The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Değerlendirmede, cari işlemler açığının önemli bir bölümünün kamudaki tasarruf açığından kaynaklandığı düşünüldüğünde, kamu harcamalarında politika değişikliğine gidilmesi gereğinin ortaya çıktığına dikkat çekildi.
ANKARA - TEPAV, faiz dışı bütçe giderleri incelendiğinde küresel kriz döneminden sonra artan harcamaların kriz öncesindeki seviyelerine dönmediğini açıkladı.
TEPAV İstikrar Enstitüsü tarafından hazırlanan "Mali İzleme Raporu-2011 Yılı Nisan-Mayıs Ayları Bütçe Sonuçlarına Kısa Bakış" başlıklı rapor yayımlandı.
Rapor çerçevesinde "Faiz dışı bütçe giderlerinin değerlendirilmesi" konulu bir bölüme de yer verildi. Değerlendirmede, "Her ne kadar bütçe açıkları ve iç borcun GSYH'ye oranı makroekonomik istikrarı şu an için olumsuz etkileyecek bir büyüklükte olmasa da faiz dışı bütçe giderleri tek başına incelendiğinde küresel kriz döneminden sonra artan harcamaların kriz öncesindeki seviyelerine dönmediği görülmektedir" denildi.
Kriz dönemlerinde ekonomiyi canlandırmak için doğru bir kararla genişleyici bir maliye politikası uygulanmasının, düşük -hatta negatif- bir ekonomik büyümeyle birleşince, faiz dışı bütçe giderlerinde önemli bir artış gözlenmesinin doğal olduğu ifade edilen çalışmaya şöyle devam edildi:
"Ancak bu artışın, ekonomideki durgunluğun atlatılmasıyla beraber kriz öncesindeki oranlarına dönmesi gerekmektedir.
2002 sonrası faiz dışı bütçe giderlerinin GSYH'ye oranına ve GSYH deflatörü kullanılarak reel hale getirilmiş faiz dışı bütçe giderlerine bakıldığında, ilk dikkat çeken unsur, yüksek büyümenin yaşandığı 2004-2008 döneminde bile yavaş da olsa artan faiz dışı bütçe giderlerinin GSYH'ye oranının kriz sonrasında hızla yükselmesi ve kriz öncesindeki seviyesine dönememesidir. Rekor büyümenin yaşandığı 2010 yılında ve 2011 programında bile kriz öncesindeki seviyelere dönülememesi gerekli mali tedbirlerin alınmadığı olarak yorumlanabilir. İkinci dikkat çeken unsur da, reel faiz dışı bütçe giderlerinde gözlenen sürekli artıştır. Dolayısıyla 2010'da yaşanan yüksek büyüme ve 2011 programı, faiz dışı bütçe giderlerinin GSYH'ye oranında bir düşmeye yol açsa da, faiz dışı bütçe giderlerinin bu iki dönemde de arttığı görülmektedir."
Rapor'da, bütçe giderlerinin alt kalemleri incelendiğinde en dikkat çekici noktalardan birinin personel giderlerindeki artış olduğu ifade edildi. Bu harcama kaleminde yaşanan artışların göreli olarak esnek olmayan ve ilerleyen dönemlerde kolayca düşürülmeyen artışlar olması bakımından önemli olduğu belirtilen değerlendirmede, 2007'den başlayarak personel giderlerindeki artışların GSYH'deki büyümenin üstünde gerçekleştiği, bunun tek istisnasının 2008 yılı olduğu açıklandı.
Değerlendirmede, en önemli harcama kalemlerinden cari transferlerdeki artışlar için de benzer bir tabloyla karşılaşıldığına dikkat çekilerek, "Bütün bu sonuçlar, bütçe harcamalarının kısılması yönünde tedbirler alınması gerektiğini söylemektedir. Cari işlemler açığının önemli bir bölümünün kamudaki tasarruf açığından kaynaklandığı da düşünüldüğünde, kamu harcamalarında politika değişikliğine gidilmesi gerektiği açıktır" denildi.
Tablo: Faiz Dışı Bütçe Giderleri