TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Hayat garipliklerle dolu aslında. Genellikle tarihten kaynaklanan garipliklerle. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in bir dizi unvanın yanı sıra "Gerçek İnancın Muhafızı" (Defender of the Faith) unvanı ile devlet dinini temsil eden kilisenin başı olduğunu ve İngiltere Kilisesi'nin onu, bir nevi, "Allah'ın Yeryüzündeki Gölgesi" olarak kabul ettiğini biliyor muydunuz? Hadi canım, demeyin. Gerçek böyle. İngiltere laik bir ülke ama devletin başkanı aynı zamanda devlet dinini temsil eden kilisenin de başkanı. Buyurun buradan yakın bakalım.
Bütün bu unvanlar, bütün bu ritüel hepsi 16. yüzyıldan kalma. Ve olayın tam göbeğinde Henry'lerin Sekizincisi yer alıyor. Harıl harıl "Tudor Hanedanı"nı güçlendirmeye çalışıyor Henry o dönemde. Bu arada sonu bugüne kadar uzanan bir geleneğin de tam merkezinde yer alıyor. VIII. Henry'yi biz karısından boşanmak için memleketinde yeni kilise kuran İngiliz kralı olarak tanıyoruz. Ama kendisi hem İngiliz emperyal gücünün başlangıç noktası olan Britanya donanmasının kurucusu hem de manastırların kapatılması hareketini başlatarak, tarihin en büyük servet transferini gerçekleştiren bir kral. Elbette bütün bunları iktidarını ve hanedanını sağlamlaştırmak için yapmış. Gerçek inancın savunulması ile söylemi, esasen, hep öyle olduğu gibi, bir halkla ilişkiler hilesi yalnızca (Burada halkla ilişkiler hilesi terimini İngilizcedeki "spin" kelimesinin karşılığı olarak kullandığımızı hatırlatırız.) Yaptığı işi anlatmak için oldukça cafcaflı bir paket hazırlamış hakikaten. Sonuçta "Allah'ın Yeryüzündeki Gölgesi" oluvermiş.
İngiltere'de iktidar savaşları
Bunlar bu günlerde elbette hoş bir tebessümle karşılanabilir. Ama ya 16. yüzyılda İngiltere toprakları üzerinde yaşayan bir Katolik Hıristiyan olsaydınız? Ya ille de "dininizi yaşamak" isteseydiniz? Papacı olmakla, devlete ihanet etmekle suçlanıp, önce hapse atılırdınız sonra da zor yoldan ölümü seçmek zorunda kalırdınız. Toplumun o dönemde nasıl kamplaştığını kafanızda canlandırabiliyor musunuz? Aslında hiç kimsenin haklı olmadığı bir kamplaşmanın nasıl insanların iliklerine işleyebileceğini tahayyül edebiliyor musunuz? Dikkat buyurunuz, herkes yalnızca iktidarını savunmaya çalışıyor. Kuzeydeki İngiliz beyleri de güneydeki Kral VIII. Henry de. Ama bunu hepsi de "gerçek inancı", "Allah'ın değişmez kanunları"nı savunmak adına yapıyorlar.
İşte o günlerde olup bitenleri kafanızda, bütün ayrıntıları ile canlandırabileceğiniz, okuması son derece keyifli bir cinayet romanları dizisinden bahsetmek istiyoruz bugün. C.J.Sansom'un yazdığı kambur İngiliz avukatı Matthew Shardlake'in maceralarından. Bu türe İngilizcede "thriller" deniyor ama Türkçede doğrudan bir karşılığı yok. Sadık Yemni, bu tür romanlar grubuna, "tiril tiril"den ilham alarak "tirildeme" diyor. Buna göre C.J.Sansom'un Matthew Shardlake romanlarını tanımlamak için "entelektüel tirildeme romanları" diyebiliriz. Kokusu ve gürültüsü ile 16. yüzyıl İngilteresi'ndeki toplumsal kamplaşmaya ve bunun getirdiği vahşete şöyle bir bakmak ve azıcık tatmak isterseniz C.J. Sansom'un entelektüel tirildemelerini kesinlikle tavsiye ederiz. Bugüne kadar üç adet Matthew Shardlake romanı yayımlandı. İlki tam da 1540'taki manastırların kapatılmasını konu alan "Dissolution", ikincisi Thomas Cromwell'in gözden düşüşünü anlatan "Dark Fire", üçüncüsü ise doğrudan bizi VIII. Henry ile tanıştıran ve onun hakkındaki dedikoduları duymamızı sağlayan "Sovereign".
Türkiye ile ortak nokta
Peki, bu mükemmel entelektüel tirildemeleri bu günlerdeki Türkiye için son derece geçerli kılan ne? Birincisi, toplumsal kamplaşma ve onun getirdiği nefret ve sonuçta ortaya çıkan vahşet elbette. Kamplaşmanın hayatın her alanında kendisini yeniden ve yeniden üretmesi üzerinde düşünmeye doğrusu olanak veriyor böyle bir romanı okumak. İkincisi, toplumsal kamplaşmanın giderek yoğunlaştığı bir ortamda zor da olsa, "öteki"ni anlamaya çalışmak, bir bağ kurmaya çalışmak önemli oluyor. Kahramanımız Matthew Shardlake her romanda kamplaşan taraflardan birini zor duruma düşürecek bir belge buluyor doğrusu ve sonunda hep onu kimselere bir şey söylemeden yok ediyor. Eski bir reformist olan Shardlake "Sovereign"da, kendisine kralın aile ağacı ile ilgili bir belgeyi yok etmeyip, eski inançları geri getirmek için kullanmasının ne kadar doğru olacağını söyleyen bir papa taraftarına "Hayır" diyor.
Neden mi? "Amacının doğruluğuna olan inancın, seni atacağın adımın nelere yol açabileceği gerçeğine karşı körleştiriyor. İsyanın başarıya ulaşsa da ulaşmasa da Protestan güneye karşı papacı kuzey arasında kan dökülecek. Kadınlar dul, çocuklar yetim, tarlalar işlenmeden kalacak. ...............Papacılar ve reformistler, siz birbirinizin aynısısınız. Ortaya kutsal bir gerçek koyuyor ve devletin o kutsal gerçeğin ilkelerine göre yönetilmesinin herkesi mutlu ve müreffeh kılacağını düşünüyorsunuz. Bu, bir delilik."
Türkiye bugünlerde ideolojik bir trans halinden kaynaklanan bir "akıl tutulması" yaşıyor. Biz ona "akıldışının bayram haftası" diyoruz. Ama artık bayram haftası çok uzadı. Gerçekler karşısında insanın gözlerini karartan, "ideolojik trans"ın, orta vadede, ne tür sonuçlara yol açabileceği üzerinde düşünürken, bir taraftan da güzel bir roman okumak isteyenlere, C.J.Sansom'un Matthew Shardlake serisini tavsiye ederiz.
Bu köşe yazısı 02.06.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024