TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Küresel finansal krizin ekonomi üzerindeki şiddetinin en çok hissedildiği günlere geri gidiyorum. 2009’un ilk çeyreği. Ekonomimiz o çeyrekte bir yıl öncesine kıyasla tam yüzde 14,4 oranında küçüldü. Şimdi şöyle düşünün: Küresel kriz aynı şiddetle yılın kalanında da sürseydi 2009 küçülme oranı ne olurdu? Yüzde 14,4 civarında bir küçülme ile karşı karşıya olacaktık.
Bu bakış açısından içinde bulunduğumuz koşulların 2020 büyümesine olası etkisi hakkında alınacak önemli bir ders var. Önce 2020 büyümesini unutacağız. Hipotetik ‘bir’ yılı ele alacağız. Sonra, COVID- 19 salgını ve (sorunsalımız açısından) daha önemli olan bu salgına karşı alınan sosyal mesafe koyma önlemleri bütün bu yıl boyunca sürerse ne olur sorusuna yanıt aramalıyız. Böyle yapınca, kriz öncesi duruma kıyasla yüzde 40 civarında bir daralma olacağı hesaplanıyordu (bir önceki yazım).
Çok büyük bir belirsizlik olduğuna göre bu kaba tahminin hem yukarısına hem de aşağısına doğru geniş bir aralık düşünmek gerekiyor. Mesela eksi yüzde 30-50 diyelim. Burada önemli olan büyüme için bir mertebe kestirebilmek: Eksi yüzde 5 mi? Eksi 25 mi? Yüzde 0 mı? Sonuçta son yazımdaki hesaplama eksi 5 ya da eksi 10 olmayacağını gösteriyor. Elbette şu andaki sosyal mesafe koyma kararları bir yıl sürerse. Şimdi 2020 büyümesine dönebiliriz. 2020’nin ilk iki-iki buçuk ayında büyüme oranımızın yüksek olduğunu biliyoruz. Yüzde 5,5 diyelim. Geriye kalanında ne olacağını belirlemek için yine süre bilgisine ihtiyaç var. Sosyal mesafe koyma aynı biçimde üç, altı ya da dokuz ay sürsün. Bu sürenin sonunda önce bir toparlanma sonra da büyüme (yüzde 5,5) olsun. Böyle ele alırsanız, üç aylık bir süre için yüzde 10 değil yüzde 7 küçülme, altı aylık süre için de yüzde 20 değil yüzde 18 civarında bir küçülme değeri ortaya çıkar 2020 için. Peki, ne kadar ikna edici bu rakamlar?
Tekrar 2009’un ilk çeyreğine dönüyorum. O dönemde hizmet sektörünün katma değeri yüzde 23 azalmıştı. Peki, sosyal mesafe koyma davranışı nedeniyle otel faaliyetleri neredeyse durmuş, lokantalar, sinemalar falan kapatılmış mıydı? Havayolları seferlerini durdurdukları için o değer zincirinin içindeki her şirket (turizm acenteleri, uçak yolcularına yemek yapan şirketler, onların tedarikçileri, yolcuları taşıyan taksiler, havaalanlarının yanındaki oteller, havaalanlarındaki dükkânlar…) çalışmaz halde miydi? Ulaştırma sektörü de mi darbe yemişti? Yine o çeyrekte sanayi katma değeri yüzde 24,2 düşmüştü. Sektör o dönemde şimdiki koşullara kıyasla daha mı kötüydü? Mesela uluslararası tedarikçilerinden mal tedarik edemedikleri için üretim yapamıyorlar mıydı?
Küresel finansal kriz sırasında küçülmeye yol açan neydi? Finansal kriz nedeniyle, birincisi yurda dış kaynak girişi durmuş ve vaktiyle gelen sermaye de çıkmaya başlamıştı (ani duruş). İkincisi, bankalar kredi musluklarını kısmışlardı. Üçüncüsü, ihracat yaptığımız ülkelerin (özellikle Avrupa’nın) gelirlerindeki düşüş nedeniyle ihracatımız hızla düşmüştü. Dördüncüsü, ortada bir güven bunalımı ve büyük belirsizlik vardı. Bu koşullar altında ilk çeyrekte yüzde 14,4 oranında küçüldük ve bu koşullar sürseydi bütün bir yılın küçülme oranı da en az bu kadar olacaktı. Şimdi o zamanki koşulların ikincisi, üçüncüsü ve dördüncüsü var. İlki olan finansal kriz yok ama zaten onun sonucu olarak kaçacak yabancı sermaye bizde pek kalmadı. Kaldı ki uluslararası sermaye piyasaları çok tedirgin; dış kaynak girişi de söz konusu değil. Dolayısıyla, o koşulların hepsi şu anda da geçerli. O zamankinden farklı olarak şimdi bir de sosyal mesafe koyma davranışından gelen ve yukarıda tartışılan olumsuz koşullar var.
Hem son yazımdaki hem de yukarıdaki iç karartıcı küçülme rakamlarına bu çerçevede bakmakta yarar var. İçimizi karartmak için değil, nasıl bir ekonomi programı uygulamamız gerekir diye düşünmek için.
Bu köşe yazısı 09.04.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
29/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024