TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Yaklaşık 10 yıllık bir aradan sonra bu aralar yeniden Gazze’ye girip çıkmaya başladım. İlk kez bundan yaklaşık 5 ay önce bir girip çıkmıştım. Bir de bu hafta oradaydım. Bugün müsaadenizle oradaki gözlemlerimi anlatayım. Ama önce dikkatimi çeken bir hadiseyle başlayayım.
Geçtiğimiz pazartesi günü Ramallah’a giriş çıkış yasaktı. 10 yıldır böyle bir şey olmamıştı. Bu hafta oldu. Batı Şeria’da Filistin İdaresi’ne bağlı çalışan bir trafik polisi, resmi görevli olarak taşıdığı tabancası ile 3 İsrail askerini vurup yaraladı. Hadise Pazar günü bir kontrol noktasında gerçekleşti. Ben, o Pazar günü Ramallah’taydım. Diplomatların Kudüs’ten Ramallah’a giriş yaptığı DCO kapısından dışarı çıkamadım. Kapı kapalıydı. Yerleşik olmayanların Kalendiye kapısından çıkması mümkündü. Yerleşikler ise içeri girebiliyor ama dışarı çıkamıyorlardı. Ben 10 küsur yıldır buralarda geziyorum. İlk kez vaziyeti bu kadar ciddi gördüm.
Her gün Batı Şeria’da ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan bir ya da birkaç saldırı oluyor. Filistinli genç siviller, İsraillilere genellikle bıçakla saldırıyor. Buna bir süredir “bıçak ya da bıçaklama intifadası (stabbing intifada)” diyorlar. Saldırıları 14-15 yaşlarındaki genç Filistinliler gerçekleştiriyorlar. Üstelik bunu bir örgütün parçası olarak da yapmıyorlar. İlk kez bir Filistin İdaresi görevlisi bu işe katıldı ve ilk kez ateşli silah kullanıldı. Bu tür saldırılar Batı Şeria’da oluyor. Gazze’de olmuyor. Gazze bir başka alem doğrusu. Neden?
Batı Şeria’da İsrailliler ve Filistinliler birlikte yaşıyorlar. Ortada üçlü bir yapı var. Bildiğimiz İsrail, Filistinlilerin çoğunlukta olduğu Batı Şeria ve Gazze. Batı Şeria’da da aslında üçlü bir yapı var. Filistin İdaresi’nin sivil ve askeri kontrolü altında olan A bölgeleri, Filistin İdaresi’nin sivil ve İsrail’in askeri kontrolü altındaki B bölgeleri ile İsrail’in sivil askeri kontrolü altındaki C bölgeleri. Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 70’i C bölgesinden oluşuyor. İşte saldırılar iki tarafın birlikte yaşadığı bu alanda oluyor. Gazze’de İsrailli yok. Dolayısıyla bıçak intifadası için hedef de yok.
Şimdi geleyim bölgedeki gözlemlerime.
Gazze bundan 10 yıl önce nerede bıraktıysam orada kalmış, Ramallah ise almış başını gitmiş. Sonuç olarak, Ramallah ile Gazze’nin arası iyice açılmış. Bundan 10 yıl önce de Ramallah’taki arabaların modelleri ile Gazze’dekiler farklıydı. Ama artık fark iyice açılmış. Gazze’de ilk dikkatimi çeken, etraftaki eşekler ve eşeklerin çektiği küçük yük arabalarıydı. Ramallah’ta artık bunlar neredeyse hiç yok. Orada giderek modernleşen ve lüks lokantaların sayısının artmaya başladığı bir şehir var ve gün be gün göğe doğru yükseliyor. Bu gördüğüm ilk nokta.
Geleyim ikincisine. Gazze’de yeniden inşa faaliyeti hızla devam ediyor. Bu son 5 ayda yıkıntıların azaldığını ve yeni inşaatları görebilmek mümkün oluyor. Katar devletine ait araçlar, bakanlıklar arasında dolaşıyor. Katar Dışişleri Bakanlığının deniz kıyısındaki lüks Four Seasons otelindeki ofisi, artık bir kanadın tamamını kaplamaya başlamış. Katarlıların İsrail ile sağladığı anlaşma sayesinde içeriye inşaat malzemesi girişi de hızlanmış. 3,6 milyon tonluk çimento girmiş bu son dönemde. Türkiye’nin burada kendisine daha fazla yer açması gerekiyor.
