticaretinin düzenlenmesinde merkeziyetini kaybetmesine neden olmaktadır.
Bu koşullarda 2018 yılında Buenos Aires’de yapılan 11. DTÖ Bakanlar Konferansında alınan kararla, başta yatırımların kolaylaştırılması, e-ticaret, hizmet ticaretinin düzenlenmesi, küçük ve orta boy işletmelerin ticaret sistemine daha etkin dahil olabilmesi gibi birçok alanda yeni bazı müzakerelerin başlatılması için bir ortak girişim mutabakatı (Joint Statement Initiative) sağlanmıştı. Bu kapsamda başlatılan ve aralarında Türkiye’nin de olduğu çok sayıda üye ülkenin müzakere ettiği konularda belli aşamalara gelinmiş durumda.
Diğer taraftan bilindiği üzere birkaç istisna haricinde DTÖ kapsamında başlatılan müzakerelerin çok taraflılık gereği tüm üyelerin katılımı ile olması esas alınmaktadır. Çoklu ticaret müzakereleri (plurilateral) ise sadece istekli olan üye ülkelerce müzakere edilmesi esasına dayanmaktadır. Dolayısıyla katılmak istemeyen ve dışarıda kalan üyelerin doğacak anlaşmalardan dolayı ek yükümlülüklere girmesi gerekmemektedir. Ancak birçok üye ülke katılmadıkları bu anlaşmalara ileride dahil olmak istemeleri halinde kendilerine zorluklar yaratabileceği, hatta hiç katılmayacak olsalar dahi küresel kurallardan olumsuz etkilenecekleri yönünde endişeleri devam etmektedir.
Müzakerelerin anlaşma ile sonuçlanması halinde bu yeni anlaşmaların DTÖ kapsamına alınması müzakerelere katılmayan tüm ülkelerin de onayına (konsensüs sağlanmasına) bağlıdır. Hatta başını Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerin çektiği bazı üyelerin çoklu olarak adlandırılan bu yönteme esastan yaptıkları itirazlar da mevcuttur. Söz konusu çoklu düzenlemelerin bu şartlar altında DTÖ sistemine dahil edilmesinde çıkacak anlaşmazlıkların şimdiden hukuki anlamda çözüme kavuşması gerekmektedir.
*Sait Akman'ın sunumu için tıklayınız.
*Jane Kelsey'in sunumu için tıklayınız.
*Nicolas Lamp'in sunumu için tıklayınız.
*Taeho Lee'nin konuşma metni için tıklayınız.
*Sunumlar ve konuşma metni İngilizce dilindedir.
Etkinliği izlemek için tıklayınız.