TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Sanayi üretimi son on yılda ortalama yüzde 0.54 oranında artmış. Bu değer, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış üretim verisinin aylık artış oranlarının ortalaması. Yıllık olarak yüzde 6,7’ye denk düşüyor. On yıl yerine son yirmi yıla da baksanız benzer bir değer karşınıza çıkıyor. Pandemiye karşı alınan önlemler sonucunda geçen yılın Nisan ayında yüzde 30,1 oranında azalmıştı üretim. Mayısta yüzde 18,1 arttı, sonra bu artış oranları hep düştü. Dün açıklanan Kasım ayı verisine göre üretim artışı yüzde 1,3. Farklı bir ifadeyle, düşmüş hali bile hala oldukça yüksek bir üretim artışına işaret ediyor. Üretim, yılın on iki ayı aynı oranda artsaydı (1,3’ü yıllıklandırıldığında) yüzde 16,8 gibi çarpıcı bir üretim artışı olacaktı.
Ortada Türkiye’nin sorunlarına merhem olacak düzgün bir ekonomi programı olsaydı ve son birkaç aydaki artış sürseydi, muhtemelen “vay canına Türkiye’de bir şeyler değişiyor herhalde” diyecektik. Oysa öyle değil. Sözünü ettiğim üretim artışları “bir başka dünyanın” üretim artışları. Çılgın kredi artışının yaşandığı, kuru baskılamak için TCMB’nin rezervlerinin boşaltıldığı, aktif rasyosu gibi piyasa dışı zorlamaların had safhaya çıktığı ve faizin enflasyonun altında tutulduğu bir dönemin sonucunda oluşan bir üretim artışı. O dünya yok artık; orada kıyamet kopmasına ramak kalmıştı ki başka bir dünyaya göç edildi.
Ne var ki, göç edilen yenidünya, terk edilene çok benzer. Bu dünyanın geçici bir durak olduğu, çok daha farklı bir dünyaya doğru yola çıkılacağı söyleniyor. Geçici durak ile göç edilen dünya arasındaki tek farklılık, çok daha yüksek bir faiz ve aktif rasyosunun yürürlükten kaldırılması.
Geçici olduğu belirtilen durakta kalındığı süre arttıkça hoşnutsuzlukların da artması beklenir. “Bu kadar seyahate değdi mi? Ne değişti ki?” sorular yoğunlaşır. Çünkü geçmiş deneyimler şunu gösteriyor. Daha önceleri de kıyamet koptu kopacak diye, yine aynı geçici dünyaya göç edilmiş, ne var ki bambaşka bir dünyaya doğru yola çıkılmak yerine, kısa bir süre sonra eski dünyaya geri dönülmüştü.
Elbette bu sefer de terk edilen dünyaya dönüleceği iddia edilemez. Ancak, geçici durakta kaldığımız sürece çok daha düşük bir büyüme ve istihdam bizimle olacak. Dönülürse eski dünyaya yine geçici bir bayram havası yaşanacak. Ama dikkat: Böyle giderse dünyalar arası seyahatlerin frekansı artacak; çok daha sık göç olayları gözleyeceğiz. Umalım ki bu sefer farklı olsun; geçici ile eski arasındaki git gel bitsin. Biter mi?
Bu köşe yazısı 14.01.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024