TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Oxford Languages, benim gördüğüm, 2004 yılından beri her yıl, yılın kelimesini (Word of the Year) seçiyor. Keşke bizim buralarda da, hem dünyanın farkında, hem de böyle bir geleneği devam ettirebilme kabiliyetine sahip “takip fikri olan” bir kurum olsa. Ama yok. Hele bu ikisi yan yana hiç yok. Bu nedenle, Oxford Languages’ın kelimelerinin bende çağrıştırdıkları olsun dedim bugünün konusu. Gelin bakın nedir?
Oxford Languges, 2020’de, yılın kelimesini değil, “eşi görülmemiş yılın kelimeleri”ni açıkladı
2013’te “selfie” yılın kelimesi olmuş mesela. 2015’te ilk kez bir emojiyi , “gözyaşlarıyla gülen, kahkahaya boğulan” emojiyi seçmişler yılın kelimesi olarak, emoji kullanımı yaygınlaşınca. 2019’da iklim tehlikesi (climate emergency) yılın kelimesi olmuş. Bu yıl, doğrusu, tek bir kelime seçememişler. Aralık ayının 10’unda konuyla ilgili bir webinar var, ilgilenenlere şimdiden haber vereyim. (https://languages.oup.com/word-of-the-year/2020/#webinar)
Oxford English Dictionary’nin yayımcısı olan Oxford Languages, 2020 için tek bir yılın kelimesini açıklamadı, bu yılın en çok kullanılan, bu yılı tanımlayan, üç kelimeyi açıkladı: “Eşi görülmemiş yılın kelimeleri” (Words of an Unprecedented Year) başlığı ile. Bunlar sırasıyla, “COVID-19” ile “sosyal mesafe”, “uzaktan çalışma (remote working)” ve “Black Lives Matter” oldu. Doğrusu COVID-19 küresel salgınının çok boyutluluğunu yansıtan üç kelime seçilmiş esasen.
Aynı durumu, çok boyutluluğu ve çok katmanlılığı esasen bu yılın G20 Riyad Zirvesi Bildirgesi’nde de gördük bana sorarsanız.G20 Riyad Bildirgesi de bu yıl beklendiği gibi COVID-19 küresel salgını odaklı oldu. Her konu döndü dolaştı bir yerden mutlaka COVID-19’a bağlandı. Bağlanmasa olmazdı zaten.
Salgının ekonomik ve sosyal yaşam ile sağlık sistemi üzerindeki etkileri bu yılın bildirgesinde son derece belirleyici oldu. Dijital sağlık ifadesi ile uzaktan sağlık hizmetleri ilk kez bildirgeye girdi. Gelişmekte olan ülkelerin borçlarının ertelenmesinden mülteci meselesine, tedarik yollarının işleyişinin güvenceye alınmasından dijital ekonomiye her konu döndü dolaştı ve COVID-19 meselesine bağlandı.
Seçilen kelimeler COVID-19’un bu yıla çok katmanlı ve çok yönlü etkilerini özetliyordu
Şimdi Oxford Languages’ın seçtiği kelimelere bakarsanız, aslında COVID-19 ya da coronavirüs ve sosyal mesafe, meseleyi tanımlamak için en çok kullandıklarımızdı. Uzaktan çalışma ve dijitalleşme ise COVID-19’un çalışma hayatına getirdiği yeniliklerdi. COVID-19’un özellikle en kırılgan kesimlere ve güvencesiz çalışanlara getirdiği ek yükün sosyal sonuçlarını ise en somut Amerika’daki protesto gösterilerinde gördük sanırım. COVID-19 nedeniyle eve kapanmış olmasak, bir nevi hem maddi hem de manevi durumumuz, psikolojimiz de bozulmuş olmasa, bu kadar büyük gösteriler olmazdı sanırım. Çok katmanlı, çok yönlü etkileri oldu COVID-19’un dediğim bu işte.
Şimdi böyle bakıldığında, 2020 yılını yalnızca negatif özellikleri ile bir hastalık yılı olarak damgalamak istemem doğrusu. Ben artan dijitalizasyonun ve ön plana çıkan veri yönetişimi hadisesinin, aslında bu yılın en önemli kazancı olduğunu düşünüyorum doğrusu.
Türkiye gibi ülkelerde kadın girişimciliğini desteklemek için e-ticaret platformlarını daha etkin kullanabileceğimizin farkına ben bu yıl sayesinde vardım
2020 yılı insanın insandan kaçmasını gerektiren bir hastalık yılı olmasaydı, dijitalleşme süreci ve teknolojik değişim bu kadar ivme kazanamazdı. Bu yıl, dijitalleşme sürecinde herhalde en az bir on yıllık mesafe aldık. Elektronik ticaret platformlarının önemi ortaya çıktı. Birbirimizle doğrudan etkileşim içinde olmadan ne çok iş yapabileceğimizi, çalışma hayatlarımızın örgütlenme biçiminin olası tek yol olmadığını yaşayarak öğrendik.
