TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
2022-2024 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) dün açıklandı. Dikkatimi çeken birkaç nokta şöyle: Birincisi, büyüme oranına ilişkin yapılan tahmin oldukça iddialı. Üç yıllık dönemin ortalaması %5,3. Gelecek yıl %5, dönemin son iki yılında ise %5,5 oranında büyüyeceğimiz öngörülüyor. Bu oran uzun dönemli ortalama büyüme oranımızdan yüksek. Pandeminin olumsuz etkisini dikkate almamak için 2020’yi işin içine sokmayayım: 1980-2019 ortalamamız %4,6. Potansiyel büyüme oranımızın, son yıllarda verimliliğimizdeki düşüş dikkate alındığında bu ortalamanın altında olması beklenir. Dolayısıyla, hem son kırk yıllık ortalamamızın hem de potansiyelimizin belirgin biçimde üstünde büyüyeceğimiz düşünülüyor. Öte yandan, yatırım ağırlıklı sayılabilecek bir büyüme yapısı öngörülmüş. Tüketim harcamalarının artışının ortalama olarak %4,3, yatırım artışının ise %6,3 olacağı düşünülmüş. Net ihracat ise büyümeye olumlu katkı vermeye devam edecek.
Ortalamada, potansiyelimizin en az bir puan üzerinde büyüyeceğimizin düşünüldüğü 2022-2024 döneminde cari işlemler açığının GSYH’ye oranının hem düşük bir düzeyde kalacağı hem de her yıl bir önceki yıla göre azalacağı varsayımı var. Ortalamada GSYH’nin %1,6’si dönem sonunda ise ‘sadece’ %1’i olacağı düşünülüyor cari açığın. Önemli soru şu: Bu, nasıl olacak da olacak? İlk akla gelen nokta OVP açıklanmasaydı yazmayı düşündüğüm konu ile ilgili. Şu: Birkaç yıldır bilinçli olarak liraya reel olarak değer kaybettiren ve ücret artışlarını aşağıya doğru baskılayan bir uygulama var. Liranın son yıllardaki büyük değer kaybı ve temelde hangi unsurlardan kaynaklandığı ortada. Asıl fazla tartışılmayan ücretlere yapılan baskı. Bunun bir göstergesi ücretli kesimin GSYH’den aldığı payın son yıllarda sürekli düşüyor olması. Ücretleri aşağıya çekerek sağlanacak ihracat artışının, verimliliği artırarak sağlanacak ihracat artışına kıyasla kalkınma sağlamayacağı ortada. Büyüme sağlayabilir de işin kalkına kısmı olmaz. Üstelik bu büyüme hem sürdürülebilir olmaz hem de adil. Bu konu üzerinde özenle durmak gerekiyor.
Diğer dikkat çekici noktalar şöyle: Kamu yatırım artışının giderek azalacağı ve dönem sonunda eksiye öngörüsü var. Muhtemelen, kamu tasarruf-yatırım açığını (kâğıt üzerinde) azaltarak cari işlemler açığını aşağıya çekmek için ‘oynanmış’ bir rakam. Dönem sonunda 2021’e kıyasla toplam tasarruflarımızın GSYH’ye oranında 2,3 puanlık bir artış olacağı tahmini var. Nasıl olacak? Sanıyorum bu da cari açığı azaltmak için konulmuş bir değer. Enflasyon malum; düşecek. İlginç olan 2024 sonu enflasyon tahminin, yüzde 5 olan hedefin 2,6 puan üzerinde olması. Hedefin resmi mecralar dışında zaten bir anlamı kalmamıştı; OVP için de böyle olduğu anlaşılıyor. İstihdam oranında 2021 sonuna göre 3,9 puan bir yükselme bekleniyor. Kişi başına gelirimiz ise giderek artıyor ve 2024’te 11465 dolar oluyor.
Bu köşe yazısı 07.09.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024