TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
TEPAV Tartışma Tebliğleri Serisi / Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu
TAÜ İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu’nun "Hızlanan Enflasyon, Yetersiz Asgari Ücret Zamları ve Artan Gelir Eşitsizliği: Türkiye, Eylül 2021 – Ocak 2025" başlıklı yeni çalışması, 2021 Eylül ayında Türkiye’de uygulamaya başlanan ve geleneksel olmayan para politikalarının enflasyon, iktisadi büyüme, açlık sınırı geliri, asgari ücret ve gelir bölüşümü üzerindeki çeşitli makroekonomik etkilerini mercek altına alıyor. Çalışmanın bulguları özetle, Eylül 2021’den bu yana hızlanan enflasyon karşısında ve ilgili dönemdeki işgücü üretkenliği artışlarına rağmen asgari ücret artışlarının çalışanlar açısından refah artışı sağlamada yetersiz kaldığını ve bunun gelir eşitsizliği artışı yönünde de ciddi olumsuz etkiler yarattığını gösteriyor.
İncelemeye göre, İstanbul Ticaret Odası (İTO) İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi kullanılarak deflate edilen net asgari ücret verileri Eylül 2021 – Aralık 2024 arasında %3,2’lik reel gelir kaybına işaret ederken, net asgari ücret dönemin genelinde Türk-İş’in dört kişilik bir aile için hesapladığı açlık sınırı gelirinin altında seyretmiştir. Dahası, Aralık 2024’te 1 Ocak 2025’ten geçerli olmak üzere asgari ücrete yapılan zam, Şubat veya en geç Mart 2025’ten itibaren asgari ücretin yeniden açlık sınırının altında kalmaya başlayacağı anlaşılmaktadır. Cari fiyatlarla net asgari ücretin Türk-İş’in hesapladığı yoksulluk sınırı gelirinden göreli olarak giderek uzaklaşması (Eylül 2021 – Aralık 2024) ve reel net asgari ücretin çalışan başına reel gayrisafi yurtiçi hasıla düzeyi ile uyumlu artışlar gösterememesi (1998-2023) çalışmada gelir dağılımındaki bozulmanın açık bir belirtisi olarak yorumlanmaktadır. Bu eğilim, araştırmacının TEPAV Tartışma Tebliğleri serisinde aynı konu hakkında daha önce Temmuz ve Ağustos 2024’te yayınlanan iki çalışmasında, asgari ücrete tabi olmayan işçi ve memurların ve emeklilerin aylık gelirlerinin 1990’lardan 2024’e doğru büyük ölçüde asgari ücrete doğru yakınsamakta olduğu şeklindeki bulgusuyla birlikte dikkate alındığında, sorunun sadece asgari ücretlileri ilgilendirmediği, ona yakın aylık gelire sahip milyonlarca aktif ve pasif SGK sigortalısını da yakından ilgilendirdiği anlaşılmaktadır.
Kibritçioğlu’nun çalışmasına göre, kısa vadede, daha adil ve yılda en az iki kez güncellenecek bir çoklu asgari ücret sistemine geçilmesi, sadece gerçekleşen enflasyon ölçüsünde kalmayıp işgücü üretkenliği artışlarını da dikkate alması durumunda asgari ücret güncellemelerinin gerçekten refah artışı ve eşitsizlik azalışı yaratabileceği görülmektedir. Ancak, yazara göre, Türkiye’nin asgari ücret sorunu (tıpkı bir buzdağı örneğinde olduğu gibi) yalnızca yüzeyde görünen bir sorundur, onun altında ise kayıt dışı istihdam, kadınların işgücüne düşük katılımı, yaşlanan nüfus, iş kazaları ve sendikal haklardaki ciddi gerileme gibi daha derin yapısal problemler yatmaktadır. Bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma hedefleri demetine ulaşılması için Türkiye’de kapsamlı bir sosyal yenilenme ve yapısal reform programına ihtiyaç duyulmaktadır.
Çalışmanın sonunda politika yapıcılara ve uygulayıcılara sunulan aşamalı ve kapsamlı yol haritasına göre, Türkiye’nin ihtiyacı olan şey, bir “Büyük Dönüşüm”dür ve bu dönüşüm politikaları demeti, birbirleriyle uyumlu ve tutarlı refah ve tüketim dönüşümü, enerji dönüşümü, kaynak dönüşümü, mobilite dönüşümü, beslenme/gıda dönüşümü, kentleşmede dönüşüm, endüstriyel dönüşüm, eğitim dönüşümü, sağlık dönüşümü, adalet sistemi dönüşümü, istihdam ve sosyal güvenlik dönüşümü, demografik dönüşüm politikaları ve teknolojik dönüşümden oluşmaktadır. Belki de on yıllarca sürecek bu Büyük Dönüşüm süreci, içinde özel-kamusal kesimden ilgili uzmanların ve sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı bir koordinasyon ve yönetişim biriminin katılımı ve katkılarıyla başarıyla yürütülmeden, Kibritçioğlu’na göre, örneğin asgari ücretlere yapılacak bir veya iki seferlik “büyük” zamlar, işgücü piyasasındaki sorunların kalıcı biçimde çözülmesinde yeterli olmayacaktır.
Çalışmaya buradan ulaşabilirsiniz.
02/01/2025
31/12/2024
30/12/2024
30/12/2024
26/12/2024