TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Eskiden haftada birden fazla ekonomi köşe yazısı yazmak bugüne kıyasla daha kolaydı. Yok, eski günlerin daha heyecanlı olması açısından değil. Birkaç tweetin kriz çıkarabildiği ‘bugünler’ (iki yılı aşkın bir süre geçse de koşullar benzer olduğu için ‘bugünler’) de en az eskisi kadar heyecanlı. Köşe yazısı yazmanın göreceli olarak zorlaşmasının nedeni, dolayısıyla, dönemler arası heyecan farklılığı değil.
Bir ay içinde çok sayıda istatistik açıklanıyor. Bunların bir kısmı çoğu zaman önemli bir kısmı da kimi zaman. Açıklanan istatistikleri alıp birkaç yorumla o günkü yazıyı ‘kurtarmak’ kolaydı eskiden. Bugünlerde bazı istatistikleri analiz edip ahkâm kesmek pek anlamlı gelmiyor bana. Bunun temel nedeni, “öyle diyorsun ama o rakam bakalım doğru mu?” şeklinde gelen tepkiler.
Kredibilite kazanmak zaman gerektiren bir iş. Oysa kaybetmek çok kolay. Şimdi kendinizi ciddi bir ekonomi programı tasarlamayı ve uygulamayı amaçlayan farazi bir ekonomi yönetiminin yerine koyun. ‘Kolay’ın yapıldığı, dolayısıyla açıklanan verilere güven eksikliğinin arttığı bir ülke olsun burası. Tutarlı bir program tasarlıyorsunuz. Uygulamak için gerekli onaylar da çıktı. “Dakika bir gol bir” ile karşılaşıyorsunuz: “Senaryonuza temel aldığınız o rakam gerçekten öyle mi?” ya da “nasıl güvenelim belirttiğiniz en olumsuz şok altında bile verilen garantilerin devreye girmesi halinde bütçeye gelecek yükün falanca miktar olduğunu?”
Şunu biliyoruz: Dertlere çare olma ihtimali en yüksek olan tutarlı bir program tasarlayıp hayata geçirmek için düğmeye bassanız bile, güven eksikliği varsa, o programdan arzu edilen sonuçları almak çok zorlaşır. Oysa, yüksek bir kredibilite olursa, reçetedeki ilaçların acılığı çok azalır. Mesela, uygulanan programa duyulan güvenle risk primi ve dolayısıyla faizler düşer.
Kıssadan hisse şu: Önümüzdeki dönemde gerçekten dertlere çare olacak bir ekonomik program uygulanacaksa, bu programın olmazsa olmaz koşullarından biri şeffaflık olmalı. Özellikle yakın geçmişte açıklanan bazı istatistikler hakkındaki şüphe bulutlarını dağıtacak, en iflah olmaz kuşkucuyu bile tatmin edecek bir şeffaflık. Bunu sağlayacak bir mekanizma bulunabilirse, risk primimizin önemli ölçüde düştüğüne şahit olacağız.
Bu köşe yazısı 03.12.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024