TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Nilgün Arısan Eralp / AB Çalışmaları Merkezi Direktörü
Son dört yılda üç seçim yapan Büyük Britanya’nın 12 Aralık 2019 tarihinde yapılan son seçimi tarihi bir önem taşıyor. Bazı kesimler tarafından ikinci BREXIT referandumu olarak da adlandırılan seçim sonucu Muhafazakar Parti’ye ve Parti başkanı Boris Johnson’a büyük bir zafer kazandırdı. Jeremy CORBYN in başında bulunduğu İşçi Partisi ise, her ne kadar genç kesimlerden önemli oranda bir oy kazanmış olsa da Corbyn’e bir değerlendirme döneminin ardından istifa etme kararı aldıracak kadar büyük bir kayıp yaşadı. Öyle ki İşçi Partisi’nin yakın tarihin en büyük yenilgisini aldığı tespitleri yapılmakta. Seçim sonuçlarının hiç bir partinin Parlamento’da çoğunluğu elde edemeyeceği bir tablo ortaya çıkaracağını düşünenler yanıldı. Oyların % 44’ünü alan ve Parlamentoda 650 sandalyeden 365’ini alarak çoğunluğu elde eden Muhafazakar Parti, artık Johnson’ın sonbaharda Avrupa Birliği (AB) ile yaptığı “çıkış anlaşması”na bir an önce onay verir ve BREXIT beklendiği gibi 31 Ocak 2019’da gerçekleşebilir.
Seçim sonuçlarının arkasında bir kaç etken var. Birincisi Boris Johnson’ın bir tür kumar oynayarak “BREXIT’i gerçekleştireceğiz” sloganının kazanmış olmasının arkasındaki nedenin BREXIT sürecinden bıkkınlık getiren Britanya halkının önemli, hatta BREXIT’e karşı olan kesimin bir bölümünün Muhafazakar Parti’ye oy vermiş olması. İkincisi İşçi Partisi’nin, Britanya’yı G7 içinde en fazla kurumlar vergisi oranına sahip yapacak ağır vergiler almayı ve önemli sektörleri devletleştirmeyi hedefleyen politikası ve BREXIT konusundaki belirsizliği. BREXIT konusunda “nötr” olduğunu söyleyen ve özünde AB’ye ve AB’nin önemli politikalarına karşı olan, sadece gümrük birliğini destekleyen CORBYN kazandıkları takdirde AB ile yeni bir anlaşma yapacaklarını ve bu anlaşmayı, BREXIT’den vazgeçme seçeneği ile birlikte referanduma sunacaklarını öne sürüyordu. AB’nin Büyük Britanya ile tekrar bir anlaşma yapmasının neredeyse olanaksız olması ve iktidara aday olan bir partinin ülkenin ana gündemi olan BREXIT konusundaki ikircikli tutumu Johnson’un işine yaradı. Ayrıca Liberal Demokrat Parti’nin seçimi kazandıkları takdirde referanduma gitmeden BREXIT’i iptal edeceklerini söylemesi, demokrasiyi benimsemiş Britanya seçmeni tarafından hoş karşılanmasıdır. Öyle ki partinin başkanı Jo SWINSON parlamentoya giremedi.
Ancak Muhafazakar Parti’nin ve Johnson’ın büyük zaferinin ülkedeki ve AB ile ilişkilerdeki belirsizliği ortadan kaldıracağını söylemek yanlış olur. Her şeyden önce Muhafazakar Parti’nin seçim manifestosuna bakmakta yarar var. Parti, 31 Ocak’ta BREXIT’in gerçekleşeceğini, 2020 yılına kadar da Britanya’nın AB üyeliği yerine AB ile “mükemmel bir anlaşma” yapılacağını, bu olmazsa da anlaşmasız çıkış olacağını söylemişti. AB ile yapılacak ve tarım ve balıkçılıktan, ilticaya, öğrenci değişiminden ticaret ve güvenliğe kadar bir çok konuyu kapsayacak bir anlaşmanın on bir ayda tamamlanacağını düşünmek bir hayal. Bu anlaşma 2020 yılına kadar yapılabilse bile yürürlüğe girebilmesi için 27 AB üye devleti parlamentosunda ve bazı bölgesel parlamentolarda onaylanması gerekecek ki bu süreç de yıllar alabilir. Tabii bu arada Britanya Parlamentosu’nun geçmişte kabul edilmiş olan ve toplumsal hayatın her yönünü ilgilendiren AB mevzuatının yerini alacak mevzuat da çıkarması gerekecek.
2020 yılı sonuna kadar AB ile bir anlaşma gerçekleşemezse, Muhafazakar Parti Manifestosuna göre anlaşmasız çıkış olacak. Anlaşmasız bir çıkış ise çeşitli araştırma sonuçlarına göre Britanya’da on yılda kişi başına geliri % 8 düşürecek ve bütçe açığı/milli gelir oranını % 4’e çıkarırken kamu borcunu da iyice artıracak. Trump nedeniyle çeşitli zorluklar yaşayan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarının geçerli olacağı anlaşmasız bir çıkış çeşitli tarife ve tarife dışı engellerle karşılaşılmasına neden olabileceği gibi, sınırlarda uzun TIR kuyruklarına, gıda ve ilaç kıtlıklarına da neden olabilir.
Bütün bu belirsizliklerin yanı sıra, seçim sonuçlarının ne koşulda olursa olsun BREXIT’i kesinleştirmesi, Büyük Britanya’nın “Büyük”lüğünü yok edebilir. Seçimlerde büyük bir başarı elde eden İskoç Ulusal Partisi şimdiden İskoçya’nın Britanya’dan ayrılması için ikinci bir referandum yapacağını açıkladı. İrlanda Cumhuriyeti ile yapılan barış anlaşması gereği bu ülke ile arasında somut bir sınır olmaması gereken Kuzey İrlanda ise, bu durumu devam ettirebilmek için üretimde ve ticarette Britanya’dan çok farklı bir sistem uygulamak zorunda kalacak ki, bu da ilişkileri gerginleştirebilir.
Dolayısıyla Muhafazakar Parti ve Boris Johnson’ın büyük zaferi, Büyük Britanya’nın içinde bulunduğu belirsizlikleri ortadan kaldıramadı ve bu nedenle “kırılgan bir zafer” olarak nitelendiriliyor.
Konu ile ilgili Habertürk Televizyonu, HT 360 programına konuşan Nilgün Arısan Eralp’in videosuna erişmek için tıklayınız.
20/11/2024
20/11/2024
19/11/2024
19/11/2024
19/11/2024