TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
“Çok şanslı bir insanım. Çok sevdiğim bir işi yapıyorum. Bir de üzerine maaş veriyorlar. Oysa o maaş olmasa, ben yine aynı işi yapacaktım.” demişti Tuncer Bulutay Hoca bir dersimizde. Bu sözlerinden birkaç yıl sonra, 1983 başında, 12 Eylül 1980 darbesinin sıkıyönetimi tarafından üniversiteden uzaklaştırıldı. Üstelik 1402 sayılı Yasa ile üniversiteden ilk uzaklaştırılan öğretim üyesi olma şerefi de Tuncer Bulutay Hocamıza nasip oldu. O derste söyledikleri, üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra gerçek oldu. Tuncer Hoca üniversiteden uzaklaştırıldıktan sonra çalışmalarını artırarak sürdürdü. Derslerinde bize, hep merak etmemizi, sorgulamamızı, ezbere dayanmamamızı ve çok çalışmamızı öğütlerdi. Kurduğu kürsünün değerli öğretim üyeleri, benim de hocalarım olan, Yılmaz Akyüz, Hasan Ersel, Ercan Uygur ve Nuri Yıldırım, T24’te dün çıkan yazılarında Tuncer Hoca’nın şu esprili sözlerine yer vermişler: “Devletin bana ödediği emekli maaşının karşılığını araştırma, yayın yaparak ödüyorum.”
Tuncer Hocanın çok fazla özelliği vardı. Mesela Mülkiye’de oluşturduğu kürsüye çok değerli bilim insanlarını almıştı. 1970’lerin ikinci yarısından ve 1980’lerin başlarından söz ediyorum. Matematiksel iktisat, mikro ve makro iktisat, ekonometri, nicel teknikler gibi alanlarda o dönemde Türkiye’nin en önde gelen bilim insanları görev yapıyorlardı o kürsüde. Zaten Tuncer Hoca’nın bir diğer önemli özelliği de, iktisatta kullanılan nicel teknikler ve matematiksel iktisat derslerinin Türkiye’de iktisat bölümlerinin ders programlarında yer almasının öncüsü olmasıdır. Ne yazık ki 12 Eylül askeri darbesi o kürsünün dağılmasına yol açtı. Kürsüdeki kimi hocalar sıkıyönetim tarafından uzaklaştırıldı, kimileri de istifa ettiler. Elbette sadece Tuncer Hoca’nın kürsüsü dağılmadı; Mülkiye’deki başka değerli hocaların bir kısmı da üniversiteden uzaklaştırıldılar. İktisat Bölümü uzun süre kendine gelemedi.
Bakın Tuncer Hoca ile aynı kürsüde görev yapan arkadaşları ona armağan edilen ve Mülkiyeliler Birliği tarafından 2015’te yayınlanan kitabın önsözünde onu nasıl anlatmışlar: “Kesin bir yanıt alamayacağını bile bile sürekli soru soran, düşünen, şüphelenen, sadece sosyal bilimlerdeki gelişmeleri değil, matematik, fizik, biyoloji gibi doğal bilimlerdeki gelişmeleri de yakından izleyen, güçlü bir adalet ve bağımsızlık duygusuna sahip, her zaman iyimser ve hep merak eden bir bilim adamı! Kısaca bilime, araştırmaya, sorgulamaya adanmış dopdolu bir hayat!”
Çok değerli bir insanı ebedi yolculuğuna uğurladık. Hepimizin başı sağ olsun.
Bu köşe yazısı 09.12.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.