TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Ekonominin bir sosyal bilim olmasındaki temel sebepler arasında, biz ekonomistler olarak hedefimizin toplumsal refahı artırmak olması yatıyor. Toplumsal refahı ölçen göstergelerden birisi de mutluluk ve yaşam memnuniyeti araştırmalarıyla ölçülen istatistiklerdir.
TÜİK tarafından bu hafta açıklanan Yaşam Memnuniyeti Anketindeki tablo maalesef malumun ilanı şeklinde gerçekleşti. Şöyle ki son 20 yılda toplumsal mutluluk düzeyine baktığımızda, toplum genelinde mutlu olduğunu iletenlerin payının hızla azaldığını görüyoruz. Toplumun genelinde “mutlu veya çok mutlu” olduğunu iletenlerin payı son 20 yılda yaklaşık 10 puan azalarak 2024 yılında %49,6’ya düşmüş durumda. Öte yandan “mutsuz ve çok mutsuz” olanların payı da bu dönemde 7,5 puan artmış.
Mutluluğun kaynaklarına bakacak olursak, toplumsal olarak bizi en çok mutlu eden kişiler, yüzde 70’ler civarıyla “tüm ailemiz” olarak ön plana çıkıyor. Aile içindeki kırılıma bakacak olursak, ilk sırada çocuklarımız geliyor. İkinci sıra ise zaman içerisinde değişmiş. Bundan 10 yıl öncesinde mutluluk kaynağı olarak ikinci sıraya eşleri koyarken, 2020 sonrasında kişinin kendisi yukarı tırmanmış.
Gelelim sorunlarımıza… Ülkenin en önemli sorunları arasındaki sıralamamız da zaman içerisinde değişmiş. Covid pandemisi dönemi olan 2020 yılında en önemli sorun %18,5 ile işsizlik olurken, 2024 yılında birinci sıraya %29,2 ile hayat pahalılığı tırmanmış. 2024 yılında en önemli ikinci sorun eğitim, üçüncüsü ise yoksulluk olmuş. Geçtiğimiz yıl, en önemli sorunlar listesine, dördüncü ve beşinci sırada, adalet ve hukuk sistemi ile ahlaki ve toplumsal değerlerin bozulması da girmiş. Hatırlamak gerekirse, adalet ve hukuk sistemi ile ahlaki ve toplumsal değerler 2020 yılındaki sıralamada ilk beş toplumsal sorunun arasında yer almıyordu.
Son olarak, kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyine bakalım. Bu hizmetlerden memnuniyet düzeyi, asayiş ve adli hizmetler dışında son on yılda genel olarak düşüş trendine girmiş. En sert düşüş sağlık hizmetlerinde görülüyor. Bundan on yıl önce %70’ler düzeylerinde olan sağlık hizmetlerinden genel memnuniyet oranı 2024 yılında %63’e gerilemiş. Benzer şekilde ulaştırma ve eğitim hizmetlerine duyulan genel memnuniyet oranı da son 10 yılda önemli ölçüde gerilemiş. Ayrıca önemli kamusal hizmetler arasında yer alan sosyal, adli ve eğitim hizmetlerine duyulan memnuniyet oranı da yüzde 55 civarında, düşük bir düzeyi gösteriyor.
Özet olarak baktığımızda, toplumsal memnuniyet düzeyimiz gerek kamu hizmetlerinde gerekse yaşam koşullarındaki gerilemeye paralel olarak toplumsal refahımızı aşağı çeken unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu sonuçların yansımalarını da son 10 yılda artan net göç ve dış yatırımlar istatistiklerinde görüyoruz.
Bu köşe yazısı 21.02.2025 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.