TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bu hafta ‘şansınız’ grafikli yazılardan açıldı. Üstelik bu sefer iki tane. Son yazımda belirttiğim gibi ne kadar ithalat yaptığımızın önemli bir belirleyicisi GSYH düzeyimiz. Büyüme arttıkça ithalat da artıyor. Üretim için ara malı ithal ediyoruz. Büyüme yüksekse ve ufukta düşeceği görünmüyorsa, belirsizlik gibi olumsuz unsurlar da yoksa yatırım malı ithalatı da yükseliyor. Keza tüketim malı ithalatı da. İthalatın başka belirleyicileri de var. Mesela reel kur. Ne kadar yüksekse (paramız ne kadar değersizse) ithalat yapmanın maliyeti artıyor, cazibesi azalıyor.
Peki, 2011’den bu yana ana eğilim olarak paramız reel olarak değer kaybettiğine ve bu kayıp son birkaç yılda had safhaya ulaştığına göre soru şu: Acaba büyürken daha az yabancı mal daha çok yerli mal kullanmaya başlamış mıyız? Kısacası, bir ithal ikamesi dönemine girmiş miyiz? Bu anlamda yapısal bir dönüşüm başlamış mı?
İlk grafikte dikey eksende altın ve enerji hariç ithalatımızın yıllık yüzde değişimleri, yatay eksende ise GSYH’nin yıllık yüzde değişimleri var. Her bir yuvarlak, 1999’un ilk çeyreği ile 2021’in ilk çeyreği arasındaki dönemde herhangi bir çeyrekte gerçekleşen ithalat artışı ve büyüme ikilisini gösteriyor. Büyüme artarken ithalat da artıyorsa, bu yuvarlakların güneybatıdan kuzeydoğuya doğru yükselen kırmızı eğilim çizgisi etrafında toparlanmaları gerekiyor. Yuvarlaklar eğriye ne kadar yakınsalar büyüme-ithalat artışı ilişkisi o kadar güçlü. İthalatın başka belirleyenleri de olduğundan büyüme-ithalat arasında çok güçlü bir ilişki yerine istatiksel olarak ‘azımsanmayacak’ bir ilişki beklemek gerekiyor. 1998Ç1-2021Ç1 arasında öyle.
Daha önemlisi şu: Bir yapısal dönüşüm gerçekleşmiş ve hoşlanmadığımız bu ilişki gücünü yitirmiş ise, son yıllara denk gelen yuvarlakların kırmızı eğilim doğrusundan çok uzaklaşmış olmaları gerekiyor. Sadece uzaklaşmaları da yeterli değil, biri artarken diğeri azalmalı (ya da hiç olmazsa değişmemeli). Elbette bu söylediğimin her çeyrek için olması gerekmiyor ama mesela son üç yılda genellikle böyle bir değişiklik görmemiz gerekiyor. Grafikte yeşil boyalı yuvarlaklar, 2020Ç2 hariç, 2017Ç1-2021Ç1 dönemi için. 2020Ç2 ise siyah boyalı. Ne yeşil boyalı yuvarlaklar ne de siyah boyalı yuvarlak, kırmızı eğilim çizgisinden istatistiki olarak anlamlı bir biçimde sapmış. Dikkat: Üç yıllık bir dönemden söz ediyorum. Üstelik yeşil yuvarlakların çoğu neredeyse eğilim çizgisinin burnunun dibinde. İkinci grafikte ise bu iki yıllık artış oranının aynı dönemdeki hareketleri veriliyor. Söyleyecek fazla bir şey yok: İthalat-büyüme ilişkisinde bir kırılma gözlenmiyor.
Bu köşe yazısı 24.06.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024