The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
ANKARA - “İstanbul’da Suriyeliler ve Savaş Sonrası Suriye Gettoları” başlıklı proje kapanış toplantısı 18 Nisan 2019 Perşembe günü TEPAV’da gerçekleşti. Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği adına TEPAV tarafından yürütülen projenin temel amacı; İstanbul’da Suriyeli nüfusun yoğun olarak yaşadığı Fatih, Sultanbeyli ve Sultangazi ilçelerinde gettolaşma olgusunun oluşup oluşmadığının araştırılmasına yönelikti.
TEPAV İcra Direktörü Güven Sak’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya, Sak’ın açılış konuşmasıyla başlandı. Suriyelilerin Türkiye’de ki durumuna dikkat çeken Güven Sak konuşmasında şu sözlere yer verdi:
-“Suriyelilerin durumu göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir konu. Bu bağlamda Suriyeliler üzerinden okunan getto ve gettolaşma olgusu da gün geçtikçe tartışma yaratan, önem kazanan ve geleceğin en önemli gündem maddesi haline geliyor. TEPAV olarak getto meselesini ilk önce Suriyelilerin yoğun olarak yaşadıkları Ankara / Önder mahallesi üzerinden ölçtük. Oradan aldığımız çarpıcı sonuçlar, çalışmanın bir sonraki aşamasına kaynaklık etti ve çalışma Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından fonlanarak, projeye dönüştü. Bugün sizlerle çalışmanın sonuçlarını paylaşmaktan mutluluk duyacağız. Bu noktada Heinrich Böll Stiftung Derneği’ne de destekleri için teşekkür ediyoruz ” dedi ve sözlerini misafirlere katılımları için teşekkür ederek tamamladı.
Proje yöneticisi Dr. Asmin Kavas tarafından, “kentin diğer yaşam alanları ile bütünleşmemiş, ayrış(tırıl)mış bölümlerini ifade eden getto kavramı, kendine özgü yaşam biçimleri ve sosyo kültürel yakınlıkların oluşturduğu kümelenmeler ile toplumsal olan ile mekânsal olanın kesiştiği ve kentin heterojen yapısı içerisinde sosyal ve mekânsal ayrışmayı güçlendirerek homojen alanların yaratıldığı bir kent uygulaması” olarak anlatıldı.
Toplantıda Kavas, gettonun sosyal, mekânsal, ekonomik ve politik yönlerinin geçmişi, bugünü ve gelecekteki durumunu tespit edebilmek ve gettoyu diğer yaşam alanlarından farklılaştırmak için literatürde getto olgusunun beş ana değişkenini oluşturan yalıtılmış alan, mekânsal ayrışma, homojen ilişki, sosyal dışlanmışlık ve nüfus yoğunluğu kavramları üzerinde durdu. Proje kapsamında Suriyeli nüfusun yoğun olarak yaşadığı Fatih, Sultanbeyli ve Sultangazi ilçelerinde toplam 370 kişi ile yapılan alan ziyaretleri, gettolaşmanın bu 5 temel özellikleri üzerinden kurgulanmış ve bu alanların getto özelliği taşıyıp taşımadığı sorusuna yanıt aranmıştır.
