TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Küresel ekonomi zor günlerden geçiyor. Bir yandan enflasyon beklenenin çok ötesinde yüksek düzeylerde diğer yandan büyüme 1990-2019 döneminde gözlenen ortalama büyümenin belirgin biçimde altında seyrediyor.
2010-19 ortalama küresel enflasyon yüzde 3,6 düzeyinde gerçekleşmiş. Oysa 2022 için gerçekleşmesi beklenen ortalama enflasyon yüzde 8,8. Enflasyon açısından farklı ülkeler de var. Japonya’da 2022 ortalama enflasyonunun eksi yüzde 0,2 olacağı (fiyatların düşeceği) tahmin edilirken, G-20 grubunda Türkiye’nin yüzde 73 ile rekor kırması, hemen ardından Arjantin’in gelmesi (yüzde 72) bekleniyor. Küresel ölçekte yüzde 8,8 büyük bir dert olarak görünürken, Türkiye ve Arjantin için o dert edilen düzeye ulaşılması –kısa dönemde- imkânsız görünüyor.
Artan enflasyon nedeniyle, uzun bir süredir görülmemiş biçimde çoğu merkez bankası politika faizini yükseltiyor. Büyük ekonomilerde önce İngiltere, sonra ABD ve Avrupa merkez bankaları faiz artırmaya başladılar. Bunlar arasında şu anda en yüksek politika faizi ABD’de. G-7 ülke grubunda faiz artırmayan tek ülke Japonya. Onun nedeni de enflasyon yaşamıyor olması. Büyük yükselen ekonomilerin çoğunluğunda da faiz artırımı var. Artırmayan en büyük ekonomi Çin. Gerekçesi benzer: Enflasyon sorunu yaşamıyor. Ek olarak konut piyasasında başı belada. Faiz düşüren iki büyük ekonomiden Rusya savaşta, Türkiye ise kendine has bir ekonomi modeli denediğini ileri sürüyor.
Hem çok sayıda ülkenin eşanlı biçimde faiz artırmaları hem de pandemi sırasında gevşettikleri maliye politikalarını sıkılaştırmaya başlamaları nedeniyle küresel büyümenin önemli ölçüde düşmesi bekleniyor. 2010-19 döneminde ortalama büyüme yüzde 3,7 olarak gerçekleşmiş kürede. 2023’te yüzde 2,7’ye düşeceği tahmin ediliyor. Küresel yavaşlama tahmini, sadece sıkılaştırılan para ve maliye politikalarından kaynaklanmıyor. Tedarik zincirlerindeki sorunlar önemli ölçüde azalsa da hala 2020 öncesine kıyasla yüksek düzeyde seyrediyor. Ek olarak Rusya-Ukrayna savaşının nasıl şekilleneceği ve arz kısıtlarının ne zaman azalacağı belli değil.
Dünya Bankası’nın Eylül ayında yayınladığı bir çalışmada küresel yavaşlamanın küresel resesyona dönüşmesi riski inceleniyor. Bu amaçla, bundan önce gözlenen beş küresel resesyondan (1975, 1982, 1991, 2009 ve 2020) hemen önce ve resesyon sırasında olanlar şimdi yaşananlarla karşılaştırılıyor. Genellikle resesyonlardan önce küresel yavaşlama, güvende azalma, varlık fiyatlarında düşüş gözlenmiş. Bunlar şimdi de var. Bir de eşanlı parasal sıkılaştırma ve daha sıkı maliye politikası uygulanıyor. Ayrıca enflasyon ve enflasyon bekleyişleri kontrol edilemezse, para politikalarının daha fazla sıkılaştırılmaları ihtimali de var. Bu da dikkate alınınca, küresel resesyon riski ortaya çıkıyor.
Not: Yazıda yer verdiğim tahminler IMF’nin Ekim ayında yayınlanan Dünya Ekonomik Görünümü raporundan alınmadır. Sözünü ettiğim Eylül 2022 tarihli Dünya Bankası raporunun başlığı şöyle:Is a Global Recession Imminent? Internetten ulaşabileceğiniz adres ise şu: https://www.worldbank.org/en/research/brief/global-recession
Bu köşe yazısı 17.11.2022 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024