Önceki yıl sıklıkla gündeme gelen sorulardan birisi de Türkiye’de enflasyonun Arjantin’deki seviyelere ulaşıp ulaşmayacağı, Türkiye’nin de Arjantin gibi borç temerrüdü yaşayıp yaşamayacağı, Türkiye’nin de Arjantin’in yaptığı gibi IMF ile bir program anlaşmasına girip girmeyeceği, özetle Türkiye’nin Arjantin olup olmayacağı idi. 

Geçen iki yıllık süre zarfında gerek Türkiye’de gerekse Arjantin’de önemli değişiklikler yaşandı. Bu kapsamda Türkiye, Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasıyla birlikte Ortodoks bir ekonomi politikasına geçiş yaparken IMF desteğine başvurmasa da kemer sıkma ve faiz politikası odaklı ve “IMF’siz IMF programı” olarak nitelendirilen bir strateji izledi. Arjantin’de ise 2023 sonunda Milei’nin devlet başkanı seçilmesiyle birlikte serbest piyasa odaklı, devletin ekonomideki rolünü azaltmayı hedefleyen “şok terapisi” hayata geçirildi ve Nisan 2025’te de IMF ile 48 aylık bir program anlaşması yapıldı.

2023-2025 döneminde her iki ülke de Ortodoks politikalar uygulayarak enflasyonu düşürmeyi, mali disiplini sağlamayı ve uluslararası güveni artırmayı amaçladı. Arjantin, radikal kemer sıkma uygulamaları ve yüksek devalüasyonla enflasyonu yüzde 200’lerden yüzde 60’lara indirdi, ancak yoksulluk yüzde 50’nin üzerine yükseldi. Türkiye ise TL’nin ilk başta değer kaybetmesine izin verdikten sonra faizleri yüzde 50’ye çıkararak yüzde 80’in üzerindeki enflasyonu yüzde 40’ın altına düşürdü ve büyümeyi yüzde 3-4 bandında korudu. Bu süreçte Türkiye daha kademeli bir yaklaşım izlerken Arjantin sosyal maliyeti yüksek sert reformlarla sonuca ulaşmaya çalıştı. 

Değerlendirme notunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.