TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türkiye’nin risk primi (CDS) yüksek: 550 baz puan civarında seyrediyor. 2021 yılını %36 enflasyonla kapattık. Yılın son aylarındaki kur artışlarının ve zamların önümüzdeki birkaç ayda yıllık enflasyonu belirgin biçimde yükseltmesi beklenir. Buna karşılık politika faizi çok düşük. Politika faizinin en az 10 puan üzerinde seyreden kredi faizleri ise enflasyonun alabileceği değerler düşünüldüğünde reel olarak eksi düzeyde seyrediyorlar. Buna karşılık, döviz kuru son günlerde oldukça istikrar kazanmış görünüyor. Döviz kurundaki istikrarlı seyrin sürmesi hem enflasyonun yaz aylarından itibaren düşmesi açısından hem de uygulamaya konulan yeni sistemin düzgün çalışıp kamu bütçesine yük getirmemesi açısından önemli. Dolayısıyla, enflasyonu ve riski düşürecek politikaların uygulanması kritik önemde.
Bu çerçevede para tabanındaki gelişmelere bakmakta yarar var. Konuya uzak olanlar için kısa bir bilgi: Para tabanı çok önemli bir parasal büyüklük. Bir merkez bankasının net iç varlıkları ile net dış varlıklarının toplamına eşit. Para tabanına ‘yüksek güçlü’ para da deniliyor. Zira para tabanındaki bir artış, kredi ve mevduat hacmini o artıştan daha fazla yükseltme gücüne sahip. İlk grafikte Ocak 2017 ile Aralık 2021 döneminde enflasyondan arındırılmış (reel) para tabanının hareketleri gösteriliyor. Kırmızı dikey çizgi 2020 ortası. Para tabanında Ocak 2019’dan bu yana keskin bir artış olduğu göze çarpıyor. Bu artışın önemli bir kısmının arkasında 2020’deki pandemi önlemleri var. ‘Kapanma önlemleri’ devreden çıktıktan sonra para tabanında bir miktar azalış gözleniyor. Ama sonra artış sürüyor.
Parasal bir büyüklükteki gelişmeye, o büyüklüğü sadece enflasyondan arındırıp bakmak yeterli olmayabilir. Büyüyen ekonomilerde, para tabanı talebinin de artması beklenir. Bu nedenle, ikinci grafikte para tabanının cari GSYH’ye oranı (% cinsinden) yer alıyor. Dolayısıyla bu grafik hem enflasyon hem de reel büyüme etkilerinden arınmış gelişmeleri gösteriyor. Bu sefer kırmızı dikey çizgi 2020’nin ikinci çeyreğini ifade ediyor. GSYH’ye oranla para tabanı pandemi önlemleri nedeniyle zirveye ulaşmış o tarihte. Ondan sonra bir miktar düşüş var. Son çeyreklerde yine artış gözleniyor. Gerçi hala zirve noktasının altında bu oran ancak 2019 başındaki değerine kıyasla çok yüksek.
Pandemi bir tarafa bırakılsa da son üç yılda önemli bir parasal genişleme olduğu açık. Bu konu üzerinde zaman zaman duracağım. Bu yazıyı bir ‘giriş’ olarak okuyun lütfen. Ama şimdiden şu uyarıyı yapmakta yarar var. Önümüzdeki dönemde reel para tabanını (özellikle de net iç varlıkları artırarak) daha da yükseltecek uygulamaların devreye girmesi halinde enflasyonun ve riskin düşmemesi ihtimali yükselir. Bu da mevcut durumun sürdürülebilirliğini olumsuz etkiler. Bu tür politikalardan uzak durmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Bu köşe yazısı 18.01.2022 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.