TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Mayıs 2006'da dış piyasalarda başlayan çalkantı 'bize benzer ülkeleri' olumsuz yönde etkilemişti. Bize özgü nedenlerle bizim piyasaların etkilenmesi çok daha fazla olmuştu. Bu nedenlerin başında Merkez Bankası yönetiminin değiştirilmesi sürecindeki gariplik ile Danıştay saldırısının yarattığı gerginlik vardı. Şu satırlar, 18 Mayıs tarihli 'son günlerde yaşananlar üzerine' başlıklı yazımdan:
"Şimdi biraz düş kuralım: Hükümet, Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir gerilim öyküsüne dönüşmesini engelleyici açılımları yapıyor. Genel seçimlerde popülizmden uzak durulacağı güvencesi inandırıcı biçimde veriliyor. Eylemlerle bu makro disiplin herkese gösteriliyor.
Yapısal reformlar tüm hızıyla sürüyor. Rekabet gücümüzü artırıcı mikro reformlar bir takvime bağlanarak açıklanıyor. Bu durumda sizce ortada bir sorun kalır mı? Yoksa 'hayat bir bayram olsa' gibi mi oldu?"
Birkaç gün sonra 22 Mayıs tarihli yazımda da şu satırlar var: "Ekonomik açıdan en kötü senaryonun ne olduğu açık: Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim var. Bu süreçte toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesi, makro istikrardan ödün verilmesi ve reform sürecinin rafa kaldırılması oluşturulabilecek en kötü senaryo" Devam etmişim:
"Olumlu senaryoya gelince. Cumhurbaşkanının 'cumhur'un başı olduğu hatırlanır. Burada muhalefetle uzlaşma aranır ve sağlanır. Sadece söylemle değil eylemle de huzur ortamının oluşturulması yönünde önemli adımlar atılır"
O tarihten sonra neredeyse 'bıktırıcı' düzeyde analizlerimde siyasi gerginliğin olduğu ve olmadığı farklı durumları ele almışım. Mesela, 2006'nın son yazılarımın birinde 2007'ye ilişkin öngörüler var. Çeşitli senaryolar oluşturmuşum. Senaryoları farklılaştıran unsurlardan bir tanesi de cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında gerginlik çıkıp çıkmadığı.
Bu satırların yazarı, 'kahve sohbeti' düzeyinin ötesinde siyasetten anlamaz. Kahve sohbeti yapacak zamanı da olmadığından, bu durumda, siyasetten hiç anlamadığı sonucunu çıkarabilirsiniz. Siyasetten hiç anlamayan birinin bir yıl önce görebildiği, görmek için hiç de maharet gerekmediği ortada olan bu çok açık ve basit gerçeği, tüm yaşamı siyaset olan insanlar neden göremezler?
Peki, bu koşullar altında ekonomi nasıl etkilenir? Siyasetin ne tür çareler üreteceği ile yakından ilgili olacak bundan sonraki gelişmeler. Şüphesiz bugünden başlayarak kur ve faiz yükselişi göreceğiz. Bu hareketlerin şiddeti ve süresi siyasetin nasıl şekilleneceğine bağlı. Kur ve faiz hareketleri uzun bir süreye yayılırsa, iç talep, büyüme ve enflasyon olumsuz yönde etkilenir.
Kısacası, bu toz duman içinde şimdiden bir şey söylemek çok zor.
Bu köşe yazısı 30.04.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024