TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Harita okumayı bilir misiniz? Ben pek zorlanırım doğrusunu söylemek gerekirse. Onun için, araba kullanırken yanımda birinin haritayı okumasında her zaman fayda vardır. Ama geçenlerde, Amerika Birleşik Devletleri'nde araba kiralarken arabanın yanı sıra bir de GPS isteyip istemediğimizi sordular. İşte ben o aletle o zaman karşılaştım. GPS (Global Positioning System) küresel konumlandırma ya da yer belirleme sistemi demek. Bildiğiniz veya bilmediğiniz bir yerde araba kullanırken artık harita kullanmanıza, harita okumaya çalışmanıza ihtiyaç yok. Çünkü yol boyu küçük bir ekranda beliren harita üzerinde, izlemeniz gereken yol, sürekli, gözünüzün önünde duruyor GPS aygıtıyla. İlle de uyarılmanız gereken yerlerde ise çocukluğumuzun Uzay Yolu dizilerindekine benzer mekanik bir ses sizi uyarıp duruyor. Şehir içlerinde vaziyet vahim elbette. Sürekli bir sinir bozucu ses kirliliği oluyor. Müzik dinleyebilmek son derece güç. Yol durumu kötü ise o konuda da bir uyarı alıyorsunuz. Yolda yapım faaliyeti varsa onu da duyuruyor o küçücük alet.
24 uydudan takip
Peki ama bunu nasıl yapıyor? GPS elbette o küçücük aletten ibaret değil. GPS demek, uzayda tam 24 adet uydu demek aslında, 21 tanesi asıl, 3 tanesi ise yedek uydu. Bir de bol miktarda, bilgisayara depolanan veri lazım elbette. Güzel mavi küremizin üzerinde hangi bölgedeyseniz, o küçücük alet sayesinde, bu küresel konumlandırma sistemine bağlı uydulardan en yakınına bağlanıyorsunuz. Alet, kürenin neresinde olduğunuzu belirliyor. Sonra gitmek istediğiniz, ev adresini giriyorsunuz. Alet, "Bir dakika hesaplayayım" diyor ve sonra da kaç saatte oraya varabileceğinizi size iletiyor. İsterseniz yolda kalabileceğiniz otelleri, yemek yiyebileceğiniz lokantaları, görebileceğiniz tarihi ve turistik yerleri de size tanıtıyor. Seyahat etmeyi kolaylaştırıyor, kendiliğinden bir turizm kümelenmesinin güçlenmesine katkıda bulunuyor. Zaman tasarrufu sağlıyor ve seyahati daha bir güvenle yapmanızı sağlıyor. Yani işe yarıyor.
Dün askeri amaçlarla geliştirilen ve sınırlı bir kullanımı olan bir hizmet, bir uydu ağı artık ticari amaçlarla da kullanılabiliyor. O ufak akıllı alet, size yolu gösteriyor, yoldaki hizmet imkânlarını, gezilip, görülecek yerleri işaret ediyor ama ne yapamıyor? Doğrudan bu hizmetlerden yararlanabilmek için, bağlantı kurmanıza imkân sağlamıyor. Kurduğunuz bağlantı yalnızca tek taraflı, size bir malumat aktarılıyor ama siz buna reaksiyon gösteremiyorsunuz. Hani borsadaki fiyatları anlık izleyip, emir iletememek gibi bir durum yani. İyi değil, kötü elbette.
Google dünyanın en büyüğü
İşte bu haftanın ilginç gelişmelerinden biri tam da bu konuya çözüm getirmekle alakalıydı. Tek taraflı bağlantıyı, geliş-gidiş bir büyük otoyola çevirme teşebbüsü ile alakalıydı. Dikkat ettiniz mi? Petrol fiyatları varil başına 100 ABD Doları'nı test ederken, Google dünyanın en büyük şirketi oluverdi. Google hisse senedinin değeri 500, 600... Yok yok 700 ABD Doları'na kadar yükseldi. Borsa analistleri bundan bir ay önce bir Google hisse senedi 600 ABD Doları olduğunda, "Yok canım, olsa olsa yıl sonunu 625'te bitirir" demişlerdi. Ama bakın bir aydaki artış 100 doları buldu. Çağımız işte böyle bir çağ, yeni piyasalar yaratabilen şirketlerin önü esasen açık.
