TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Dünkü yazımda enflasyondaki son gelişmeleri tartıştım. Ağırlıklı olarak da 2007'de enflasyonu belirleyen unsurların ve de enflasyonun kendisinin nasıl şekilleneceği üzerinde durdum. Merkez Bankası'nın (MB) enflasyonu ele alış biçimi ve ona yönelik politikasında bazı noktalar ısrarla yanlış anlaşılıyor. Israrla diyorum; çünkü bu konularda MB çeşitli açıklamalar yapıyor. Hazır ileriye yönelik enflasyon öngörülerimi vermişken bu yanlış anlaşılan konulardan önemli bir tanesi üzerinde kısaca durayım bugün.
Çekirdek enflasyon göstergelerinden bir tanesini ön plana çıkarıyor bir süredir MB. Daha önce kendisi hesaplıyor ve 'D*' olarak adlandırıyordu bu göstergeyi. Yenilerde TÜİK özel kapsamlı 'H' enflasyon göstergesi olarak yayımlamaya başladı. Enerji, işlenmemiş gıda ürünleri, alkollü içecekler ve tütün ürünleri ile altını dışlıyor genel endeksten, H endeksi.
Enflasyon üzerine yapılan yorumlarda giderek daha fazla ağırlık verilmeye başlandı H endeksine. MB'nin en önemli çekirdek enflasyon göstergesi olduğu düşünülüyor, çünkü. Burada önemli bir hata yapılıyor. Hata, işin özünün gözden kaçırılması ile ilgili.
Neden bakıyoruz çekirdek enflasyona? Uyguladığımız politikalar dışında kalan ve kontrolümüz altında olmayan (dışsal olan) nedenlere bağlı olarak oluşan fiyat hareketlerini çözümlememizin dışında tutmak istiyoruz çünkü. Bunları dışarıda tutalım ki enflasyondaki ana eğilim nasıl gelişiyor onu saptayalım. Faiz politikasını da bu ana eğilim şekillendirecek.
Şüphesiz dışarıda tuttuğumuz unsurlardaki gelişmeler kalıcılık gösterebilir, enflasyon beklentilerini bozarak fiyatlama davranışlarını ve ücret pazarlıklarını etkileyebilir. O başka. Açık ki MB bunları da dikkate alıyor faiz politikasını oluştururken. Burada önemli olan nokta, çekirdek enflasyon göstergesine bakarak enflasyondaki ana eğilimin saptanmak istenmesi.
Buraya kadar anlatılanlar çerçevesinde sormamız gereken sorular şunlar: Hangi çekirdek enflasyon göstergesine bakacağız? Hep aynı göstergeye mi bakacağız?
İki sorunun yanıtı da birbiriyle ilişkili. Hayır, hep aynı çekirdek enflasyon göstergesine bakmayacağız. Çünkü, dışsal koşullardan hangileri değiştiyse inceleme dönemimizde, o dışsal koşulları bünyesinde barındıran mal gruplarını dışlayan endekse bakacağız. İşin özü bunu gerektiriyor. H endeksinin dışladığı mal gruplarının fiyatlarında anormal bir gelişme olmasın. Buna karşın, başka bir mal grubunun fiyatı tamamen dışsal nedenlerle ve birkaç ay peşi sıra düşmeye başlasın. Bu durumda bu mal grubunu dışlayarak bakmamız gerekir ana eğilime. Dolayısıyla, başka bir çekirdek gösterge gerekebilir bize.
'Oynak bir çekirdek enflasyon göstergesi' kullanılmasından söz ediyorum. İşin özü bunu gerektiriyor çünkü. Buna alışmamız gerekiyor artık. MB'nin raporları dikkatle okunursa, ileride kullanılacak çekirdek enflasyon göstergesinin değişebileceği hakkında hep bir uyarı olduğu hemen saptanır. Bu anlaşılmazsa MB'nin faiz kararlarının gereksiz yere sorgulanması riski oluşur. Önümüz seçim. Bu tür (gereksiz) sorgulamalar para politikasının kredibilite kaybetmesine yol açabilir. Oysa 2006'da yaşadıklarımız bir kez daha kanıtladı; şu ya da bu nedenle kredibilitesi azalmış bir para otoritesinin vereceği faiz tepkisi 'normal' koşullardakinden çok daha sert olabiliyor.
Bu yazı 08.01.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
30/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
29/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024