Üçüncü gözlemim ise Gazze’deki Türk malları ile ilgili. Türk malları bölgede daha bir görünür olmuş. Toplantıda ikram edilen sular Türk malıydı.. Filistin’de Uludağ menşeli Kay sularını bulmak mümkün. Ülker ürünlerini zaten herkes tanıyor. Gazoz ve soda arasanız Freşa rahatlıkla bulunuyor. Şimdilerde giyim eşyaları ve tüketici elektroniği konusunda da Türkiye daha bir önde. Neden? Tüneller kapanmaya başlayınca normal kanallardan, İsrail üzerinden Türk malı girişi hızlanmış bölgeye. Türk malı girişi hızlanırken tüneller kapalı ve de Refah kapısı yeterince sık açılmadığı için Mısır mallarının Gazze’ye girişi ise iyice azalmış. Gazze’nin İsrail üzerinden mal tedariki arttıkça Türk mallarının Gazze piyasasındaki ağırlığı da artıyor. Bakınca görülüyor.
Dördüncü nokta şu: Eskiden, bundan 10 küsur yıl kadar önce Gazze pek renkli bir yerdi. Her evin tepesinde bir başka renkli bayrak olurdu. 2005 civarında Gazze’ye ilk girdiğimde gözüme ilk çarpan, evlerin tepesindeki bayrakların çeşitliliğiydi. Komünistlerden Hamas’a her ev, siyasi tercihini açık açık söylerdi. Artık öyle değil. Evlerin tepesinde bayrak filan yok. Öyle siyasi tercihini açıklayan evler artık yok olmuş Gazze’de. Artık sanırım Hamas’ın siyasi kontrolü var. Gerçi bu sayede IŞİD de kendisine yer bulamıyor Gazze’de. Onu da not etmek lazım.
Başlarken Gazze ile Ramallah’ı karşılaştırdım ve ne kadar farklı olduklarını söyledim. Şimdi beşinci gözlemim ise Gazze ile Ramallah’ı birbirine bağlıyor. Gazze’de ve Ramallah’ta trafik birbirine çok benziyor. Nedir? Her iki yerde de trafik işaretleri var ama işe yaramıyorlar. Kimse trafik ışıklarını ciddiye almıyor, herkes son sürat gideceği istikamete dalıyor ve nasıl oluyorsa kaza filan da olmuyor. Doğrusu ya, Filistin’deki bu trafik keşmekeşi insanın hemen dikkatini çekiyor. Hadise, Gazze’yi Ramallah’a bağlıyor. İnsan anlamıyor. Ramallah’ta hala İngiliz mandası döneminden kalma, Kudüs’teki bütün inşaatların dış cephesini Kudüs taşıyla kaplama kuralına titizlikle uyuluyor. Ama trafik kurallarını kimse takmıyor. Trafik ışıkları çalışmıyor ama ana caddelerde mutlaka hız tümsekleri bulunuyor.
Oysa bundan 10 yıl kadar önce bölge ne kadar farklıydı. Filistin meselesi sanki daha bir önemliydi. Ortada kocaman Arap orduları ve anlı şanlı Arap ülkeleri vardı. Şimdi Irak ordusu dağıtıldı. Suriye ordusu niteliksel bir dönüşüm geçirdi. Mısır ordusu ise kendi içine kapandı. Kuma çizilen çizgiler değişme yoluna girdi. Bölgenin en önemli meselesinin İsrail-Arap uzlaşmazlığı değil, Sünni-Şii çatışması olduğu bir yeni dönemdeyiz. Neden? Filistin meselesi çözüldüğü için değil, ortaya daha gürültülü ve kanlı başka meseleler çıktığı için elbette.
Peki, Gazze için ne yapılabilir?
Ben üst düzey bir Filistinli yetkilinin sözlerini not etmişim: “Gazze için çalışabilmenin, Gazze’yi destekleyebilmenin yolu, İsrail’le, Mısır’la ve Ramallah’taki Filistin Yönetimi ile iyi geçinmektir.” Nedir? Bütün dengeler yerinden oynamışken zaman romantik değil, gerçekçi olma zamanıdır.
Bu köşe yazısı 05.02.2016 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.