Proje bulgularının tartışıldığı toplantıda Fatih ilçesinin Akşemsettin ve Ali Kuşçu mahalleleri ile Sultangazi ilçesinin İsmetpaşa ve Zübeydehanım mahallelerinin ilgili semt, cadde ve sokaklarında Suriyeli kümelenmelerin oluştuğu belirtildi. Proje kapsamında yine bu ilçelerde Suriyelilerin, sosyal dışlanmışlık başlığı altında tartışılan yerel hizmetlere erişimlerinin de sınırlı olduğu sonucuna ulaşıldığı görüldü. Her iki ilçede de Suriyelilere yönelik sosyal uyum/entegrasyon kapsamında doğrudan bir hizmet alanı üretilmediği, Türk vatandaşlarının Suriyelilere yönelik şikâyetlerinin çözümü kapsamında hizmetlerin ön planda tutulduğu, vurgulandı. Yapılan toplantıda her iki ilçede de Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde faaliyet gösteren işyerlerinin büyük bir çoğunluğunun Suriyeliler tarafından işletildiği belirtildi. Ayrıca projede, Suriyelilerin, sadece Suriyeli işletmelerden alışveriş yaptıkları, Türklerle mümkün düzeyde iletişime geçmedikleri, kendi dillerini konuşmayı tercih ettikleri, giyim-kuşam farklılıkları ve kendi gelenek, kültürlerini yaşadıkları ve çalıştıkları bölgelere yansıtmaları gibi saha örnekleri üzerinden, bu ilçelerde Suriyeliler arasındaki homojen ilişkinin kuvvetli olduğu, gösterildi. Bunun yanında toplantıda, ilçe sınırlarında yaşayan ve görüşme gerçekleştirilen Türk vatandaşlarının tamamının Suriyelilerle birlikte yaşamaktan mutlu olmadıkları, sonucuna ulaşıldığı belirtildi. Tüm bu örnekler üzerinden proje kapsamında, Suriyelilere özgü homojen ilişkiler ve ayrıştırılmış yaşam koşullarıyla Fatih ve Sultangazi ilçelerinin getto kavramının temel değişkenleri özelinde ortak özellikler taşıdığı ve buraların “Savaş Sonrası Suriye” gettoları sonucuna ulaşıldığı vurgulandı.
Toplantıda Sultanbeyli ilçesinin ise İstanbul’un diğer ilçelerinden farklı olarak Suriyelilere yönelik güçlü bir politika diyaloğu geliştirdiği vurgulandı. 2014 yılında Sultanbeyli İlçe Belediyesi öncülüğünde kurulan Sultanbeyli Mülteciler Derneği kapsamında, 19 temel hizmet alanında Suriyelilerin ihtiyaçlarına çözüm sunulduğu, örnekler üzerinden tartışıldı. Derneğin en temel hizmet alanının ise Suriye Koordinasyon Merkezi/SUKOM adı altında kullanılan bir veri sistemi olduğu belirtildi. Suriyelilerin ilçede sosyal uyumlarının (entegrasyon) güçlendirilmesi ve mahalleler ölçeğinde kümelenme oluşumlarının önüne geçilmesi için oluşturulan bu veri tabanı yöntemi ile ilçe sınırlarında yaşayan tüm Suriyeli nüfusun demografik bilgilerinin kayıt altında tutulduğu ve düzenli aralıklarla güncellendiğinin altı çizildi. Toplantıda resmi kayıtlara göre ilçe sınırlarında yaşayan Suriyelilerden kaynaklı suç oranlarının binde 8 gibi düşük bir düzeyde olmasının da sunulan bu hizmetlerle bağlantılı olduğu vurgulandı. Kavas, Türk vatandaşları ile yapılan görüşmelerde, Fatih ve Sultangazi ilçelerinin aksine Sultanbeyli’de görüşme gerçekleştirilen Türklerin yüzde 85’inin Suriyelilerle birlikte yaşamaktan rahatsızlık duymadıkları bulgusuna ulaştıklarını belirtti. Tüm bu gözlemler sonucunda toplantıda Suriyelilerin i) Sultanbeyli ilçe sınırlarında yer alan mahallelere nüfus açısından eşit olarak dağıldıkları, yoğunluk açısından kümelenmeler yaratmadıkları, ii) ilçede Suriyelilerin hizmetlere erişimlerinde sorun olmadığı, iii) sosyal dışlanma ve ayrıştırılmış yaşam koşullarına da rastlanılmadığı gerekçeleriyle, ilçenin “Savaş Sonrası Suriye Gettoları” niteliği taşımadığı bulgusuna erişildiği, vurgulandı.
Suriyelilere yönelik sosyal uyumun tartışıldığı bu günlerde yapılan proje de gösteriyor ki kurumlararası işbirliği ve koordinasyon kapsamında yürütülen çalışmalar ve sunulan hizmetler, Suriyeli ve Türklerin birlikte huzur içinde yaşamalarını hızlandıracak ve kolaylaştıracaktır.
Projenin final raporuna erişmek için tıklayınız.