TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
TEPAV, Hizb-ut Tahrir’in tarihini, ideolojisini ve Türkiye’deki faaliyetlerini mercek altına aldı. Raporda örgütün hilafet hedefi, toplumsal mobilizasyon stratejileri ve Türkiye’nin iç güvenliğine yönelik riskler vurgulandı.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Ortadoğu ve Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü (OAS) Direktörü Prof. Dr. Hilmi Demir ve TEPAV Araştırmacısı Emre Gürbüz tarafından hazırlanan “Hizb-ut Tahrir: Tarihi, İdeolojisi ve Türkiye’deki Faaliyetleri” başlıklı rapor yayımlandı. Çalışma, örgütün ideolojik temellerini, örgütlenme modelini ve özellikle Türkiye’deki etkinliğini kapsamlı bir şekilde ele alıyor.
1952’de Ürdün’de kurulan Hizb-ut Tahrir’in bugün kırktan fazla ülkede faaliyet gösterdiğine dikkat çekilen raporda, örgütün nihai hedefinin “İkinci Raşidî Hilafet Devleti”ni kurmak olduğu vurgulandı. Raporda, örgütün ideolojisini “el-hâkimiyyetu lillâh” (hâkimiyet yalnızca Allah’ındır) ilkesine dayandırdığı, demokrasiyi ve modern devlet anlayışını reddettiği, milliyetçilik, kapitalizm ve komünizmi ise tehdit olarak gördüğü belirtildi.
Çalışmada, örgütün stratejisinin üç aşamada ilerlediği aktarıldı: ideolojik kadro yetiştirme, toplumla bütünleşme ve hilafetin kurulması. Resmî söyleminde şiddeti reddetmesine rağmen, Suriye iç savaşında silahlı unsurlara başvurduğu ve Arapça yayınlarında silahlı mücadeleyi meşrulaştıran bir dil kullandığı tespit edildi.
Raporda Türkiye’ye ilişkin bulgular da öne çıkıyor. Örgütün “Köklü Değişim Medya” adı altında faaliyet yürüttüğü ve Gazze ile Suriye meseleleri üzerinden Cumhurbaşkanı, hükümet ve anayasal düzeni hedef alan söylemler geliştirdiği kaydedildi. Ayrıca, üstü kapalı nefret söylemleri ve toplumsal mobilizasyon çağrılarıyla farklı dini grupları sokaklara çekmeyi başardığı ifade edildi.
Raporun yazarları, Hizb-ut Tahrir’in Türkiye’nin iç güvenliği ve bölgesel istikrara yönelik mevcut ve potansiyel etkilerinin ciddiyetle değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.
15/08/2025
12/08/2025
11/08/2025
07/08/2025
06/08/2025