Peki, bu artış neden bu kadar hızlı oluyor? Medyadaki haberlere göre, Google hizmetlerine artık cep telefonları vasıtasıyla da ulaşabilmek mümkün hale gelecek. Böylece bir internet arama motorunun getirdiği imkânlarla cep telefonu birleşmiş olacak. Ortaya "Daha önce niye akıl edemedik" diyeceğimiz bir dizi yeni hizmet alanı ve de reklam panosu çıkacak. Cep telefonu uygulamaları birkaç hafta içinde piyasaya çıkmaya başlayacakmış. Şimdi bunun manasını düşünebiliyor musunuz? Gelin biraz düşünelim: Google hizmetlerine cep telefonları vasıtasıyla ulaşabilmek demek, aslında haritalara cep telefonundan ulaşıp, kolaylıkla yol boyundaki otellere, lokantalara telefon edebilmek demek. Bugüne kadar birkaç ayrı aygıt kullanıp yaptıklarınızı tek aletle yapabilir hale gelmeniz demek. Hizmetler sektörüne erişim dün daha pahalıyken bundan böyle daha ucuza olacak demek.
Servis sektörünün önemi
Ama aynı zamanda, servis sektöründe bir yeni verimlilik sıçraması demek. Servis sektöründeki rekabetin yoğunlaşması demek. Türkiye'de en çok ihmal edilen konulardan biri de servis sektörü. Halbuki servis sektörümüz daha rekabete açılmadı bile. Ama açılacak. Servis sektörünü en hızlı rekabete açan ülkelerin, bir bütün olarak ekonomilerinin rekabet gücünü artırdıklarına dikkat ediyor musunuz? En iyi örnek Amerika Birleşik Devletleri. Avrupa Birliği ülkeleri ile ABD'nin temel farkı aslında servis sektöründeki rekabet farklılığı galiba. Servis sektörünüz daha fazla rekabete açıksa, sanayinizin rekabet gücü de artıyor. Neden mi? Çünkü servis sektörü etkin değilse, ortada tüketicilere yüklenen bir fazla ödeme oluyor. Alın ele perakende sektörünü mesela. Eğer perakendecilik rekabetçi ise kârlar giderek düşüyorsa perakendeciler 25 kuruşun hesabını yapmaya başlıyorlar. Üretici firmaları 25 kuruş için pazarlığa zorluyorlar. Bir üretici ile diğerinin fiyat-maliyet farklılıkları hemen göze batmaya başlıyor. Yoksa böyle olmuyor. ABD'nin teknolojik önderliği denilen şey, galiba aslında, ABD'nin servis sektörü verimliliğini artırmadaki liderliği. Bu servis sektörü meselesi bizim için de son derece önem taşıyor.
Verimlilik artırılmalı
Peki, GPS sistemi, Google ile birlikte cep telefonumuza geliyor da biz bundan faydalanabiliyor muyuz? GPS sisteminden, yol durumu hizmetlerinden yararlanabilmek için öncelikle haritalarınızın olması gerekiyor. Sonra birilerinin bu malumatı bilgisayara girmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrımı ortadan kaldırma yolunun teknolojiden ve de servis sektörü verimliliğinden geçtiğini fazla zaman geçmeden görmekte fayda var. Şimdi diyeceksiniz ki, biz daha dünya üzerinde ne yapacağımıza karar veremedik, nerede kaldı teknolojik uçurumu kapatmak, servis sektörü verimliliğini düşünmek? Biz söyleyelim ve ruhumuzu kurtaralım.
Bu köşe yazısı 03.11.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024