TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Değerlendirme Notu / Ece Berfin Ergezer, Sercan Sevgili, Can Torun
Dünya gündeminin yeniden merkezine oturan Gazze, 7 Ekim 2023 itibarıyla başlayan çatışmalarla sadece bir insani krizin değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel düzeyde derin kırılmaların sahnesi haline gelmiştir. 2006’da Hamas’ın Filistin İdaresi’ne karşı darbe ile Gazze’de yönetimi ele almasından sonra başlayan İsrail ablukası ile 7 Ekim 2023’te patlak veren geniş çaplı çatışma her ne kadar Gazze’nin altyapı, hizmet sunumu ve mekansal organizasyon açısından kriz ortamını daha görünür ve derin bir hale getirmiş olsa da bu yıkıcı gelişmenin öncesinde de Gazze Şeridi, “kalıcı geçici durum” (permanent temporariness) kavramıyla ifade edilen bir yönetişim ve mekan belirsizliği içinde varlığını sürdürmekteydi. Bölge, yıllardır süreklilik kazanan “geçici” çözümlerle idare edilmiş; mekânsal planlama, kamu hizmetleri ve altyapı gelişimi, güvenlik kısıtları ve dışa bağımlılık nedeniyle sistematik olarak sekteye uğramıştır. Yaklaşık 365 km²’lik dar bir alana sıkışmış olan 2,3 milyonluk nüfus, kişi başına düşen yaşam alanı açısından dünyadaki en düşük oranlara sahiptir. Bu aşırı yoğunluk, planlı gelişim stratejilerinin uygulanabilirliğini en alt seviyeye indirmiştir. Konut politikaları, yeşil alan dağılımı, ulaştırma ağı ve kamu yapılarının mekânsal bütünlüğü gibi unsurlar Gazze Şeridi için savaşın devam ettiği aşamada tartışılması her ne kadar imkânsız olsa da klasik tanımıyla yeniden inşa ya da çatışma-sonrası dönüşüm sürecinde ivedilikle ele alınması gereken konuların başında gelmektedir.
Bu yapısal çöküşün mekânda yarattığı izleri daha somut bir biçimde kavrayabilmek için aşağıdaki uydu görüntüsü kritik bir çerçeve sunmaktadır. Gazze Şeridi ile çevresindeki yerleşim alanları arasındaki tarımsal üretim yoğunluğu, altyapı düzeni ve kentsel örgütlenme farkı yalnızca fiziki eşitsizliğin değil, aynı zamanda siyasal bir ayrışmanın da mekânsal izdüşümüdür. Sınır hattı boyunca gözlemlenen bu çarpıcı farklılıklar, savaşın ve ablukanın kent ölçeğinde nasıl bir parçalanma ürettiğini gözler önüne sererken, aynı zamanda mekânsal adaletin savaş sonrası yeniden yapılanma süreçlerinde ne kadar kritik bir rol oynayacağını da hatırlatmaktadır. Aşağıdaki ilk görsel bu ayrışmayı vurgularken, devamındaki ikinci kolaj ise bu ayrışmanın nasıl giderilebileceğine dair daha dengeli, planlı ve ortaklaşmacı bir mekânsal yoğunluk tahayyülünü ortaya koymaktadır.
Değerlendirme notunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.