Bu arada, doğrusu ya, ben, daha yenilerde, Türkiye gibi ülkelerde kadın girişimciliğini desteklemek için e-ticaret platformlarını daha etkin kullanabileceğimizin farkına vardım. İsterseniz grafiğe bir göz atın. Mastercard verilerine göre Türkiye’de kadın girişimcilerin sahip olduğu işletmeler toplam işletmelerin yüzde 9,2’si.. Bakarsanız bizim buralardan, Müslümanların çoğunlukta olduğu bütün ülkelerde bu oran yüzde 10’u geçmiyor. Hâlbuki Trendyol gibi e-ticaret platformlarında satıcıların yaklaşık yüzde 25’i kadın girişimcilerin sahip olduğu işletmeler. Nedir? Elektronik ticarette kadın girişimcilerin sahip olduğu işletmelerin ağırlığı çok daha fazla. Elektronik ticarette kadın girişimcilerin ağırlığı yüz yüze ticarete göre yüzde 170 artıyor.
Doğrusu ben bu konunun önümüzdeki dönemde daha dikkatli bir biçimde incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Öncelikle ne demediğimin bir altını çizeyim: COVID-19 kadın girişimcilerin önünü elbette açmadı. COVID-19 ekonomik bir yıkıma yol açtı bu yıl. Yapılan çalışmalara göre kadın girişimcilerin yüzde 91,6’sı COVID-19’un negatif etkisini işletmelerinde hissettiler. Kadın, erkek herkes hissetti.
Türkiye gibi zayıf bir sosyal korunma ağına sahip olan, küçük işletmeleri ve tarım sektörünü koruyacak mekanizmalarını (Ziraat Bankası ve Halkbank gibi) 1980 sonrası serbestleşme süreci içinde prematüre olarak tasfiye etmiş bir ülkede etkiyi çok daha yoğun biçimde hissettik ve hissediyoruz. Hele bunun üzerine, devletin milleti doğrudan korumadığı gibi, bir de, doğru verileri zamanında ve ayrıntılı bir biçimde açıklamayarak milletin kendi kendisini korumasını zorlaştırmasını da yaşayarak gördük. Gümüş bir tüy gibi oldu dertlerimizin üzerine.
Ancak kadın girişimcilerin e-ticaretteki yoğunluğu, kadın girişimciliğini desteklemek için, yeni bir yolu da önümüze getirdi bu COVID-19 çağında. Dijitalleşmenin artışı ile birlikte e-ticaret artık düne göre daha farklı ve büyüme süreci açısından önemli bir mesele haline geldi doğrusu. Dijitalleşme süreci, e-ticaret platformları ile küçük işletmeler, bu arada, kadın girişimciler için pazara erişim için yeni bir kanal açmış oldu.
COVID-19 ile birlikte hızlanan tarih sayesinde büyüme, istihdam ve yatırım gündemi artık veri yönetişimi hadisesine nasıl baktığımızla çok yakından alakalı...
Düne kadar, küçük işletmelerin desteklenmesi, kadın girişimciliğinin desteklenmesi deyince ilk aklımıza gelen finansmana erişim ve bol bol eğitimdi. Şimdi ise bütün eski konular, e-ticaret bağlamında bir yeni mana kazandı bana sorarsanız. Bundan böyle, öncelikle, küçük işletmeleri, kadın girişimcileri doğrudan desteklemenin yanı sıra onların pazara erişimlerini kolaylaştıran e-ticaret platformları, dijital ödeme sistemleri gibi ara yüzlerin desteklenmesini de düşünmeye başlamamız gerekiyor.
Burada nereden işe bağlayalım derseniz, e-ticaret platformları, dijital ödeme sistemleri ve diğer fintek çözümlerinin büyüme ve istihdam yaratma kapasitesini dikkate alarak öncelikle bunların işler bir düzenleyici altyapıya kavuşturulması, işlemlerin yasal güvencesinin artırılması önem taşıyor. Bugüne kadar, veri meselesine daha çok “milli güvenlik” bağlamında bakıyorduk, şimdi küçük işletmelerin desteklenmesi, kadın girişimciliğinin güçlendirilmesi, istihdamın artırılması, yabancı sermayenin önünün açılması, şirketlerimizin dünyaya açılması gibi yeni açılardan veri yönetişimine (data governance) bakma zamanı geldi bana sorarsanız.
Bundan bir süre önce, “Kalkınma artık bir veri yönetişimi hadisesidir.” demiştim gazetemizde . Doğrusu aklımda çok da yakın olmayan gelecekle ilgili bir perspektif vardı esasen. Şimdi açıklıkla ifade edeyim. Ancak COVID-19 ile birlikte yarın, artık bugün oldu. Türkiye’nin büyüme, istihdam ve yatırım gündemi, veri yönetişimi ile yakından alakalı bundan böyle, bana sorarsanız. Bu ara rota düzeltmesi ile tam konuya odaklanır görünürken hatırlatmış olayım, burada da rotayı düzeltelim.
Baştaki soruya dönersem, 2020 için benim kelimem, COVID-19’un ekonomi üzerindeki etkisi ile alakalı: Dijitalizasyon ve veri yönetişimi. Bir yılda on yıl oldu.
Bu köşe yazısı 30.11.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024