Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’ı kapsayan son Orta Doğu turu, ABD'nin bölgeyle olan ilişkilerini köklü bir şekilde yeniden tanımlayabilecek yüksek riskli bir diplomatik, ekonomik ve siyasi hamle oldu. Yalnızca 72 saat içinde Trump, 2 trilyon doları aşkın yatırım, silah ve altyapı anlaşması imzaladı; tartışmalı yeni girişimler başlattı; hem içeride hem dışarıda eleştiriler aldı. "Önce Amerika" mottosunun, diplomasi zaferi olarak sunulan bu tur, süregelen ittifaklarda yarıklar oluşturdu, ulusal güvenlik sorularını gündeme getirdi ve Gazze'deki insani krizle ilgili potansiyel bir politika değişikliği mi geliyor spekülasyonlarına yol açtı.

Ticareti Önceleyen Strateji: Trump’ın Yeni Yaklaşımı

Trump, Riyad'da yaptığı tarihi konuşmasında, ABD'nin 75 yıllık Orta Doğu stratejisinden keskin bir sapma beyan etti. Askeri müdahale ve demokrasi yayma politikalarını bir kenara bırakarak, yerine ticarete dayalı, çıkar odaklı yeni bir diplomasi ya da uluslararası ilişkiler modeli teklif etti. Bu yaklaşım, Katar Hava Yolları'nın 96 milyar dolarlık Boeing siparişi ve Suudi Arabistan'ın 150'den fazla anlaşmayla toplamda yaklaşık 1 trilyon dolarlık taahhütleri gibi dev ekonomik kazançlar getirdi. Trump, Riyad’daki basın toplantısında bu anlaşmaları “Amerikan ekonomisi için büyük bir gün” olarak nitelendirmiş, “önceki başkanlar konuştu, biz anlaşma yaptık” diyerek yaklaşımındaki farkı bizzat vurgulamıştır.

Değerlendirme notunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.