TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçen haftanın en ilginç hadisesi, Amerikan Başkanı Trump’ın federal hükümeti kilitlemekten vazgeçmesi oldu. Trump, kavgayı kendi kendine çıkardı. “Meksika sınırına duvar yapmam için ödenek vermezseniz, federal hükümetin bütçesini onaylamam” dedi. Bir nevi, kendi kendini rehin alıp, Kongre’ye şantaj yaptı. Ne oldu? Geri adım attı. İçinde Meksika duvarı için ödenek olmayan yeni federal bütçeyi bir ay gecikmeyle geçen hafta onayladı. Trump’ın önce ateş edip sonra nişan aldığı ve düşünmeden hareket ettiği bir kez daha ayan beyan ortaya çıktı. Şimdi benim merakım şudur: Çin ile ticaret savaşı hadisesi de duvar tartışmasındaki gibi bir geri adım ile neticelenir mi? Evet.
Başkan Trump, Çin ile ticaret savaşını başlattığından beri bundan en çok zararı kim gördü? Çin ekonomisi mi, New York Borsası mı?
Bana öyle geliyor ki; bu ticaret savaşı işinden, bugüne kadar en büyük zararı küreselleşmiş Amerikan şirketleri gördü. Soruyu cevaplarsam: Kanımca bu ticaret savaşından Çin ekonomisinden önce, tanım gereği, New York Borsası etkilendi. Neden? Birkaç nedenle.
Birincisi, borsayı sürükleyen teknoloji şirketlerinin bir ayağı hep Çin’de olduğundan. Küresel Amerikan şirketleri, Amerikan ekonomisi için önemli olduğundan. 2005 yılında Çin’in imalat sanayi üretimindeki payı yüzde 10’un altındaydı. 2015 yılında yüzde 25’in üzerine çıktı. Çin, Amerikan şirketleri sayesinde, önemli bir küresel imalat üssü oldu. Küresel değer zincirinizi birkaç ay içinde parçalayıp, bir başka ülkeye hiçbir şey olmamış gibi aktarabilmek mümkün değil. Her işin bir maliyeti var. Maliyet, öncelikle Amerikan şirketlerine.
BYD, geçen yıl Tesla’yı geçti
İkincisi, teknoloji şirketlerinin Çin satışlarındaki her yavaşlama ihtimali, Amerikan hisse senetlerini vurdu. Mesela, Kasım 2018’den beri Çin otomobil şirketi BYD’nin elektrikli araba satışları, Tesla’nın satışlarını geçti. Geçen Aralık’ta Beijing’te ben de ilk kez Warren Buffett’ın yatırım yaptığı bu BYD, nasıl elektrikli arabalar yapıyor diye bir baktım doğrusu. Malum Çin’de yaklaşık 1,3 milyar insan yaşıyor, Amerika’nın nüfusu ise 325 milyon civarında. Çin pazarı hızla büyüyor.
Üçüncüsü, Çin ekonomisi bu ticaret savaşı atmosferinde yavaşladığında, küresel ekonomi bir bütün olarak yavaşlayacak. IMF, Ekim 2018’de, küresel ekonomi için yaptığı büyüme tahminlerini, Davos toplantısı için güncelledi geçen hafta. Ticaret savaşları ihtimali, küresel büyüme tahminlerinin aşağıya doğru çekilmesinde önemli bir rol oynadı. Çin’in büyüme tahmini ile birlikte Türkiye’nin 2019 ve 2020 büyüme tahminlerindeki aşağıya doğru kapsamlı revizyon ise doğrudan bizim bilançolardaki risklerden kaynaklı. Çin’le alakası yok. Keşke herkesin derdi olsaydı, Türkiye’nin 2019 küçülmesi. Değil.
Çin ekonomisinin ticaret savaşı ile yavaşladığı iddiası doğru değil
Şimdilerde Batı medyasında, Çin ekonomisindeki yavaşlama iddiası yoğun bir biçimde tartışılıyor. Bir nevi, Amerika-Çin ticaret savaşının Çin ekonomisini yavaşlattığı, bu nedenle, Çin’in hızla geri adım atacağı ima ediliyor. Hâlbuki doğrusu ya, ben Çin ekonomisindeki hem ticaret savaşı kaynaklı yavaşlama iddialarını hem de genel olarak yavaşlama tartışmasını biraz abartılı buluyorum.
Çin ekonomisi 1991-1997 arasında yıllık ortalama yüzde 11,5 oranında büyüdü. Bu aralıkta, Çin’in milli geliri 1 trilyon doların altındaydı. 1998-2011 arasında ortalama yıllık büyüme oranı ise yüzde 9,9 idi. 2012-2017 arasında ise ortalama yıllık büyüme oranı 7,2’ye geriledi. O vakit, milli gelir 1 trilyonun üzerindeydi. Milli gelirin 10 trilyon doları aştığı 2014’ü eşik olarak alırsanız, 2014-2017 arasında yıllık büyüme oranı yüzde 6,9’a geriledi. Yeni değil, 2014’ten beri. Hiç 300 milyar dolarlık bir ekonominin büyüme oranı ile 12 trilyon dolarlık bir ekonominin büyüme oranı bir olur mu? Olmaz. Ona da yavaşlama denmez.
Peki buradan anlaşma çıkar mı? Evet. Küresel şirketlerin, Çin yatırımlarını yavaşlatan bu belirsizlik kaynağının bir çözüme bağlanması, Çin kadar, Amerikan ekonomisi için önemli. Daha ortada somut can atıcı bir adım da yok. Ortada gürleyip duran ama yağmayan bir Trump bulutu var yalnızca. Bu nedenle, ben, Trump’ın bir kez daha rezil olma ihtimalinin, Amerika-Çin ticaret savaşından başı dik çıkma ihtimalinden daha yüksek olduğunu düşünüyorum doğrusu.
Çin üzerindeki Trump bulutu, gürleyip gürleyip, yağmadan gidecek.
Bu köşe yazısı 28.01.2019 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024